DSPli Türker iktidara talip oldu
Abone olDemokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker, muhalefete alışkın bir parti olmadıklarını belirterek, iktidara talip olduklarını söyledi.
Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker,
muhalefete alışkın bir parti olmadıklarını belirterek, iktidara
talip olduklarını söyledi.
Masum Türker, DSP Antalya İl Başkanlığı'nda düzenlediği basın
toplantısında, DSP'nin, eski başbakanlardan Bülent Ecevit'in
partisi olduğunu hatırlatarak, ''Ecevit, Atatürk yolunda giderek,
demokratik sol felsefeyi geliştirmiştir. DSP, demokratik solcu,
Atatürk yolunda, çağdaş, demokrat, halkçı, ulusalcı ve devrimci bir
partidir. Devrimcilik ruhunda, değişim ve gelişim ilk kural
olacaktır'' dedi.
İktidara alışık bir parti olduklarını ve ilk genel seçimde iktidar
ya da iktidar ortağı olmayı hedeflediklerini belirten Türker, şöyle
konuştu:
''Biz muhalefete alışık değiliz, muhalefete talip değiliz. İktidar
partisinin alternatifi olmaya talip bir partiyiz. Hedefimiz, 'solda
birlik' gibi daraltılmış bir alanda değil, alternatif yaratmada
birlik, yani iktidara yönelik birlik olacak. Bunun bir parçası
solda birlik olacak. Solda olup, bizimle bütünleşmek isteyenlere
kapımız açık olacak. Kardeş partiyle de biz parlamentoya girdiğimiz
zaman iktidar birliği yapabiliriz. Ama bu saatten sonra DSP,
alternatif yaratmada birliği sağlayan parti olacaktır.''
-''SUNİ GÜNDEM YARATILMASIN''-
Türker, bir gazetecinin, Sincan Ağır Ceza Mahkemesi'nin
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yargılanması yönündeki kararına
yönelik görüşlerini sorması üzerine, bu konuda Türkiye Barolar
Birliği Başkanı Özdemir Özok gibi düşündüğünü vurguladı.
Cumhurbaşkanlığı makamını Türkiye Cumhuriyeti'nin birliğinden
sorumlu bir makam olarak gördüğünü ifade eden Türker, ''Türkiye
Barolar Birliği, cumhurbaşkanının bu görevde olduğu sürece vatana
ihanet dışında yargılanamayacağını söyledi. Varsa suçu, görev
süresi sona erdiğinde yargılanmasında fayda vardır.
Cumhurbaşkanlığı makamını, Abdullah Gül'ün kişiliği olarak
görmüyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nin birliğinden sorumlu bir makam
olarak görüyorum. Böyle tartışmalarla suni gündem yaratmamalıyız. O
makamı çok da siyasallaştırmamak gerekiyor. Cumhurbaşkanı o makamı
siyasallaştırırsa, günü geldiğinde hesap sorarız'' dedi.
Bir gazetecinin, DSP'nin Kürt sorununa bakışıyla ilgili sorusu
üzerine ise Türker, ''Kürt vatandaşların, kendilerini ifade etme
özgürlüklerinin bürokratik uygulamalarla sınırlandırıldığını
biliyoruz. Bunların içinde en önemlisi seçim barajının yüzde 10
olmasıdır'' diye konuştu.
Türker, ifade özgürlüğünü kısıtlayan sınırları kaldırmak için seçim
barajının yüzde 5'e, hatta yüzde 1'e düşürülmesi gerektiğini
savundu.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde toprak reformuna ihtiyaç olduğuna da
değinen Türker, ''Hazinenin sahip olduğu toprakları oradaki halka
dağıtmak lazım, bu onların hakkıdır. O bölgedeki mayınlı arazileri,
İsrail destekli firmaya 44 yıllığına vermek değil. Temizliği,
maliyeti ne olursa olsun, devlet olarak katlanıp o arazi toprak
reformuyla dağıtıldığı zaman terör kendiliğinden gider. Olsa olsa
Suriye, İran ve Irak gibi ülkelerdeki teröristlerin durumu kalır
ki, biz zaten onu yöre halkıyla geri püskürtürüz'' dedi.
-BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN SÖZLERİ-
Bir gazetecinin, ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dün 'Farklı
etnik kimlikte olanlar ülkemizden kovulmuştur. Bu aslında faşizan
bir yaklaşımın neticesiydi' açıklaması var. Bu açıklamayı nasıl
değerlendiriyorsunuz?'' sorusunu Türker, ''Bir kere Türkiye'de
azınlıkların sürülmesi diye birşey olmamıştır. Herhalde Başbakan'ın
tarih bilgisi azdır. Tarih hocasına sormamız gerekiyor'' diye
yanıtladı.
1. Dünya Savaşı'nın başlangıcında Ruslar ile işbirliği yapan
Ermeniler'in yerlerinin değiştirildiğini ve bu dönemde ailesinin 3
Ermeni kızına sahip çıktığını anlatan Türker, kızlardan birinin
ABD'ye akrabalarının yanına gittiğini, birinin sevdiği bir Ermeni
ile evlendiğini, diğerinin ise kendileriyle kaldığını söyledi.
Türker, şunları kaydetti:
''Yani burada bazı şeyleri sayın Tayyip Erdoğan söylüyorsa, O'na,
(Ya tarihi öğrensin, ya da gitsin oraya baksın) derim. O bölgede
zamanında sürülen insanlar olmuştur, o da 2 kere çıkan Şeyh Sait
isyanından sonra. Bu sürgünlerin çözüm olmayacağı sonradan belli
olmuştur. Feodal yapıyla ilgilidir. Şu anda DSP'nin o bölgede
verdiği en önemli savaşlardan birisi feodal yapıyı kırmaktır.
Sanıyorum bu konuda sayın başbakanın bilgisi eksiktir. Orada
yaşayan Türk vatandaşları, bütün halk, çeşitli kesimler tarafından
öldürülen insanların çocuklarına sahip çıkmışlardır. Mesela benim
ailem de sahiplenmiş, çocukları alıp büyütmüş. Onun için Türk
vatandaşlarını böyle kötü tanıtmak, Türkiye'nin insanlarını kötü
tanıtmak, hele bir başbakan tarafından. Doğru bulmuyorum.''