Dr. Erkan Dönmez: Psikiyatrların işaret dili bilmemesi, yanlış teşhise yol açabiliyor
Abone olTÜRKİYE'de işaret dili bilen tek psikiyatr Erkan Dönmez, işitme engelliler açısından işaret dili bilen psikiyatrın çok önemli olduğunu söyledi. Psikiyatrların işaret dili bilmemesinin, yanlış teşhise yol açabildiğini belirten Dönmez, "Tercüman hatalarından kaynaklanan sorunlar da olabiliyor" dedi.
Her yıl Eylül ayının 4'üncü haftası, 'Uluslararası İşitme
Engelliler Haftası' olarak kutlanıyor. Bu sene 23- 29 Eylül
olarak belirlenen hafta çerçevesinde, işitme engellilerin sorunları
ve ihtiyaçları konuşuluyor. İşitme engellilerde, dil ve
iletişim gelişimindeki kısıtlılıklar nedeniyle depresyon, paranoya,
anksiyete ve öfke patlaması gibi psikiyatrik rahatsızlıklar,
sağlıklı bireylere göre daha çok görülüyor. Artık birçok
hastanede işaret dili bilen tercümanlar olsa da mahremiyetin şart
olduğu psikiyatrik rahatsızlıklarda işaret dili bilen doktorların
olmaması, danışanlarda ciddi sorunlara hatta yanlış teşhise
yol açabiliyor.
"İşaret dilini çocuklardan öğrendim"
Türkiye'de işaret dili bilen tek psikiyatr Erkan Dönmez, ülkede yaklaşık 3 milyon işitme engelli birey olduğunu vurguladı. Danışanın mahremiyetine dikkat çeken Dönmez, işitme engelliler açısından işaret dili bilen psikiyatrın önemli olduğunu söyledi. Dönmez, işaret dili öğrenmeye neden ihtiyaç duyduğunu şöyle anlattı:
"1994 yılında yeni mezun doktor teğmendim. Samsun'da gezerken
işitme engelliler okulu gördüm. O an aklıma bir soru geldi. 'İşitme
engelli çocuklar, psikolojik sorunlarını profesyonele nasıl
anlatabiliyorlar?' Odada tercüman olursa görüşmenin
mahremiyeti bozulur, özel sorunlarını anlatamazlar. Tercümandan
kaynaklı hatalar olabilir. O anda, 'TUS'ta psikiyatri
kazanırsam işitme engellilerle çalışacağım, işaret dilini
öğreneceğim' diye karar verdim. Daha sonra psikiyatriyi kazandım ve
işitme engellilerle çalışmaya başladım. İşaret dili öğrenmek çok
zordu. O zamanlar şimdiki gibi halk eğitim merkezlerinde, Milli
Eğitim Bakanlığı'nın verdiği işaret dili eğitimleri yoktu. Ben
gidip işitme engelliler okulunda gönüllü doktorluk yaparak,
çocuklardan öğrendim işaret dilini."
"Çeviri hatası yüzünden Şizofreni teşhisi"
Dil gelişiminin, düşünce gelişimini yakından etkileyen süreç olduğunu belirten Dönmez, "Dil gelişimindeki kısıtlılıklar, kişinin kendisini ifade etmesinde sorunlara yol açıyor. Bu da düşük benlik algısı, öfke patlamalarına sebep oluyor. İşitme engelli bireylerin hepsinde depresyon, anksiyete ve duyamamaktan kaynaklanan paranoya gibi belirtilere daha sık rastlanıyor" dedi.
Odada tercüman olmasının, görüşmelerin mahremiyetini bozduğunu kaydeden psikiyatr Dönmez, "Kişinin profesyonele anlatmak istediği özel konular var. Tercümanı, bu görüşmenin mahremiyetini bozacağı için rahat olamayabiliyor. Tercüman hatalarından kaynaklanan sorunlar da olabiliyor. Örneğin; bana bir hanım gelmişti, çocuğu küçük yaşlardaydı. Çocuğun yalnızlıktan, kendisini ifade edememekten kaynaklanan hayali arkadaşı vardı. Bu aslında o yaşlardaki çocuklarda çok olağan bir şey; ama tercüman çeviride 'hayali arkadaş' yerine 'hayalet' kelimesini kullanınca psikiyatr da şizofren tanısı koyarak çok ağır ilaçlara başlatmış. Bana geldiklerinde bu durum belli olunca tedaviyi kestik ve sorunlar da düzeldi" diye konuştu.
"Sesleri çok fazla duyamıyorlar"
İşitme engellilerde psikolojik sorunların daha çok görüldüğünü ve bu kişilerin problemlerini anlamanın kolay olmadığını belirten psikiyatr Erkan Dönmez, "Maalesef işaret dili çok zengin bir dil değil. Günlük hayatta kullandığımız her kelimenin işaret dilinde karşılığı yok. Özellikle duyguları, kişinin kendisini ifade etmesi ve benim algılamam, buna cevap vermem, normal bir psikoterapi standardı sağlamak çok zor. Ondan kaynaklanan birçok zorluk olabiliyor; ama bir şekilde çözmeye çalışıyoruz. Psikiyatrların çok tercih etmeyi düşünmedikleri alan işaret dili; ama birilerinin el atması gerekiyor. İşitme engellilerde psikolojik sorunlar çok fazla ve bunlar genelde bir alt kültür olarak yaşayan insanlar. Çok fazla seslerini duyuramayan insanlar" dedi.