“Dostlarla uğraşmak…” Sanırım günümüz
Türkiye’sinin halini anlatmak için daha iyi bir söz
bulunamaz.
Bugün bütün dünya yeni bir düzen kurma eşiğinde birbiriyle
mücadele ederken biz ise dostlarımızla uğraşmanın derdindeyiz.
Büyük İslam mücahidi Selahaddin-i Eyyubi’nin dediği
gibi de maalesef dostlarla uğraşmaktan düşmanlarla savaşmaya fırsat
bulamıyoruz.
Amerika’sından tutun da Rusya’sına,
İsrail’inden tutun da Çin’e varıncaya kadar bütün
dünya kurulmakta olan yeni dünya düzeninden pay kapmanın derdinde.
Bunun sonucu olarak bugün burnumuzun dibi olan Doğu
Akdeniz’de yedi düvelin gemileri cirit atıyor.
Sınır komşularımız Suriye ve Irak bütün dünya
devletlerinin gövde gösterisi yaptığı bir alan haline dönüştü.
Filistin, İsrail’in tasallutu altında inim inim
inliyor.
İsrail elinden gelse bütün Filistinli Müslüman
kardeşlerimizi bir kaşık suda boğacak. Mescid-i
Aksa’yı yıkıp yerine kendi mabetlerini kurmanın planlarını
yıllardır tıkır tıkır işletiyorlar.
Rusya, Libya'da güçlü duruşundan dolayı
sadece Türkiye'ye mesaj verme
adına İdlib'de sivil Müslümanları katlediyor!
Bir zamanlar eyaletimiz olan Libya, bugün enerji
kaynaklarına sahip olmak isteyen devletlerin savaş arenasına dönmüş
durumda.
Velhasıl-ı kelam bütün dünya devletleri birbirlerine
karşı gardını almış durumda.
Tek bir amaç ve hedef var: Yeni dünya düzeninde söz
sahibi ve dünya ülkelerini yöneten lider ülkeler arasında
olabilmek.
Her ne kadar ülke içi siyasette ziyadesiyle kalemimi özeleştiri
mahiyetinde hareket ettirsem de uluslararası dış siyasette kelamı
şahsiyetli bir duruş sergileyen yönetimimiz adına gururla yazıya
döküyorum.
Özellikle de Batının ve İsrail’in endişe ile son günlerde sıkça
zikrettikleri “Osmanlı ruhu” yeni dünya düzeninin
kuruluş son hamlesi olan Libya merkezli Doğu Akdeniz siyasetinde
yeniden tarih yazıyor.
Bütün bu olup bitenlerin merkezinde olan ve bu topraklarla
tarihi bağları olan Türkiye ise maalesef bugün bir taraftanda
“dostlarla uğraşma” derdinde. Bu uğraş hem de öylesine
çetin bir uğraş ki maalesef kurulmakta olan yeni dünya düzeninde
ekarte edilmemiz için çalışanlara adeta yardımcı olunuyor!
Devleti yönetenler sanki yeterince düşman yokmuş gibi
maalesef enerjilerini “dostlarla uğraşmaya”
harcıyorlar.
İç siyasette iyi niyetle karşı duruş var ise sözüm olamaz. Lakin
bu süreç içerisinde salt muhalif olmak niyetinde bir zemin inşa
edilir ise ve bir de bu dostlar bir zamanlar aynı davaya omuz
verenler olursa maalesef işler daha da zorlaşmış oluyor.
Bir olunması, iri olunması, diri olunması gereken bir zamanda
yapılan bu hareketleri ise maalesef anlayabilmek mümkün değil.
Oysa ki yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in bu
durumlardaki nasları oldukça açık: Rabbimiz müminleri
birbirine kardeş (Hucurat, 10)
ve velî (dost, destekçi, hâmî) kıldı
(Tevbe, 71).
Kâfirlere
karşı “şiddetli-izzetli” ama birbirimize
“merhametli” olmamızı emretti (Fetih, 29).
Allah ve Resulüne itaat edip
birbirimizle çekişmememizi;
yoksa korkuya/yılgınlığa kapılıp aptallaşacağımızı
ve rüzgârımızın/gücümüzün/devletimizin elden
gideceğini bildirdi (Enfal,
46).
Hal böyleyken “dostlarla uğraşmak” daha doğrusu
adeta “uğraştırılmak” zorunda kalınmasının
temelinde yatan mantığı anlayabilmek mümkün değil.
Üzülerek ifade ediyorum ki; eğer maksat düşmanların ekmeğine yağ
sürmekse bu hakkıyla yapılıyor maalesef!
Sadece bir zamanlar omuz omuza olunanlar mı?
Hayır…
Güya “muhalefet yapmak” kılıfı altında bu
memleketin insanlarıyla da uğraşmak zorunda kalınmıyor mu, bu ayrı
bir bilinmez!
Yahu, dünya yeniden şekillenirken, dünya haritası
yeniden çizilirken, dünyanın enerji kaynakları yeniden
paylaşılırken sizin ki neyin muhalefeti. Yarın iş işten
geçip burnumuzun dibindeki enerji kaynakları paylaşıldığında
muhalefet edecek bir hükümet bile bulamayacaksınız belki.
Ve tabii ki talip olacağınız bir makam da…
Gün, birlik günüdür, gün dirlik günüdür, gün kısır çekişmelerin
bir kenara bırakılması gereken gündür…
Selahattin-i Eyyubi’nin müthiş sözüyle bitirmek
isterim: “Dostlarıyla uğraşanlar düşmanlarıyla
savaşamazlar…”
facebook.com/msbeser
twitter.com/msbeser
instagram.com/msbeser