Dumanlı'nın yaşadığı sürpriz
Abone olZaman Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, CHP'ye yaptığı ziyaretinden önemli noktaları okurlarıyla paylaştı. Dumanlı, Zaman okuruna yaşadığı sürprizi anlattı.
Ekrem Dumanlı, CHP Lideri Baykal'la yaptıkları görüşmenin
bazı detaylarını köşesinden okurlarına duyurdu. Dumanlı'nın
yazısının önemli bir noktası daha vardı. Kemal Derviş'in en sevdiği
gazeteci olması. Dumanlı, "CHP Genel Merkezi’nde yaşadığımız
sürpriz" isimli yazısında şu noktalara değindi.
Yazı: Ekrem Dumanlı
Kaynak: www.zaman.com.tr
Hatırlayacaksınız, Başbakan Tayyip Erdoğan ile kahvaltılı bir sohbet yapmış, konuştuklarımızı uzun bir röportaj halinde sizlerle paylaşmıştık. Ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile bir söyleşi gerçekleştirmiştik. Her iki görüşme de sıcak gündeme odaklanmış önemli mesajlar içeriyordu. Zaman okurlarının memnuniyeti kadar röportajların kamuoyu oluşturması sevindiriciydi...
Dün, anamuhalefet lideri Deniz Baykal’ın konuğuyduk. Genel Yayın Editörümüz Selahattin Karakış, Ankara Yayın Temsilcimiz Mustafa Ünal, uzun zaman CHP muhabirliği yapan, şimdi diplomasi muhabirliği görevini ifa eden Süleyman Kurt ile CHP Genel Merkezi’ne girdiğimizde birbirinden şık fotoğraflarla röportajlara can katan Ali Ünal da bize katıldı...
CHP lideri Deniz Baykal ile güncel siyasî konuları masaya yatırmak istiyorduk. Karşımıza sürpriz bir Baykal portresi çıktı. Daha ilk sorudan itibaren Deniz Bey’in akademisyen çehresiyle karşılaştık. Konulara derinlemesine bakan, hadiselere çeşitli cephelerden yaklaşan bir insan vardı karşımızda. Kamuoyu, Baykal’ın akademik yönünü pek bilmez. Hoş, kendisi de bu özelliği üzerine vurgu yapmaz. Ancak Baykal’ın vaktiyle Siyasal’da doçentlik yaptığını, onu tanıyanlar bilir. Dünkü sohbetimizde uzun bir medya-siyaset-ticaret analizi yaptı. Birbirine zıtmış gibi görünen davranışlarının neden bazen yanlış anlaşıldığını izah etti. Şeyh Edebali’den Sosyalist Enternasyonel Konsey Toplantısı’na, Bosna’ya yaptığı seyahatten oradaki mazlum kadınlara eşarp hediye etmesine kadar değişik mesajlar veren bir lider o.
Konuşmalarındaki gizli atıflar onun siyaset tecrübesini ortaya koyuyor. O tecrübesiyle hadiselere yaklaşırken popülizmden, moda davranış biçimlerinden kendini ve partisini sürekli uzak tutmaya çalışıyor. Zaman zaman herkesi şaşırtan Baykal’a göre bu durum bir “ezber bozma” eylemi. Bazı kişilerin ya da grupların ezbere dayalı önyargılarının aksine farklı bir duruş sergilemek istiyor. Mesela dün dedi ki “Elbette Üzümlü Karakolu’na gidip yılbaşı gecesi Mehmetçiğin elini sıkacağım. Ne yani TAYAD’lıların mı elini sıkmam gerekiyordu!”. Solun klasik tepkilerine karşı verilmiş ilginç bir örnek...
Özlenen duruşu “naif, temiz, saf, duru” sıfatlarıyla özetliyor Baykal. Siyasetin medya ile girdiği ilişkiye “moda bir eğilim” gibi bakıyor. Zamanla taşların yerine oturacağına, daha dengeli münasebetlerin kurulacağına inanıyor. Benzer düşünceleri iş dünyası için de ifade ediyor. Bu tür yönelişlerin “global” bir keyfiyet arz ettiğini; ancak zaman içinde yaşanacak acı tecrübeler sonunda siyasetin aslî mecrasına döneceğini umut ediyor...
Baykal, Ermeni soykırımı meselesinde sergilenen ortak tavrın diğer “millî konular”da da ortaya konulabileceğini iddia ediyor. Göründüğü kadarıyla başta Apo’nun yeniden yargılanması meselesi olmak üzere Avrupa Birliği, Kıbrıs gibi mevzularda hükümetten daha çok bilgi talep ediyor ve bazı uzlaşmalar eşliğinde ortak çalışmalar yapılabileceğini düşünüyor...
Deniz Bey ile yapılan sohbetlerin bitiş saatini kimse kestiremez. Öyle çok boyutludur, sohbetin ne zaman son bulacağını bilemezsiniz. Yalnız, bu sefer öyle olmadı. Bizi bir sürpriz bekliyordu. Daha pek çok sorumuzu yöneltme imkanı bile bulamadan bir buçuk saati aşmıştık. Sohbetin en koyu yerinde kapı açıldı ve Kemal Derviş içeri girdi. Meğer Derviş ile Baykal veda yemeği programlamışlar...
Deniz Bey her zamanki nezaketi içinde “Gel Kemal, senin en çok sevdiğin gazetenin yöneticileri burada.” deyiverdi. Bir anda Derviş’i, partinin diğer yetkililerini ve gazetecileri karşımızda görünce ve herkesin huzurunda iltifatlar alınca mahcup olmadım desem yalan olur.
Derviş’in Zaman ile ilgili takdirkâr sözlerine Onur Öymen de iştirak etti. “Muhalefetin görüşüne de en çok yer veren gazete. Zaten ödül de aldılar.” demeyi ihmal etmedi Öymen...
İşte böyle sevgili Zaman okurları. Başbakan Erdoğan ile başlayıp, Bahçeli ile devam ettiğimiz “liderler turu”nun dünkü ev sahibi Deniz Baykal’dı. Liderlerin gözüyle çıktığımız ufuk turunun ülkemiz için de faydalı olduğuna inanıyorum. Öyle değil mi?
Yazı: Ekrem Dumanlı
Kaynak: www.zaman.com.tr
Hatırlayacaksınız, Başbakan Tayyip Erdoğan ile kahvaltılı bir sohbet yapmış, konuştuklarımızı uzun bir röportaj halinde sizlerle paylaşmıştık. Ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile bir söyleşi gerçekleştirmiştik. Her iki görüşme de sıcak gündeme odaklanmış önemli mesajlar içeriyordu. Zaman okurlarının memnuniyeti kadar röportajların kamuoyu oluşturması sevindiriciydi...
Dün, anamuhalefet lideri Deniz Baykal’ın konuğuyduk. Genel Yayın Editörümüz Selahattin Karakış, Ankara Yayın Temsilcimiz Mustafa Ünal, uzun zaman CHP muhabirliği yapan, şimdi diplomasi muhabirliği görevini ifa eden Süleyman Kurt ile CHP Genel Merkezi’ne girdiğimizde birbirinden şık fotoğraflarla röportajlara can katan Ali Ünal da bize katıldı...
CHP lideri Deniz Baykal ile güncel siyasî konuları masaya yatırmak istiyorduk. Karşımıza sürpriz bir Baykal portresi çıktı. Daha ilk sorudan itibaren Deniz Bey’in akademisyen çehresiyle karşılaştık. Konulara derinlemesine bakan, hadiselere çeşitli cephelerden yaklaşan bir insan vardı karşımızda. Kamuoyu, Baykal’ın akademik yönünü pek bilmez. Hoş, kendisi de bu özelliği üzerine vurgu yapmaz. Ancak Baykal’ın vaktiyle Siyasal’da doçentlik yaptığını, onu tanıyanlar bilir. Dünkü sohbetimizde uzun bir medya-siyaset-ticaret analizi yaptı. Birbirine zıtmış gibi görünen davranışlarının neden bazen yanlış anlaşıldığını izah etti. Şeyh Edebali’den Sosyalist Enternasyonel Konsey Toplantısı’na, Bosna’ya yaptığı seyahatten oradaki mazlum kadınlara eşarp hediye etmesine kadar değişik mesajlar veren bir lider o.
Konuşmalarındaki gizli atıflar onun siyaset tecrübesini ortaya koyuyor. O tecrübesiyle hadiselere yaklaşırken popülizmden, moda davranış biçimlerinden kendini ve partisini sürekli uzak tutmaya çalışıyor. Zaman zaman herkesi şaşırtan Baykal’a göre bu durum bir “ezber bozma” eylemi. Bazı kişilerin ya da grupların ezbere dayalı önyargılarının aksine farklı bir duruş sergilemek istiyor. Mesela dün dedi ki “Elbette Üzümlü Karakolu’na gidip yılbaşı gecesi Mehmetçiğin elini sıkacağım. Ne yani TAYAD’lıların mı elini sıkmam gerekiyordu!”. Solun klasik tepkilerine karşı verilmiş ilginç bir örnek...
Özlenen duruşu “naif, temiz, saf, duru” sıfatlarıyla özetliyor Baykal. Siyasetin medya ile girdiği ilişkiye “moda bir eğilim” gibi bakıyor. Zamanla taşların yerine oturacağına, daha dengeli münasebetlerin kurulacağına inanıyor. Benzer düşünceleri iş dünyası için de ifade ediyor. Bu tür yönelişlerin “global” bir keyfiyet arz ettiğini; ancak zaman içinde yaşanacak acı tecrübeler sonunda siyasetin aslî mecrasına döneceğini umut ediyor...
Baykal, Ermeni soykırımı meselesinde sergilenen ortak tavrın diğer “millî konular”da da ortaya konulabileceğini iddia ediyor. Göründüğü kadarıyla başta Apo’nun yeniden yargılanması meselesi olmak üzere Avrupa Birliği, Kıbrıs gibi mevzularda hükümetten daha çok bilgi talep ediyor ve bazı uzlaşmalar eşliğinde ortak çalışmalar yapılabileceğini düşünüyor...
Deniz Bey ile yapılan sohbetlerin bitiş saatini kimse kestiremez. Öyle çok boyutludur, sohbetin ne zaman son bulacağını bilemezsiniz. Yalnız, bu sefer öyle olmadı. Bizi bir sürpriz bekliyordu. Daha pek çok sorumuzu yöneltme imkanı bile bulamadan bir buçuk saati aşmıştık. Sohbetin en koyu yerinde kapı açıldı ve Kemal Derviş içeri girdi. Meğer Derviş ile Baykal veda yemeği programlamışlar...
Deniz Bey her zamanki nezaketi içinde “Gel Kemal, senin en çok sevdiğin gazetenin yöneticileri burada.” deyiverdi. Bir anda Derviş’i, partinin diğer yetkililerini ve gazetecileri karşımızda görünce ve herkesin huzurunda iltifatlar alınca mahcup olmadım desem yalan olur.
Derviş’in Zaman ile ilgili takdirkâr sözlerine Onur Öymen de iştirak etti. “Muhalefetin görüşüne de en çok yer veren gazete. Zaten ödül de aldılar.” demeyi ihmal etmedi Öymen...
İşte böyle sevgili Zaman okurları. Başbakan Erdoğan ile başlayıp, Bahçeli ile devam ettiğimiz “liderler turu”nun dünkü ev sahibi Deniz Baykal’dı. Liderlerin gözüyle çıktığımız ufuk turunun ülkemiz için de faydalı olduğuna inanıyorum. Öyle değil mi?