Doping Konferansı: Dopingle mücadelede yenilikler
Abone olGüney Afrika'da düzenlenen konferansta dünyada sporun dopingle mücadelesinin yönü belirlenecek. Doping vakalarında ceza arttırımına gidiliyor, antrenörlerin sorumluluğu artıyor.
Dünya Dopingle Mücadele Ajansı (WADA) tarafından düzenlenen Sporda Doping Konferansı, Güney Afrika'nın en büyük kenti Johannesburg'da başlıyor.
Dünyada dopingle mücadelenin istikametini belirleyecek olan üç günlük konferansta WADA'nın başkanlığına yıl sonunda görev süresi bitecek olan Avustralyalı John Fahey'in yerine tek aday olan Britanyalı Craig Reedie'nin geleceği kesin gibi.
Aynı zamanda Uluslararası Olimpiyat Komitesi asbaşkanı olan
Reedie, 2020 Olimpiyat Oyunları'na adaylık süresince şehirleri
denetleyen komisyona başkanlık etmiş ve bu görevle İstanbul'a da
gelmişti.
Ama bu personel değişikliğinden çok daha önemli gelişme, yeni WADA talimatının kabul edilecek olması.
Ocak 2004'te yürürlüğe giren ilk nüshasından beri WADA talimatı, dünyada dopingle mücadelenin nasıl yürütüleceğini ayrıntılarıyla açıklayan ve kuralları koyan belge.
Ocak 2009'dan beri geçerli olan ikinci yönetmelikten sonra Ocak 2015 ile beraber üçüncü nüsha kullanıma girecek.
Ceza Arttırımı
Yeni talimatta belki de en önemli yenilik artık standart ilk doping kuralı ihlali cezasının 2 yıldan 4 yıla çıkarılıyor olması. Bu, dopingden yakalanan sporcunun belki de kariyerinin doruk noktası olacak bir sonraki olimpiyat oyunlarını kaçırması manasına geliyor.
Somut olarak örneklendirmek gerekirse: 2013 yılında Türkiye Atletizm Federasyonu 40'In üzerinde sporcuya doping nedeniyle 2 yıl hak mahrumiyeti cezası verdi. Yeni talimattaki ceza sistemi yürürlükte olsa bu sporcuların hiçbiri Rio 2016 olimpiyat oyunlarında yarışamayacaklar.
Buna karşılık ikinci defa yakalanmanın cezası nispeten hafifletilmiş.
Ayrıca dört yıldan fazla ceza alan sporcuların reşit olmayan sporcularla temas etmemek kaydıyla yöresel yarışlarda yarışmalarının ve men sürelerinin bitiminden önce kendi kulüplerinde antrenmanlara başlamalarının da önü açılmış. Her halükarda üçüncü doping kural ihlalinin doğrudan ömür boyu men cezası sabit tutulmuş.
Ceza kapsamı sporcunun aktif spor hayatının ötesine de taşınmış. Doping kural ihlalinden hüküm giyen sporcunun cezalı olduğu süre içinde herhangi bir spor kurumunda idari görevlerde de çalışması yasaklanıyor.
Test Altyapısı Genişliyor
Yeni talimata, dopingle mücadelede gelişen teknoloji ve imkanlar neticesinde artık steroid takibini de içeren biyolojik pasaport ve merkezi doping veri bankası ADAMS kullanımı dahil edilmiş. Ayrıca numunelerin saklanıp tekrar test edilebileceği zamanaşımı süresinin 8 yıldan 10 yıla çıkarılması önemli bir yenilik. Keza değişik sporların farklı yapılarına uygun test prosedürleri ile test verimini arttırmak (WADA buna "intelligent testing" diyor) düşünülüyor.
Sporcuların Sorumluluğuna Vurgu
Bireysel olarak sporcuların sorumluluğunun altı daha da çiziliyor. Doping kontrollerinin "her zaman ve her yerde" yapılabileceği, numune vermemenin de doping sayıldığı daha belirgin vurgulanırken, sporcunun dopinge bulaşmış antrenörlerle hiçbir şekilde çalışmaması gerektiğine değiniliyor. "Sporcunun suçu olup olmadığına bakılmaksızın" pozitif numunenin daima doping sayılacağı hatırlatılıyor.
Antrenörlere Yaptırım
Yeni talimatla birlikte sadece sporcular değil, sporcu destek personeli de (antrenör, masör vs) dopingden sorumlu tutuluyor.
Daha da önemlisi, dopinge müdahil olan veyahut gizleyenlerin daima sporculardan daha ağır cezalandırılması kararlaştırılmış.
Bilhassa reşit olmayan sporculara doping yaptırırken yakalanan antrenörlerin doğrudan ömür boyu spordan men cezası alıyor olması önemli. Antrenörleri de ceza kapsamına alan değişikliklerin, Ekim ayında Gençlik Spor Bakanlığı'nın Antrenör Eğitim Yönetmeliği'nde eklediği madde ile örtüşmesi dikkate değer.
Dopingle Mücadelede Doğuya Kayış
Talimatın haricinde bir değişiklik WADA'nın hali hazırda 32 tane olan onayladığı test laboratuvarlarının sayısını önümüzdeki 5 yıl için 40 olarak belirlemiş olması. Ancak önümüzdeki yıllarda yeni gelecek laboratuvarlardan, akreditasyonu geri verilecek olan Hacettepe Üniversitesi laboratuvarı hariç, hiç biri Avrupa, Okyanusya ve Kuzey Amerika'da olmayacaklar. Dopingle mücadelenin ekseni, gelişmekte olan ülkelere, Güney Amerika'ya, Afrika'ya ve Asya'ya kayıyor.
Türkiye Nereye?
Doping ile mücadelede en önemli noktalardan biri, yeni WADA talimatında da belirtildiği üzere, ulusal dopingle mücadele kurumlarının karar ve uygulamalarında bağımsızlıklarının korunması. Bu bağımsızlık ihtiyacı, federasyon yönetimlerini de kapsıyor.
Çünkü dopingle mücadelede numuneyi toplayan, Milli Olimpiyat Komitesi kapsamında bulunan Dopingle Mücadele Komisyonu (DMK) olsa da, sporcuyu kayda alıp yaptırımı uygulayan federasyonlar.
Örneğin DMK tarafından toplanan numunelerin sonuçları, hangi federasyonların sporcularından, hangi etkinliklerde, ne zaman alındığı, sporcuların hangi kulüplerin sporcusu oldukları vb detaylara çok zor ulaşılıyor olması, federasyonların dopingle mücadelede şeffaflık konusunda çok da başarılı olmadığının göstergesi.
Geçtiğimiz hafta olduğu üzere doping hakkında bir meclis araştırma komisyonu kurulması sevindirici.
Bu yılın ilk on ayında DMK tarafından toplanan numune sayısının 1077 gibi yüksek bir rakam olması da çok güzel.
Ancak bu durum doğrudan bir "bağımsızlık"tan ziyade siyasi iradenin İstanbul'un 2020 olimpiyat adaylığı sürecinde kazanılan ivmeyi devam ettirmek istemesinin sonucu.
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç'ın geçtiğimiz hafta TBMM doping araştırma komisyonu kurulması görüşmelerindeki bir cümlesi bu noktanın altını çiziyor: "Türk sporunun bugün hâlâ bir süre daha siyasetin desteğine, teşvikine, katkısına, etkisine ihtiyacı vardır, bunu net olarak ifade ediyorum."