DSP'den kıskaç iddiası
Abone olDSP Genel Sekreteri Tayfun İçli, Türkiye'nin stratejik bir planın kıskacına alınmak istendiğini savundu. İçli parti genel merkezinde son gelişmeleri değerlendirdi.
DSP Genel Sekreteri Tayfun İçli, Türkiye'nin stratejik bir
planın kıskacına alınmak istendiğini belirterek, bu planın
amacının, ''terör örgütüne ve onun siyasallaşma çabalarına
meşruiyet kazandırmak ve Türkiye'yi bölgesinde acz içine düşürmek''
olduğunu söyledi. İçli, parti genel merkezinde düzenlediği basın
toplantısında, siyasi gelişmeleri değerlendirdi. Türkiye'nin
''güneydoğu sorunu konusunda stratejik bir planın kıskacına
alınmaya çalışıldığını'' ifade eden İçli, şunları kaydetti: ''Bu
planın amacı, terör örgütüne ve onun siyasallaşma çabalarına
meşruiyet kazandırmak ve Türkiye'yi bölgesinde acz içine
düşürmektir. Plan, tamamen dışarıdan kurgulanmış ve dayatılmıştır.
AB'nin resmi raporları ve kararları incelendiğinde, bu planla
ilgili senaryonun orada çok açık olarak yer aldığı görülmektedir. O
rapor ve kararlarda, Türkiye'nin azınlıklarla ilgili algılamasını
köklü bir şekilde geliştirmesi istenmektedir. Dahası, ülkemizin
asli unsurları olan Aleviler ile Kürt kökenli kardeşlerimiz de
azınlık olarak görülmektedir. Yine o kararlarda, özellikle Kürt
partilerinden söz edilerek bu partilerin de Mecliste sözde etnik
kimliğiyle temsil edilebilmesi için seçim barajının indirilmesi
öngörülmektedir.'' -''KÜRT KÖKENLİLERE HAKSIZLIK''- Terörizmin
ortadan kaldırılmasının tüm insanlığın evrensel bir sorumluluğu
olduğunu anlatan İçli, bölücü hareketlerin himaye edilmesi ve
desteklenmesinin de tehlikeli ve hukuka aykırı olduğunu söyledi.
İçli, ''Bazı sözde dost ülkelerin Türkiye'nin terörle mücadelesine
destek vermek yerine, bölücü terör örgütünü himaye etmesi, bu
örgüte örtülü yada açıktan maddi ve manevi destek vermesi ve terör
örgütünü siyasallaştırma çabalarına katkı sağlaması, o ülkelerin
uluslararası hukuku hiçe saydıklarının somut bir göstergesidir''
diye konuştu. İçli, şunları kaydetti: ''Başbakan Erdoğan'ın, geçen
hafta Ankara ve Diyarbakır'da yaptığı konuşmalarda, Güneydoğu
sorununa, bazı sözde müttefiklerimizin ve terör örgütünün
tanımlamasına uygun olarak 'Kürt Sorunu' tanısını koyması, büyük
bir gaflettir. Erdoğan'ın, terör örgütü gibi 'Demokratik
cumhuriyet' ifadesini kullanması ise ikinci büyük bir gaflettir.
Erdoğan bunlarla da kalmamış, Türkiye'nin geçmişte hata yaptığını
kabul ederek gaflet halkasını daha da genişletmiştir. Erdoğan'ın
'Kürt sorunu' tanımlaması; bölücü terör örgütünü, bu örgütle ve
onun siyasi uzantılarıyla hiçbir ilgisi bulunmayan, dahası
bölücülerin yaptıklarını hiçbir şekilde benimsemeyen Kürt kökenli
kardeşlerimizin de temsilcisi konumuna getirmiştir. Bu, her şeyden
önce, terörle ve bölücülükle ilgisi bulunmayan, Türkiye
Cumhuriyeti'ne yürekten bağlı Kürt kökenli yurttaşlarımıza karşı
büyük bir haksızlıktır.'' İçli, bir soru üzerine, teröristlerle
pazarlık olamayacağını belirterek ''Devletin ve hükümetin başındaki
kişiler olarak, teröristlerle böyle, dolaylı yoldan dahi ilişki
kurmaya, muhatap almaya kalkarsanız, Türk halkı Yüce Divan'dan daha
beter cezalar verir, geçmişte de vermiştir'' dedi.