Dolmabahçe Sarayı'nda döşemenin altında bulundu hemen koruma altına alındı
Abone olDolmabahçe Sarayı’nda bulunan Süfera Salonu’ndaki restorasyon çalışmalarında döşemelerin altından 1917 yılına ait bir not, 1852 yılına ait sarayın yapımında çalışan ustaların imzaları, ufak boya şişeleri, numuneler ve zımpara parçaları çıktı. Bulunan parça ve numuneler Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı tarafından koruma altına alındı.
Milli Saraylar İdaresi Başkanlığına bağlı Dolmabahçe Sarayı’nın
Süfera Salonu’nda devam eden restorasyon çalışmaları aynı zamanda
ilklere sahne oldu. Sarayda büyükelçilerin ağırlanması için
kullanılan odada yürütülen çalışmalarda keşfedilen malzeme ve
teknikler ise literatüre geçti.
Tanzimat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet gibi farklı dönemlere
tanıklık eden ve her dönemde farklı yapı malzemeleri kullanılan
salonda özgün teknik ve malzemeye ulaşmak için titiz bir çalışma
yürütüldü. Bu kapsamda aylarca süren Ar-Ge çalışmaları ve denemeler
şaşırtıcı sonuçlar elde edilmesini sağladı.
Bunlardan ilki ve en önemlisi salonun duvar ve sütunlarına
porselen görünümü veren ve restorasyon ekibinin “parlatılmış kurşun
beyazı” olarak adlandırdığı teknik. Dolmabahçe Sarayı’nın en
gösterişli salonlarından biri olan Süfera’da fark edilen geleneksel
yapı malzemelerinden biri de “marmorino sıva” oldu. Restorasyon
ekibinin duvar üzerinde yerine göre 10 kat boya raspasından sonra
ulaştığı bu sıva, günümüz mimarisinde unutulmuş özgün tekniklerden
biri. Duvar üzerinde mermeri andıran desenlere sahip olan sıvaya
uygulanan bezir yağı, balmumu ve reçineli boya tekniği de ilk defa
bu çalışmada bulunan yapım tekniklerinden oldu.
“Döşemelerin altında 1917 yılına ait notlar bulundu”
Restorasyon çalışmaları esnasında bulunan numune ve parçalara
ilişkin açıklama yapan Milli Saraylar İdaresi Başkanı Dr. Yasin
Yıldız, “Burada yapılan çalışmalarda 1917 yılında yapılan küçük
kapsamlı bir tadilata ilişkin notlar buldu arkadaşlarımız.
Restorasyon işleri bu tür sürprizlere her zaman açık. Bu not bizim
için oldukça ilginç. Çünkü 1917 yılına ait bir not. Yani Birinci
Dünya Savaşı tüm hızıyla devam ederken Dolmabahçe Sarayı’nda da bir
takım tadilatların yapılmış olduğunu biz burada bulduk. Döşeme
altından çıkan bir not. Dolmabahçe Sarayı 160 yılı aşmış bir saray.
Ve Süfera Salonu’nun bütün ölçeğinde burada tabii bir salondan
bahsetmiyoruz, yaklaşık 700 metrekarelik bir alan şuan ziyaretçiye
kapalı. Bunun etrafında 12 tane oda var ve bu odalar Dolmabahçe
Sarayı’nın en ihtişamlı odaları. Bu yüzden yapılan restorasyon
çalışmasının son derece önemli olduğunun altını çizebiliriz. 2018
yılının Ocak ayında burada çalışmalar fiili olarak başlamıştı.
Yaklaşık 1.5 yıl kadar da bir çalışmamız oldu. Tabii restorasyon
işleri her zaman sürprizlere açıktır. Az önce ifade ettiğim gibi bu
sürprizleri de burada yaşıyoruz” diye
konuştu.
“Süsleme çalışmaları yapılırken 1852 yılına ait orijinal ustaların imzaları bulundu”
Süsleme çalışmaları yapılırken 1852 yılına ait orijinal
ustaların imzalarının bulunduğunu ifade eden Yıldız, “Bu çok
kıymetli. Bu saray 1853 yılında tamamlandı. 10 yıllık bir inşaatın
altından 1843-1853 yılları arasında. Ve 1852 yılındaki imza bu
araya ait ilk imzalardan bir tanesidir. Hatta şuan kayıtlı olan
ilkidir. Çünkü 1853 yılında tamamlandıktan sonra Kırım Harbi
nedeniyle saray açılamadı. Harbin tamamlanmasının ardından 1856
yılında saray açıldı. Demek ki bu bulunan imza da saraydaki bir
tezyinata ait bulunan bugüne kadarki ilk imza olduğunu
söyleyebiliriz. Onun dışında bazı ufak boya şişeleri, numuneler,
zımpara parçaları, dönemine ait kağıt parçaları, notlar buluyoruz.
Ama bu 1852 yılına ait imza meselesi oldukça kıymetli bir bulgu.
Demek ki ilk tezyinatının inşaatının tamamlandığı yıldan bir yıl
önce başlamış olduğunu görebiliyoruz. Bunu belgelemiş oluyoruz.
Tabii bunların hepsi muhafaza ediliyor. Bunların tarihi değeri
kadar belge değeri de çok önemli bizim açımızdan. Çünkü burada
yürüyen süreçlerin bu yapı yaşadıkça restorasyon ihtiyacı mutlaka
gelecekte de olacaktır. Belki bu kadar kapsamlı bir restorasyon
olmayabilir. Çünkü az evvel ifade etmiş olduğum gibi bu 160 yıllık
tarihindeki bu alanın en büyük restorasyonu. Bu restorasyon
bittiğinde Dolmabahçe Sarayı’nın yüzde 15’lik bir bölümünün
restorasyonu tamamlanmış olacak. Bu da müzecilik ve tarihi miras
açısından oldukça önemli” şeklinde konuştu.