Dosyalar kuyrukta sapıklar sokakta!
Abone olYargının cinsel suç davalarında 'Adli Tıp'ta ısrarlı olması, sanıklara yarıyor...
Adalet Bakanlığı'nın 'hastaneler de artık yetkili'
demesine karşın, mahkemeler cinsel suçlarda dosyaları ısrarla Adli
Tıp'a gönderiyor.
İki ayda Adli Tıp'a gönderilen dosya sayısı üniversite
hastanelerini
34'e katladı.
Akşam gazetesinin haberine göre, Ankara'da son olarak ODTÜ'lü
kızı kaçırıp tecavüzle yargılanan 2 kişinin, mahkeme tarafından
'raporun İstanbul Adli Tıp'tan geç geleceği' gerekçesiyle tahliye
edilmesi, gözleri bir kez daha kuruma çevirdi. Adalet
Bakanlığı'nın, 'Hastaneler de yetkili' demesine
rağmen, mahkemelerin ısrarla cinsel suç mağduru çocukların
dosyalarını Adli Tıp'a göndermesi nedeniyle 6. İhtisas Kurulu'nda,
önlemlere karşın kuyruğun önüne geçilemiyor.
RAKAMLAR ÇARPICI
6. İhtisas Kurulu'nun randevu verebildiği en erken tarih 2012'nin
bubat ayı. İki ayda Adli Tıp Kurumu'na gönderilen dosya sayısı
960'ı buldu. Aynalı odalar ve yeterli uzmanla hizmet veren
üniversite hastanelerine aynı sürede gönderilen dosya sayısı ise
sadece 28 oldu. İki ayda İstanbul Tıp Fakültesi'ne 7, Cerrahpaşa
Tıp Fakültesi Hastanesi'ne 9 ve Marmara Üniversitesi Hastanesi'ne
12 dosya gönderildi. Haftada üç gün çalışan 6'ncı İhtisas günde 40,
hastaneler haftada bir-iki dosyaya bakıyor.
NASIL TAHLİYE OLDULAR?
Başkent'te tecavüze uğrayan ODTÜ'lü İ.G.'ye Ankara Numune Hastanesi
'ruhsal sağlığı bozulmuştur' raporu vermişti. Muayenede sanıklardan
birine ait sperm örneği bulunmuş, Ankara ve Gazi üniversiteleri de
mağdurun 'Post Travmatik Stres Bozukluğu' yaşadığına dair rapor
hazırlamıştı. Yeterli bulmayan mahkeme Adli Tıp raporu istemiş, geç
geleceği gerekçesiyle iki sanığı tahliye etmişti.
BAKANLIK NE DEMİŞTİ?
Adli Tıp'ta yaşanan taciz kuyruğu nedeniyle Adalet
Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürü Hakim Çetin Şen imzasıyla
adliyelere bir yazı gönderilmişti. Yazıda, cinsel saldırı
suçlarında mağdurun beden ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığının
araştırılmasına ilişkin raporların Adli Tıp Kurumu, yüksek öğretim
kurumları ve diğer sağlık kuruluşlarınca verilebildiği
hatırlatılmıştı. Savcılıklara gönderilen yazının ekinde ise 'çocuk
psikiyatrisi bölümü' bulunan 50 kurumun listesi verilmişti.
Kanun değişikliği şart
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Adem Sözüer: Hiçbir ülkede olmayan 'İhtisas Kurulları' modeli
kaldırılarak, herkesin uzmanlık alanında bilirkişilik yapması
sağlanmalı. Fail veya mağdur çocukların işlem ve muayeneleri 'tek
kapı' sistemine uygun olarak tek bir yerde yapılmalıdır.
Her yerden insanları ve dosyaları Adli Tıp'a gönderme
alışkanlığından vazgeçilmelidir. Adli Tıp'ın 'bilirkişilerin
bilirkişisi' olarak görülmesine yönelik uygulama sona
erdirilmelidir. Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki
bilirkişilikle ilgili düzenlemelere aykırı bu uygulamaların birçoğu
Yargıtay içtihatlarıyla giderilebilir. Ancak Adli Bilimler alanında
üniversitelerin de etkin hizmet vermesini sağlamak için kanun
değişikliği kaçınılmaz.
Yargılanma hakkı ihlal ediliyor
Adli Tıp Uzmanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Ümit
Biçer: Bilirkişilikle ilgili düzenlemeler Adli Tıp dışında
üniversitelerin adli tıp anabilim dallarını, adli tıp enstitülerini
ve Sağlık Bakanlığı'nda görevli adli tıp uzmanlarını resmi
bilirkişi olarak tanımlıyor. Cumhurbaşkanlığı DDK raporunda, diğer
resmi bilirkişi ve bilirkişilik yapılanmalarından yararlanılması
gerektiği belirtildiği halde, Adalet Bakanlığı raporun yayınladığı
tarihten bu yana çözüm için adım atmamıştır. Adli Tıp tarafından
verilen 12, 18 aylık randevu süreleri yasadaki hükmün ihlal
edileceğinin açık tarifi olduğu halde, sorumluluk bunu dikkate
almayan yargıya aittir. Bu tutumla makul süre aşılarak adil
yargılanma hakkı ihlal edilmektedir.
TECAVÜZCÜ SOKAĞA SALINIYOR
Adalet Bakanlığı, beden ve ruh sağlığına yönelik
tespit için '18 yaş altındakilerde 6-7, erişkinlerde12
aylık sürenin beklenmesi gerektiği' mazeretini üretiyor.
Bu, tecavüzcüyü sokağa bırakan kararların gerekçesini oluşturuyor.
Bu açıklama bilim dışıdır.