Dolar sevindirdi, altın üzdü!

Abone ol

Dolar 1780 sınırına dayandı, altın çöktü. Borsa çok sert bir düşüş yaşadı...

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda işlem gören hisse senetleri günü değer kaybıyla sonlandırdı.
Peki İMKB yatırımcıları bugün ne kazandı ne kaybetti.
İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında (İMKB) işlem  gören hisse senetleri günlük bazda 542,05 puan ve ortalama yüzde 0,91  oranında değer kaybetti.

İMKB 100 Endeksi, ikinci seansta 185,35  puan azalarak 59.143,43 puandan kapandı. Hisse senetleri ikinci seansta  ortalama yüzde 0,31 oranında değer kaybetti.

Borsa endeksi günün tamamında 542,05 puan gerilerken, hisse senetleri günlük bazda ortalama yüzde 0,91 oranında değer kaybetti.

Dolar ve euro yükseldi

Piyasanın  kapanışı itibariyle Kapalıçarşı'da 1,7860 liradan alınan dolar 1,7910  liradan, 2,3450 liradan alınan euro 2,3500 liradan satılıyor.

Serbest piyasada önceki kapanışta 1,7710 lira olan dolar güne 1,7750 liradan, 2,3430 lira olan euro 2,3420 liradan başlamıştı.

ALTIN YATIRIMCISINI ÜZDÜ...

HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...

[PAGE]

Yunanistan'a yönelik endişelerle altın fiyatlarında sert düşüş yaşanırken, dolar içeride 1,79'u aştı. Uluslararası piyasalarda altının onsu yüzde 2'den fazla düşerek 1664 dolara kadar geriledi.

Altın fiyatları düşerken, dolar içeride artıyor. Uluslararası piyasalarda altının onsu yüzde 2'den fazla düşerek 1664 dolara kadar geriledi.

Altın fiyatlarının gerilemesinde Yunanistan borç takasına yönelik endişeler ve risk iştahının azalması etkili oldu.

Altın fiyatları bir hafta önce 1785 dolara kadar yükselmişti. O günden bu yana fiyatlarda yüzde 7'nin üzerinde düşüş yaşandı.

Altının onsundaki düşüş Kapalıçarşı'daki fiyatlara da yansıyor. 24 ayar altının gramı 96.3 liradan, çeyrek altın 157 liradan satılıyor.

DOLAR 1,79'U AŞTI
Küresel ekonomiye yönelik kaygılar döviz piyasasında da etkisini gösterdi. Bankalararası piyasada dolar, Euro/dolar Paritesindeki düşüşün de etkisiyle en son 30 Ocak'ta görülen 1,79'u aştı.

Yunan yetkililer 8 Mart'ta sona erecek olan borç takasına katılım süresinin uzatılmayacağını ifade ederek, piyasada borç takasına katılımı artırmak için sürenin uzatılabileceği yönündeki söylentileri yalanlamış oldular.

ERDOĞAN'IN TÜSİAD'A OLAN ÖFKESİ DİNMEDİ...

HABERİ OKUMAK İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...[PAGE]
 
Başbakan Erdoğan'la TÜSİAD arasındaki 4+4+4 polemiği bitmek bilmiyor. TÜSİAD Başkanı Boyner son sözünü söylese de, Başbakan geri atmadığı gibi, ironi bir dille TÜSİAD'ın geçmişini deşiyor ve ince mesajlar veriyor.

Başbakan Erdoğan'ın TÜSİAD öfkesi dinmiyor. Eğitim tartışmalarına değinen Erdoğan, eleştirilerine devam etti. Geçtiğimiz grup toplantısında yönelttiği sert eleştirilerin dozunu düşüren Erdoğan, 28 Şubat dönemiyle ilgili CHP'nin aksine TÜSİAD'ı, tutarlı politika izlediği için teşekkür etti.

Partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan, 28 Şubat'ın son izi olan kesintisiz 8 yıllık eğitim modelini sileceklerini vurguladı. İmam hatip mezunu olarak çektiği çileyi Erdoğan, böyle anlattı:

"28 Şubat mimarlarının zihniyeti, eğitim sistemi üzerinde ağır tahribata neden oldu. Kademeli eğitimle 28 Şubat'ın son izini siliyoruz. Milli Eğitim şuralarında yapılan araştırmaların ışığında bu düzenlemeyi gerçekleştiriyoruz. Elitlerin, patronların talepleri değil, milletin talepleri doğrultusunda bir adım atiyoruz. Ben TÜSİAD'a hafif yollama yaptım, rahatsız oldular. Biz Zekai Baloğlu'nu iyi biliriz. O raporu hazırlatan TÜSİAD aynı TÜSİAD değil miydi? Ben İmam Hatip mezunu bir Başbakan'ım. Beni üniversiteye almadılar.

Gideceksin bir de lise bitireceksin. O dönemdeki bütün arkadaşlarımız gittik bir daha lise bitirdik. Bize hendek atlattılar. Buna rağmen yine hazmedemiyorlar. İsteseniz de, istemeseniz de bu millet sahip çıkıyor. 21.5 milyon oy böyle geldi. Biz 75 milyonu kucaklıyoruz. Ben yine de TÜSİAD'ı tebrik ediyorum. TÜSİAD tutarlı davranıyor. Ama CHP'ye de tavsiyemiz eğilmeden ne söyleyeceğini açık açık söyle. Omurgalı bir duruş sergile. İkna odalarının mucitleri Danıştay'a gidiyor. 4+4+4'ün önünü kesmek için. TBMM artık yasayla bu işin de noktasını koyacaktır."

OTOMOBİL SATIŞINA ÖTV ÇELMESİ...

HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ... [PAGE]

Türkiye otomotiv pazarında Ocak-Şubat 2012 dönemi otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı 70 bin 869 adet olarak gerçekleşirken, geçen yılın aynı dönemine göre satışlar, yüzde 31,56 oranında azaldı.

Otomotiv Distribütörleri Derneğinin (ODD) Şubat ayı raporuna göre, Türkiye otomotiv pazarında 2012 yılı Ocak-Şubat dönemi otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı 70 bin 869 adet olarak gerçekleşti. 103 bin 555 adet olan 2011 yılı 2 aylık döneminde otomobil ve hafif ticari araç pazar toplamına göre satışlar, yüzde 31,56 oranında geriledi.

Şubat 2012 otomobil ve hafif ticari araç pazarı 41 bin 324 adet oldu. 58 bin 663 adet olan Şubat 2011 otomobil ve hafif ticari araç pazar toplamına göre satışlar yüzde 29,56 oranında azaldı. Bu dönemde pazar, 10 yıllık şubat ayı ortalama satışlara göre yüzde 37 artış gösterdi.

Pazarda, 2012 yılı 2 aylık döneminde otomobil satışları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 27,02 azalarak 50 bin 266 adete geriledi. Geçen yıl aynı dönemde 68 bin 872 adet satışa ulaşılmıştı.

Şubat 2012'de otomobil satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 25,16 azalarak 29 bin 189 adet olurken, 10 yıllık şubat ayı ortalama satışlara göre yüzde 54 artış gösterdi.

Hafif ticari araç pazarı 2012 yılı 2 aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 40,6 oranında düşerek 20 bin 603 adet seviyesinde gerçekleşti. Geçen yıl aynı dönemde 34 bin 683 adet satışa ulaşılmıştı.

Hafif ticari araç pazarı, geçen yılın Şubat ayına göre yüzde 38,27 gerileyerek 12 bin 135 adet oldu. 10 yıllık Şubat ayı ortalama satışlara göre yüzde 7 artış gösterdi.

-Dizel payı yüzde 61'den yüzde 58'e geriledi-

Yılın ilk 2 ayında otomobil pazarı motor hacmine göre incelendiğinde, en yüksek paya yüzde 92 oranıyla yine 1600 cc altındaki otomobiller 46 bin 229 adet ile sahip oldu. Ardından yüzde 7 pay ile 1600-2000 cc aralığındaki otomobiller ve yüzde 1 pay ile 2000 cc üstü otomobiller yer aldı.

Geçen sene aynı döneme göre 1600 cc altındaki otomobil satışlarında yüzde 25 azalış, 1600-2000 cc aralığında motor hacmine sahip otomobil satışlarında yüzde 44 azalış ve 2000 cc üstü otomobillerde yüzde 48 azalış görüldü.

İlk 2 ay sonunda dizel otomobil satışları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30 azaldı. Ocak-Şubat 2012 döneminde otomobil satış adetleri geçen yıl aynı dönem ile kıyaslandığında, dizel payı yüzde 61'den yüzde 58'e geriledi.

İlk 2 ay sonunda otomatik şanzımanlı otomobil satış adetleri 2011 yılı aynı dönemine göre yüzde 22 azalırken, Ocak-Şubat 2012 döneminde otomobil satış adetleri geçen yıl ile kıyaslandığında, otomatik şanzımanlı otomobil satışlarının payı yüzde 33'ten yüzde 35'e yükseldi.

-En çok tercih edilen gövde tipi yine Sedan otomobiller oldu-

Ocak-Şubat 2012 döneminde otomobil pazarı segmentinin yüzde 87'sini vergi oranları düşük olan A, B ve C segmentlerinde yer alan araçlar oluşturdu. Segmentlere göre değerlendirildiğinde, en yüksek satış adetine yüzde 52 pay alan C segmenti ve yüzde 34 pay ile B segmenti ulaştı. Bunların ardından yüzde 11 pay, 5 bin 419 adet ile D segmenti geldi.

Kasa tiplerine göre değerlendirildiğinde, en çok tercih edilen gövde tipi yine Sedan otomobiller oldu. Sedan otomobilleri yüzde 34 pay ile H/B ve yüzde 11 pay ve ile SUV otomobiller izledi.

2011 yılının üçüncü çeyreğinde daralmaya başlayan Türkiye otomobil ve hafif ticari araç pazarı, son çeyrekte yüzde 11,75 oranında geriledi. Ocak 2012'nin ardından Şubat ayında da gerileme devam etti. Yüksek daralmanın nedenleri arasında, ÖTV oranlarındaki artış, araç fiyat artışları, faiz oranlarındaki yükseliş ve 2011 yılı Ocak-Şubat dönemine ait yüksek pazar adedi nedeniyle baz etkisi sıralandı.

Şubat ayında perakende satışlarda, yerli otomobilde Renault, hafif ticaride Ford, toplam yerlide Fiat, yerli-ithal toplamda ise Renault birinci sırayı aldı. Geçen ay 2 adet Ferrari, 1 adet Lamborghini satıldı.

MERKEL'İN SÖZLERİ  KOMŞUYU ÇOK ÜZDÜ...

HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...[PAGE] 
Angela Merkel, Avrupa'daki borç krizinin aşılabilmesi için Avrupa Merkez Bankası'nın yaptığı milyarlarca avroluk yardımın, Avrupa ülkelerinin rekabet gücünü artırmak amacıyla alınan geçici bir önlem olduğunu söyledi.

Başbakan Merkel, Brezilya'nın bu yıl partner ülke olduğu Hannover kentinde düzenlenen CeBIT Bilgisayar ve İletişim Fuarına Brezilya Devlet Başkanı Dilma Rousseff ile birlikte yaptığı ziyaret sırasında, Avrupa Merkez Bankası'nın yardımlarıyla ilgili olarak, ''Bu, Avrupa ülkelerinin rekabet gücünü daha iyi hale getirmek için geçici bir önlem'' dedi.

Merkel, bu konuda Rousseff'in de endişelerini dile getirdiğini belirterek, Avro Bölgesi'ndeki nakit para artışının uzun vadeli olmadığını, bu konuda Rousseff ile görüşeceğini, konunun, Meksika'nın Los Cabos kentinde düzenlenecek G-20 zirvesinde de ele alınacağını ifade etti.

Kendi ekonomilerini korumak için kur değişiklikleriyle şekillenen bir himayecilik yapmayacaklarını kaydeden Merkel, hedeflerinin bu olmadığını dile getirdi.

ECB, şubat ayı sonunda, Avro Bölgesi'ndeki bazı bankalara uygun şartlarla geri ödeme süreleri uzun olan yaklaşık 530 milyar avro kredi verdi.

İŞADAMLARININ ENFLASYON TAHMİNİ VATANDAŞI SEVİNDİRDİ

HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...[PAGE]
 Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BUSİAD) Başkanı Oya Coşkunöz Yöney, ''Petrol fiyatlarında yaşanan sapma kalıcı olmazsa, enflasyon görünümündeki düzelmenin süreceği kanaatindeyiz'' değerlendirmesini yaptı.

Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BUSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Oya Coşkunöz Yöney, ''Petrol fiyatlarında yaşanan sapma kalıcı olmazsa, MB'nin Ekim 2011'den bu yana uyguladığı sıkılaştırma politikasının da etkisiyle, önümüzdeki aylarda enflasyon görünümündeki düzelmenin süreceği kanaatindeyiz'' değerlendirmesini yaptı.Yöney, şubat ayı ekonomik durumu ve enflasyon rakamlarını değerlendirdiği yazılı açıklamasında, TÜİK verilerine göre, şubatta tüketici fiyatlarının, piyasa beklentilerine paralel yüzde 0,56 arttığını, üretici fiyatlarının ise yüzde 0,09 gerilediğini hatırlattı.

Yıllık enflasyonun TÜFE'de yüzde 10,43, ÜFE'de de yüzde 9,15 olduğunu belirten Yöney, şunları kaydetti:

''Enflasyon verileri piyasa genel beklentileriyle örtüştü. Açıklanan bu veriler, geçtiğimiz yılın son üç ayında bozulan görünümün yılın 2. ayından ayından itibaren düzelmeye başladığını göstermektedir. Bilindiği gibi Merkez Bankası (MB) Başkanımızın genel değerleme toplantılarında verdiği 'bu yıl en büyük hedefimiz; merkez bankalarının en önemli görevi olan fiyat istikrarını korumak (enflasyonla mücadele) olacaktır' görüşüne uygun gidişatın sonuçlara yansıyor olması olumlu işarettir.''

Yöney, gelecek aylarda, özellikle gıda ürünleri fiyatlarının hızla düşeceğini tahmin ettiklerini, ancak soğuk geçen kış mevsiminin doğalgaz sarfiyatını ve faturasını artırmasını ve artan petrol fiyatlarını, genel bütçe ve cari açık açısından da bir risk olarak gördüklerini vurguladı.

YAŞLI YAKINLARINA EMEKLİ MÜJDESİ...

HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ... [PAGE]

Evde kimsesi olmadığı için yaşlı ve özürlü yakınlarına bakıp çalışamayanlar sosyal güvenlik kapsamına alınacak. Evde bakım yardımı alanların sigorta primlerini devlet yatıracak. Emekli olmaları sağlanacak.

Uygulama en geç 2013'te yürürlülükte olacak...Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, özürlü ya da yaşlı olması gibi nedenlerleanne, baba,çocuk, eş gibiyakınlarınınbakımınıüstlenen kişilerle ilgili önemli bir çalışmayı gündemine aldı.

Taslağa göre, yaşlı ve özürlüyakınınakendisinden başka bakacak kimsesi olmayan, bu nedenle başka bir işte çalışamayan ve evdebakımyardımıalanlar "sosyalgüvenlik" kapsamına alınacak. Bu kişilerin sigorta primlerini devlet yatıracak ve emekli olmaları sağlanacak.Uygulamadanevdebakımparası alan 362 bin kişininyararlandırılmasıhedefleniyor.

AileBakanlığı'na bağlı Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün hazırlıklarını yaptığı yeni mevzuatla öncelik yakınlarına baktığı için maddi yardım alan ve sosyal güvence kapsamında olmayan kişilere verilecek.AileBakanlığı, mevzuata son şeklini verdikten sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na sunacak ve söz konusu kişilerin mağduriyetlerinin giderilmesi yönünde ortak çalışma başlatılacak.

BAKANA SOSYAL GÜVENCE

Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün ana hedefini, 2007'de başlatılan "evde bakım hizmeti" uygulamasından sonra özürlü yakınlarının sosyal güvence kapsamına alınması oluşturuyor. Yeni mevzuatla, özrü, kalıcı hastalığı olan eş, çocuk, anne ve baba gibi yakınlarının bakımını üstlenen ve "evde bakım yardımı" alan vatan- daşların sosyal güvenlik sistemine dahil edilmesi yoluyla emeklilik hakkından faydalanmaları sağlanacak. Genel Müdürlük, maddi durumu yetersiz olan ve yakınlarına baktığı için çalışma yaşamına giremeyen bu kişilerin sigorta primlerinin devlet tarafından yatırılmasını öngörüyor.

362 BİN KİŞİYE YANSIYACAK

Hali hazırda özürlü veya kronik hastalığı olan yaşlı yakınlarına bakan 362 bin kişiye evde bakım hizmeti veriliyor. Özürlü yakını olan bir kişinin söz konusu evde bakım parasından yararlanabilmesi için hane halkı toplam gelirinin kişi başına düşen kısmının asgari ücretin üçte ikisinin altında olması şartı aranıyor. Örneğin, 7 kişilik bir ailenin toplam geliri 7'ye bölündüğünde rakamın 521 lirayı geçmemesi gerekiyor. 2012 itibariyle ağır özürlü raporu olan ve bu şartları taşıyan kişilerin yakınlarına aylık 634,65 lira ücret ödeniyor. Bu yardımlardan faydalananların aynı zamanda maddi durumunun yetersizliğini ve iş yaşamına katılamayışını ön plana alan Bakanlık, sosyal güvenceye yönelik çalışmasını da 362 bin kişi için başlatacak.

UYGULAMA EN GEÇ 2013'TE BAŞLAYACAK

Özürlü ve yaşlılar için hazırlanan 2011-2013 yıllarını kapsayan eylem planında 9 milyon özürlünün "ağır özürlü" olma şartı aranmaksızın "bakım sigortası" sistemine geçirilmesine yönelik başlatılan çalışma kısmi olarak sürdürülürken, sosyal güvence modelinin çok daha acil bir öncelik olduğunda karar kılındığı öğrenildi. Mevzuatın tamamlanmasının ardından uygulamanın en geç 2013'te hayata geçirilmesi planlanıyor.

MEMURLAR ZAMLI MAAŞLARINI BU TARİHTE ALACAK...

HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ... [PAGE]

15 Ocak'tan bu yana sürümcemede kalan zamlı memur maaşlarına ilişkin takvim netleşmeye başladı. Takvim gazetesinin haberine göre memurlara yapılan zam miktarı ve ödenecek tarih belli oldu.

15 Mayıs'ta zamlı maaş alacak memurlara 5.5 aylık fark ödenecek. Bin 630 lira olan en düşük memur maaşı için toplu ödeme tahminen 537.9 lirayı bulacak. Kesin rakamı ise toplu sözleşme belirleyecek.


Normalde 15 Ocak'ta ödenecek zam, yasa çıkmadığı için gecikti. Şimdi zamların 15 Mayıs'ta ödenmesi gündemde. Memurlar bu tarihte zamla birlikte 5.5 aylık toplu ödemeye de kavuşacak. Bütçe çalışmalarında yüzde 2.5+2.5 artış öngörülmüş, toplu sözleşme düşünülerek 5 milyar liralık da ek ödenek konulmuştu. Bu ödenek yüzde 5'lik bir artış sağlıyor.

Takvim'in haberine göre, memurun zammı yüzde 11.25 oluyor. Toplu sözleşmede oranın 1-2 puan artması bekleniyor. Ocak'ta enflasyon farkıyla en düşük memur maaşı bin 630 lira olmuştu. Bu hesapla en düşük memur maaşına uygulanacak yüzde 12'lik yıllık zam miktarı 195.6 lira olacak. Zamlar 6'şar aylık uygulanıyor. Bu durumda ilk 6 ay için en düşük memur maaşına gelecek zam 97.8 lira olacak. Bu miktardaki zam için 5.5 aylık toplam ödeme 537.9 lirayı bulacak. Daha yüksek maaşlarda miktar artacak.

SÜREÇ NASIL iŞLiYOR?

Tasarının bu hafta Alt Komisyon'dan Plan ve Bütçe Komisyonu'na gelmesi ve yasanın bu ay Meclis'ten çıkması bekleniyor. Düzenlemeye göre; yasanın çıkmasını takip eden ay, toplu sözleşme masası kurulacak. Yasa Mart'ta çıkarsa Nisan da pazarlıkla geçecek.

Günün Önemli Haberleri