Dün gece Türkiye'nin gizli spor devinin saklı bahçesinde neler duydum, gördüm?

Ertuğrul Özkök Sozozkok@gmail.com

Seviyeli magazinci Tuğrul Eryılmaz Bodrum'a tatile gitti.
Bugün pazar ve magazin görevini geçici olarak ben yükleniyorum.
Tabii ilgi alanlarımız farklı…
O sadece Upper Cihangir'in beş mahallesinden sorumluysa, Türkiye’nin bütün mahalleleri benden sorulur…

Türkiye'nin gizli spor devinin saklı bahçesinde 

Dün akşam Assos'ta bir evin bahçesindeydim.
Bahçesindeydim derken, 120 kişi ile birlikte oradaydım.
Türkiye'nin 'gizli spor devi' Sadettin Saran'ın geleneksel yaş günü partisini yaptık.
Onu şöyle tarif edebilirdim:
Türkiye'de, en çok spor canlı yayın hakkına sahip şirketin başındaki insan.
La Liga, Bundesliga, Ligue 1, Seri A, UEFA futbol maçları, NBA, NCAA, Euroleague basket maçları, Formula 1 ve 2 araba yarışları, boks karşılaşmaları ve daha aklınıza gelemeyecek binbir türlü sporun canlı yayın hakları onda.
Ayrıca Türkiye'de sporun Netflix'i sayılan SSport'un da kurucusu ve sahibi olan şirketin başkanı.
Her yıl yaş gününü burada, Assos'taki saklı bahçesinde kutluyor, bahçeye büyük ve teknolojik olarak harika bir sahne kuruluyor.

Saklı bahçedeki gazeteciler ve yeni haberler

Her yıl bir sanatçı çağrılıyor.
Gazeteci olarak da yakın arkadaşı üç kişiyi davet ediyor.
Dün akşam görebildiğim kadarı ile benim dışımda sadece Fox TV Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk vardı.
Tabii Türkiye'nin hem burada hem dünyada en tanınmış rehberi Saffet Emre Tonguç ve yazdığı ilginç popüler tarih kitapları ile tanınan Serda Büyükkoyuncu'yu da medya kadrosuna eklemeliyim.
Büyükkoyuncu “Tanrıların sevgilileri” ile ilgili ilginç bir kitap yayınladı. Okuma sıramda.
Geleneksel kadroda yer alan Kanal 7 Genel Yayın Yönetmeni Zahit Akman ise bir mazereti nedeniyle bu yıl yoktu.Bu arada Sadettin Saran'ın kızı Lal evlerinin bulunduğu bölgenin zeytinlerinden zeytinyağı üretmiş ve bunu bir marka haline getirmiş.
Orada tattık… Kuzey Ege tadı sevenler için güzel bir zeytinyağı olmuş.
Doğan'ı çok seviyorum, çünkü çok pozitif bir insan ve çevresine hep neşe ve umut veren bir insan.
Bu yıl Fox Ana Haber'de birçok yenilik yapacakmış, onları anlattı.

İlk defa girdiğim Assos denizi mi Baltık denizi mi?

Geçen yıl dağda Simurg'da kalmıştık. Muhteşem bir yerdi. Sabah aşağıda denize ve karşıdaki Midilli Adası'na bakarak yaptığımız kahvaltı ve sohbet hâlâ hatırımda.
Bu yıl sahilde “Costa İdare” adlı butik otelde kaldık.
Resepsiyonda çok sempatik iki genç kadın bizi karşıladı.
Daha ilk adımda mekânın sıcaklığını hissettiriyorlar insana.
Assos'ta ilk defa denize girdim ve çok şaşırdım.
Çünkü bir İzmirli olarak Ayvalık ve Ören'de denize çok girdim. Suyu ağustos ayında bile o kadar soğuktu ki...
Ama burada suyun sıcaklığı tam istediğim gibiydi. Serin ama çok soğuk değil.
Üstelik çok da berrak bir su…
Önceki hafta Almanya'da Usedom adasında Baltık Denizi'ne girmiştim.
Tabii bulanık bir suydu.
Diyeceğim, buradaki deniz acayip fark atıyor.

Nükhet ve Erol'un "Keşke ben söyleseydim" dediğim beş şarkı

Bu yıl iki sanatçı davetliydi.
Nükhet Duru ve Erol Evgin.
Dolayısıyla spottaki ünlü kadın Nükhet Duru, ünlü erkek ise Erol Evgin.
Bize şahane bir gece yaşattılar.
Önce Nükhet Duru çıktı, sonra Erol Evgin.
Gecenin sonunda ise birlikte söylediler.
Hem kendi şarkılarını, hem de başkalarının söylediği ama kendilerinin “Keşke ben söyleseydim” dedikleri şarkıları…
Mesela Nükhet Duru Zülfü Livaneli'den iki şarkı söyledi.
Bu arada genç kuşaktan benim de çok sevdiğim “Evdeki Saat” grubunun “Uzunlar” şarkısını da yorumladı.
O şarkıyı kim sevmez ki, ama ben “Evdeki Saat'in” yeni şarkılarından ikisini de çok dinliyorum son zamanlarda.
“Sustum” ve “Adana Köprü Başı…”

Bir ara Ali Kocatepe'yi arayıp izin almak istedim 

Nükhet ne yazık ki “Melankoli”yi söylemedi.
Herhalde bestecisi Ali Kocatepe ile olan anlaşmazlığı nedeniyle söyleyemedi.
Bir ara İzmir Gazi İlkokulu'ndan sınıf arkadaşım Ali'yi arayıp izin isteyeyim diye düşündüm.
Ama sonra vazgeçtim.
Sanatçılar arasına girmek tehlikelidir.
Buna karşılık Mehmet Teoman'ın şahane bestesi “Beni Benimle Bırak”ı Erol Evgin'le birlikte söyledi.
Erol Evgin ise Sezen Aksu'nun iki şarkısını söyledi.
“Kaybolan Yıllar” ve “Begonvil…”
İkisini de çok sevdim.

Nükhet, "Ben çok istedim", Erol Evgin, "Ben de ama maalesef..."

Gecenin en güzel yanlarından biri ise ikisinin de ayrı ayrı ve tek tek yaptıkları standup'lardı.
Spotta sözünü ettiğim itiraf da işte o bölümde geldi.
Şimdi size birlikte veya tek tek yaptıkları stand-up'tan bir “Top 5” sunuyorum.

Nükhet: Geçenlerde Z kuşağından biri ikimizin birlikte program yaptığımızı duyunca “Ay bunlar hâlâ yaşıyor mu” demiş. Yok canım cennetten canlı yayın yapıyoruz.
Erol: Gençlik yıllarımızda Nükhet'le defalarca birlikte söyledik, çok iyi arkadaş olduk… Ama maalesef…(Yüzündeki ifadeden bu maalesefin ne yazık ki birlikte olamadık anlamına geldiği o kadar belliydi ki..)
Nükhet: Ah Erolcuğum ben çok istedim ama olmadı. Şimdiyse benden sana zarar gelmez.
Erol: Artık benden de sana…
Nükhet: Ay sarhoş mu oldum Erol, durmadan seni öpüyorum. Dur bir kadeh daha alayım…
Anlayacağınız çok güzel şakalaştılar.

"Erol sen benim ahir zaman aşkımsın ama karından şikâyetçiyim"

Erol Evgin bir de çok eğlenceli Hisseli Harikalar Kumpanyası müzikali anlattı:
“Müzikali 3 Mart 1980'de oynamaya başladık. Milattan sonra 1980, yani geçen yüzyılda. Atatürk'ün sahneye çıkardığı ilk Türk kadını olan Bedia Muvahhit 10 kere gelip seyretti oyunu. Bir gün 'Erol sen benim ahir zaman aşkımsın. Bu şarkıyı gözlerimin içine bakarak sadece benim için söyleyeceksin' dedi. Tabii ki dedim. Bana şöyle bir bakıp devam etti: 'Tek üzüntüm şu, karın beni kıskanmıyor.' Sonra karıma döndü ve sordu: 'Kaç yıldır evlisiniz?' Karım, '20 yıl' deyince cevabı şu oldu: 'O çok şanslısın, eve eski kiradan girmişsin, aynı kirayla devam ediyorsun…”
Geçen yüzyılda her şey güzeldi… Hepimiz çok gülüyorduk.

Gecenin sonunda İzmir'in dağlarında çiçekler açınca

Gecenin heyecanı Erol Evgin'in sonlara doğru söylediği 'İzmir'in Dağları' şarkısı ile doruğa çıktı.
Konuşmasında da kutuplaşmaya karşı umut dolu sözler söyledi.
Müzik saat 00.00'da kesildi.
Ama ben çıkarken, arkada bir yerlerden, çok hafif sesle bir Ankara Misketi başlamıştı.
Geriye dönüp baktım, Sadettin Saran oynuyordu…
Benim için ise tam ayrılma zamanıydı…