’’Doping, antrenör tarafından veriliyor’’
Abone olDoping kullanan sporcuların tek başına ceza alamayacağını, buna neden olanlarından da cezalandırılması gerektiğini söyleyen Türkiye Olimpian...
Doping kullanan sporcuların tek başına ceza alamayacağını, buna
neden olanlarından da cezalandırılması gerektiğini söyleyen Türkiye
Olimpian Derneği Başkanı Prof.Dr. İbrahim Öztek, ’’Dopingli maddeyi
almak doğrudan sporcunun işi değildir. Bu madde büyük bir ihtimalle
antrenörü tarafından verilmektedir’’ dedi.
Doping kullanıldığında sadece sporcunun değil buna neden olanların
da cezalandırılması gerektiğini kaydeden İbrahim Öztek, “Doping
aldığı belirlenen sporcunun diyetisyeni, doktoru, kondisyoneri,
antrenörü, menajeri, bir sürü eğitim ve teknik adamı, kulüp başkanı
ve federasyon başkanı vardır. Bu sporcu eczaneye gidip, ‘bana bir
doping maddesi ver’ diyerek bu maddeyi kullanmamaktadır. 20 yaşına
gelmiş bir milli sporcu kolay yetişmiyor. Bu sporcunun tüm spor
hayatını yok edecek cezayı sporcu yalnız başına kaldıramamaktadır.
Ceza çok büyüktür. Suç ise yalnız kendisine ait değildir. Bu
nedenle de cezası paylaştırılmalıdır. Cezayı WADA’ya bırakmak da
dirayetsizliktir. Kurumlarımız WADA’nın prensiplerinin üzerinde bir
anlayışla hareket edecek olursa, onurumuzdan ve şahsiyetimizden
ödün vermemiş oluruz” dedi.
“SPORCU CAHİLCE BİR BAŞARI ÖZLEMİ İLE DOPİNGE KALKIŞIR”
Dopingli maddeyi almanın doğrudan sporcunun işi olamayacağını, bu
maddenin antrenörü tarafından verildiğini ifade eden Öztek,
“Türkiye’de ve Dünya’da bazı spor dallarında dopinge
rastlanmamaktadır. Bu durum iftihar edilecek bir durum değildir.
Olması gereken budur. Dileğim bu spor dallarının da şaşırıp
dopingli spor dallarının durumuna düşmemeleridir. Bu, o spor
dallarında hizmet veren antrenör, spor eğitimcisi, teknik kadro ve
federasyon başkanının bu konuda iyi eğitim almış olmalarından,
dopingin ne anlama gelmiş olduğunu bilmelerinden ve kültürlü
bilinçli ahlaklı spor adamı olmalarından kaynaklanmaktadır. Bu
yöneticiler, sporcularını da ona göre yetiştirmektedirler. Sporcu
cahilce bir başarı özlemi ile dopinge kalkışır. Antrenör ise
sporcusunun haksız kazancına ortak olmayı amaçlar. Hem sporcusunun
ününe, hem de ödülüne ortak olacaktır. Dopingli maddeyi almak
doğrudan sporcunun işi değildir. Bu madde büyük bir ihtimalle
antrenörü tarafından verilmektedir. Antrenör bu maddeyi yıldız/ümit
kategorisindeki sporcuya değil, çoklukla büyükler kategorisindeki,
yani aklı eren sporcuya verir. Sporcu, bu maddeyi bana antrenörüm
verdi, zararını bilmiyordum diyemez. Onun ne olduğunu bal gibi
biliyordur.’’
’’İLK OLARAK ANTRENÖR UYARILMALI’’
Doping konusunda ilk uyarılacak kişinin antrenör olduğunu söyleyen
Öztek, ’’Bu nedenle bu konuda ilk uyarılacak ve eğitilecek kişi
antrenördür. Dopingle mücadele komisyonları doping yapabilecek
maddeyi içeren ilacın piyasa ismini, ilacın hastalıklarda
kullanımına leke sürmeyecek şekilde listeleyerek, federasyonlara
göndermesi büyük kolaylık oluşturacaktır. Federasyonlar da bunu tüm
sporcularına tamim ederek, kullanacakları ilaçlarda dikkatli
olmalarını sağlayacaklardır. Birçok kontrollerin baskın şeklinde
yapılması hem federasyonun, hem de sporcunun itibarını
incitmektedir. Sporcunun kaçacağı hiçbir yer olmadığına göre, bu
kontrolleri yaptırmayan sporcuya belirli süre yarışmalardan men
cezası herkesi kurtarır. Akdeniz Oyunları’nda 30 sporcunun doping
kullanmasının başlıca nedenlerinden biri, kazanacakları ödüldür.
Akdeniz Oyunları’na katılan ülke sayısı bellidir. Her ne kadar oyun
vasfı kazanmışsa da, bir spor dalı için pek çok uluslar arası
turnuvadan küçük bir organizasyondur. Avrupalı ülkelerin bir kısmı
bu yarışmalara yeni yetişmekte olan sporcularını, deneyim
kazanmaları için göndermektedir. Spor teşkilatımız böyle bir
organizasyonda ve diğerlerinde sporcuya avuçlar dolusu altın ödülü
vermektedir. Ödül beklentisi sporcuyu ve antrenörü şaşırtmaktadır.
Dünyanın hiçbir yerinde de bu kadar çok maddi ödül verilmemektedir.
Halbuki ödül, o sporcunun yüksek eğitimi, geleceği ve iş sahası
için planlanmalıdır” dedi.
(İHA)