Domuz gribinde sekiz balon
Abone olSemptomları sıradan gribe mi benziyor? Aşısı varsa herşey yolunda mı? Domuz gribi hakkında bilinmesi gerekenler
Domuz gribi, A (H1N1) tipi virüsten kaynaklanan, insanlarda
hastalığa yol açan viral bir hastalıktır. İlk kez Meksika ve ABD’de
görülmüş ve daha sonra birçok ülkeye yayılmıştır.
Virüsün yayılması engellenemezken; Panama, Japonya ve Avustralya’da
da vaka görüldü.
Domuz gribine yakalananların ve bu nedenle hayatını kaybedenlerin
sayısı her geçen gün artarken, hastalık hakkında kafa karışıklığı
da devam ediyor.
Hastalığın ikinci dalgasının başladığı, aşısının geliştirildiği ve
hastalığın sıradan gripten daha tehlikeli olduğu herkes tarafından
bilinen gerçekler. Ama çoğu kez gerçekler soru işaretleri ve
abartılar arasında farkedilmez oluyor.
Geliştirilen aşı etkili mi yoksa tehlikeli mi? Hastalık daha da
tehlikeli olacak mı? Organik gıdalar bizi hastalıktan korur mu?
Bugüne kadar domuz gribi hakkında pek çok mit üretildi ve anlaşılan
daha da çok üretilecek. Bilimadamları üretilen mitlere cevap
veriyor;
BELİRTİLERİ SIRADAN GRİPLE AYNI
Ateş, sıradan
gribinin en önemli belirtilerinden biridir. Domuz gribine
yakalananların yarısından çoğunda ise ateşe rastlanmıyor.
Bilimadamları domuz gribi hakkında yanlış bilinenlerin başında
gelen bu ufak ayrıntı için uyarıyor ve erken teşhisin önemini
vurguluyor.
Domuz gribinin belirtileri sıradan bir gribin belirtilerine
benzeyebilir fakat genellikle hastalık kendini bu şekilde
göstermez. Bulantı, mide krampları ve ishal genel belirtiler
olmasına rağmen hastaların yarısından fazlasında, vücut
sıcaklığında herhangi bir yükselme olmuyor.
SIRADAN GRİP DOMUZ GRİBİNDEN DAHA ÖLÜMCÜL
“Domuz gribi de sıradan bir virüs, gelip geçer” diyenlerin bir kez
daha düşünmesi gerekiyor; rakamlar ve araştırmalar dikkat
çekici.
Dünya çapında şimdiye kadar domuz gribinden ölenlerin sayısı 5000’i
civarında ancak geçen yıl sadece ABD’de 36 binden fazla insan
sıradan grip nedeniyle hayatını kaybetti. Bu rakamlardan yola
çıkılarak domuz gribinin sıradan gripten daha az öldürücü olduğu
düşünülebilir ama bilimadamları bunun yanlış olduğunu
belirtiyor.
Bilimadamlarına göre bu sayıların doğrudan karşılaştırılmaması
gerekiyor. Washington Üniversitesi’nden Lone Simonsen sıradan grip
salgınlarında ölümlerin genellikle, salgın başladıktan sonraki ayda
yaşandığına, bunun sebebinin de sıradan gribin akciğer enfeksiyonu,
kalp krizi, inme gibi dolaylı yollarla ölüme yol açtığına dikkat
çekiyor. Buna karşın domuz gribin etkisi doğrudan oluyor.
SADECE HASTA VE ZAYIFLAR ETKİLENECEK
Mitlerden
bir başkası ise sağlıklı ve bağışıklığı güçlü olanları bu virüsten
etkilenmyeceği, sadece hasta ve zayıflar etkileneceği yönünde.
Bilim adamları hasta olanların sadace yüzde 20’sinin, astım
hastaları, sigara bağımlılıları, hamileler ve diyabet hastaları
gibi daha az dirençli kişiler olduğuna dikkat çekerek bu mite karşı
çıkıyor.
Buna karşı 1957’deki grip salgınındaki virüslerle bugünkü domuz
gribi virüsü, H1N1 arasında pek çok benzerlik olduğu için yaşı
50’nin üstündeki kişilerin hastalığa karşı vücutlarında antikor
taşıdıkları tahmin ediliyor. Yine de nüfusun çok az bir kısmının
virüs için gerekli ankitorlara sahip olduğunu belirten
bilimadamları, virüsü akciğerlerimizin en derinlerinde saklanan
düşman olarak nitelediriyor.
ORGANİK BESİNLER BENİ KORUR
Sigarayı bırakmak,
fazla kilolardan kurtulmak ya da alkol tüketimini azaltmak hastalık
riskini düşüren faktörler. Bununla birlikte domuz gribine
yakalanmayı engelleyeceği düşünülen pek çok faktör aslında işe
yaramaz.
Yapılan araştırmalara göe organik yiyeceklerin yenilmesi ile
hastalığa direnç arasında bir bağlantı yok. Çoğu kişinin
düşündüğünün aksine D vitamini de hastalığa karşı etkisiz.
Ayrıca bol bol el yıkamak ve maske takmak hastalığa yakalanma
olasılığını azaltıyorsa da ortadan kaldırmıyor. Kanada’da bir
hemşire uygun maske takmasına rağmen hastalığa yakalanmıştı.
DEVAMI: AŞI GÜVENLİ Mİ?
AŞI VAR; SORUN YOK
Aşı olduysanız bir süre
domuz gribinden kurtulduğunuzu düşünebilirsiniz ama bu süre çok da
uzun olmayabilir. Çünkü her yeni grip salgınında virüs kendini
değiştirerek, direnç kazanabiliyor.
Özellikle zengin ülkeler, hastalığa karşı yeteri kadar aşı stoğuna
sahip olsa da fakir ülkelere sıra gelmiyor. Ayrıca ülke çapındaki
bir aşılama kampanyası oldukça zaman alıyor.
Ayrıca bilimadamları mevcut vakalardan yüzde birinin, daha önceki
salgınlara neden olan virüsler tarafından enfekte edildiğini
belirtiyor. Bazı uzmanlara göre kış sonuna doğru H3N2 virüsünün
neden olacağı başka bir salgın mümkün.
AŞI GÜVENLİ DEĞİL
Aşının güvenli olmadığı kuşkusu, insanların aşı olmadan önce bir
kez daha düşünmesine sebep oluyor. 1970’lerde Amerikan ordusundan
grip aşısı olan askerde sık görülen Guillain Barre sendromu sinir
hücrelerine saldırıyor ve acılı bir ölüme yol açıyordu. Fakat
günümüz teknolojisyle aşılar defalarca test ediyor ve aşı olmamanın
riski sendormun gerçekleşme risikinden kat ve kat fazla; sendrom
riski milyonda 1 iken, domuz gribi nedeniyle hayatını kaybetme
olasılığı 20 binde bir.
Aşı ile ilgili soru işaretine neden olan olgulardan bir ise, aşıda
kullanılan kimyasal maddeler. Dünya Sağlık Örgütü, bu maddeleri
içeren aşıların yapılması konusunda ülkelere öneride bulundu çünkü
bu maddeler sayesinde aşılarda çok daha az virüs kullanılabiliyor.
Avrupa ülkeleri bu tip aşıları test etti.
VİRÜS DAHA ÖLÜMCÜL OLMAYACAK
Belki de en tehlikeli ve gözardı edlimemesi gereken mit ise virüs
daha ölümcül olmayacağı... Bu mitin altında hastalık yapan
bakterilerin nesilden nesile daha az zararlı olacağı düşüncesi
yatıyor.
Bilimadamlarının ise uyarısı açık ve net; böyle bir olasılık var
ama kimse bunu garanti edemez ve bunun tersi de geçerlidir.
Hastalığın şimdiden bazı ilaçlara karşı bağışıklık kazandığı
biliniyor. Domuz giribi, sonraki dönemlerde zayıflamak yerine daha
güçlü bir şekilde karşımıza çıkabilir.
SALGIN BİTİNCE YENİSİ UZUN SÜRE GELMEYECEK
Daha önceki salgınların tarihleri 1580, 1729, 1781, 1830, 1847,
1889, 1918, 1957 ve 1968’di. Bazı kişiler bu tarihlerden yola
çıkarak bir sonraki salgının onlarca yıl sonra olacağını iddia
ediyor. Bu iddianın istatistiksel niteliği tartışılabilir ama
bilimsel bir niteliği yok.
Bilimadamalarına göre bir salgının bitmesi bir daha görülmeceği
anlamına gelmez. Hastalığa neden olan virüsün uğrayacağı bir
mutasyon yeni bir salgını tetikleyebilir ve bu her an olabilir.
Dolayısıyla yeni salgının yarın başlama olasılığıyla 2059’da
başlama olasılığı arasında bir fark yok. (Kaynak: ntvmsnbc)