Dolara karşı ne yapılabilir işte 7 senaryo
Abone olDolarda görülen rekorlar karışında yılbaşından bu yana TL yüzde 30 değer kaybetti. Reuters, değer kaybeden TL karşısında Merkez Bankasının devreye sokabileceği önlemleri 7 senaryoyla özetledi.
Döviz kurundaki artış karşısında Merkez Bankası sessizliğini
korurken aşırı yükselen dolar ve euroya karşı nasıl bir adım
atılacağı herkesin merak ettiği konu. Daha önce de dolardaki artışa
karşı Merkez Bankası defalarca kez hamle yapmıştı. Ama bu seferki
başka. Çünkü döviz kuru beklenenin de çok üstüne fırladı. Peki
Merkez bu durumda neler yapabilir. Reuters ajansı Merkez
Bankası'nın yapabileceklerini 7 ana başlık altında topladı.
Reuters'da bu hafta yayımlanan bir analize göre de TCMB'nin ana senaryosunda yer alan "sıkı para politikasının uzun bir müddet korunma" söyleminden "daha sıkı para politikasının daha uzun süre uygulandığı" senaryoya doğru ilerlediği görülüyor.
Geçmişte yapılanlar da düşünüldüğünde TCMB'nin olası senaryoları ise şöyle şekilleniyor:
1- SÖZLÜ MÜDAHALE
Sözlü müdahale en kolay ancak en etkisiz yöntemlerden biri olarak
görülüyor. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ya da TCMB
Başkanı Murat Çetinkaya yapabilecekleri açıklamalarla piyasayı
sakinleştirmeye çalışabilir. Ancak yatırımcılar sözlü müdahalelerin
kalıcı bir etki yaratmayacağını, en iyi ihtimalle geçici bir
iyimserlik oluşturabileceğini düşünüyor. Capital Economics'ten
William Jackson, "Bu süreç sözlü müdahaleden çok daha fazlasına
ihtiyaç duyuyor" diyor.
2- BEKLE GÖR POLİTİKASI
TCMB son PPK kararına "para politikası kararlarının gecikmeli
etkileri"nin izleneceğini eklerken piyasalar bu söylem
değişikliğinin bankanın bir sonraki adımı atmadan önce bu güne
kadar attığı adımların gecikmeli etkisini görmek istediği şeklinde
yorumlandı.
TCMB'nin bir sonraki faiz kararı 13 Eylül'de gerçekleşecek ve bu toplantıya kadar bu söylemini sürdürmesi de olası. Ancak yatırımcılar 13 Eylül'e kadar TCMB'nin her hangi bir faiz adımı atmadığı senaryonda TL'de sert kayıpların devam edebileceğini ve kredibilitenin zedelenebileceğini öngörüyor.
3- DÖVİZ LİKİDİTESİ RAHATLATICI ADIMLAR
TCMB'nin geçmiş dönemde faiz adımları öncesi gerek volatiliteyi
sınırlamak gerekse bankacıların değimiyle "gelişmeleri izliyorum"
mesajı vermek adına dönem dönem zorunlu karşılıkları kullanarak
piyasaya döviz genişletici önlemler alıyor.
Bu önlemler genellikle faiz artışı öncesi atılıyor ve sözlü müdahaleler ile birlikte genellikte peyder pey yapılıyor.
Mayıs ayında TL'de yaşanan sert değer kayıpları döneminde TCMB 4-5 farklı zorunlu karşılık ve NDF adımıyla 10 milyar dolar likidite serbest bırakmış bunun yanında sözlü müdahale ve sadeleştirme de gerçekleştirmişti.
Banka bu Pazartesi günü de benzer bir zorunlu karşılık adımıyla yaklaşık 2.2 milyar dolar dövizi serbest bıraktı.
4- GÜÇLÜ PARA POLİTİKASI TEPKİSİ
Yatırımcılar TL'deki güven eksikliği kaynaklı satış baskının
ortadan kalkması için ise en kuvvetli adımın TCMB'nin politika
faizinde bir artış olduğu görüşünde. Bankacılara göre faiz artışı
ile birlikte verilecek bağımsızlık mesajı atılacak adımın
büyüklüğünden bile değerli de olabilir.
BETAM Direktörü Profesör Doktor Seyfettin Gürsel, bugün Reuters'da yayımlanan söyleşide "Eğer cumhurbaşkanı para politikasının mevcut koşulların gereklerine uygun bir şekilde yürütüleceğini açıkça ilan eder TCMB de bununu aldığı kararlarla ispatlarsa TL'de kayıp durur" dedi.
Başta yabancılar olmak üzere yatırımcıların TL'deki sert
kayıplara karşın bankanın politik gerekçelerle faizleri sabit
tutmak istediği düşüncesi TL'deki değer kaybının katlanarak
artmasına neden oluyor.
Bu endişe son enflasyon raporunda Çetinkaya'ya sorulduğunda ise
"Hangi sebeple olursa olsun sizle paylaştığımız enflasyon tahmin
patikasından belirgin ve kalıcı bir sapma olacağı kanısı kurulda
oluşursa gerekli adımlar atılır, bunun karşılığı ilave bir parasal
sıkılaştırmaysa bu gerçekleştirilir" demiş ve "gerekiyorsa ilave
sıkılaştırmayı da kurul tereddüt etmeden gerçekleştirir" sözleriyle
bankanın araç bağımsızlığını savunmuştu.
Yatırımcıların artan risk algısı nedeniyle artık Türkiye'den daha fazla reel faiz istediğine dikkat çeken Jackson, "Enflasyonunun yüzde 16'ya yaklaştığı bir yerde faiz oranları da yüzde 20'nin üzerinde olması gerekiyor. Şuanda yüzde 17.75'te" dedi.
5- ALIŞILAGELMİŞİN DIŞINDAKİ PARA
POLİTİKASI
TCMB daha sıkı bir para politikası bileşimi için PPK kararına ise
mecbur değil. Bankanın bir kaç gün içinde PPK'yı toplamadan TL
fonlama politikasını farklılaştırarak 300 baz puana ulaşan
sıkılaştırma adımı atması da mümkün.
Banka faiz koridorunun en üst bandından fonlama yaparak ortalama fonlama maliyetinin yüzde 17.75 seviyesindeki politika faizinin 300 baz puan üzerinde yüzde 20.75'te oluşturulabilecek bir para politikası bileşimine de sahip.
Bu adımın TL'ye ilk etkisi neredeyse politika faizi artışı kadar kuvvetli görülüyor. Çünkü teknik olarak atılacak adım bir üzeri kapalı da olsa bir faiz artışı. Ancak kısa süre önce tamamlanan sadeleşme adımından vazgeçmek anlamına geleceği için bu adım bankanın planlarına bugün için tam olarak uymuyor. Uzun dönem etkileri de düşünüldüğünde piyasa üstü kapalı bir faiz adımı beklemiyor.
6- DOĞRUDAN DÖVİZ MÜDAHALESİ
Bu ihtimale de TCMB'nin söylemleri ve nispeten düşük net rezervleri
göz önüne alındığında ihtimal verilmiyor.
Bankacılar TCMB'nin net rezervlerini 20 milyar dolar olarak hesaplarken bankanın toplam 100 milyar dolar rezervi bulunuyor.
TCMB'nin de dile getirdiği üzere uluslararası merkez bankacılığında artık doğrudan döviz müdahalesi kabul görmeyen bir politika aracı. Gelişmekte olan merkez bankaları net rezervlere etkisi sıfır olan NDF gibi uygulamalara yönelmeyi tercih ediyor.
7- SERMAYE KONTROLLERİ
Bazı yabancı bankaların notlarında bir ihtimal olarak gösterilse de
sermaye kontrolü hem siyasiler hem de Merkez Bankası yetkilileri
tarafından böyle bir kararın "değerlendirmeye dahi alınmadığı" bir
çok kez dile getirildi.
Piyasa dostu olmayan adımlar olarak da nitelendirilen sermaye kontrolü, dalgalı döviz sisteminden ve kambiyo rejiminde geriye gidiş yetkililer ve siyasiler tarafından uygulanabilir bir politika olarak görülmüyor, konunun değerlendirmeye dahi alınmadığına dikkat çekiliyor.