Dolar neden yükseldi altın fiyatları rekorda!
Abone olDolar kuru ve altın fiyatları dün sabah rekor seviyeyi gördü. Peki dolardaki ve altındaki artışın sebebi ne? Dolar daha fazla yükselir mi, 3 lirayı aşar mı? İşte cevabı...
Üst üste rekorlar kıran dolar, dün sabah tarihi zirveye
ulaşarak 3 lirayı gördü. Partilerin koalisyon görüşmelerinin
uzlaşıyla sonuçlanamaması sonrası belirsizlik piyasaları vurdu.
Altın fiyatları ise son 4 yılın zirvesinde; altının Kapalıçarşı’da
rekora yaklaşması ve gram altının dün 109 lirayı aşarak 2011’den bu
yana en yüksek seviyeyi gördü.. Peki dolarda ve altında bu
değişimin sebebi ne?
Hürriyet'te yer alan analize göre, ekonomistler, doların son durumu
karşısında Merkez Bankası’nın Ocak 2014’te olduğu gibi sert bir
faiz artışı zorunluluğuyla karşı karşıya kalabileceğini, kurdaki
zirveyle enflasyon artışının kaçınılmaz olduğunu, durma noktasında
olan özel sektör yatırımlarının durma noktasına geldiğini,
enflasyon artışının tüketimi de etkileyeceğini ve sonuç olarak bu
yıl ekonomide beklenen yüzde 3'lük büyümenin çok zorlaşacağını
öngürüyor. Ekonomistlere göre, işsizlikte mevcut oranı korumak için
bile hesaplamalara göre en az yüzde 5 büyüme gerektürüyor ve bu
işsiz sayısının da artması anlamına geliyor.
İşte doların ve altının yükselmesini tetikleyen o
dinamikler:
1. SİYASİ BELİRSİZLİK
7 Haziran seçimlerinin üzerinden neredeyse 3 ay
geçmesine karşın hükümet kurulamadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
görevlendirdiği AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu
siyasi partilerle görüşmeler düzenledi. Öyle ki 14 Temmuz’da AK
Parti-CHP koalisyonuna çok yaklaşıldığını düşünen piyasa doları
seçim öncesi değerlerine düşürmüştü. CHP ile olduğu gibi MHP ile de
görüşmeler olumsuz sonuçlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan erken seçimi
işaret etti. Piyasa TBMM’den ortak çıkacak bir seçim kararını daha
olumlu bulacakken Cumhurbaşkanı’nın kararı ve seçim hükümetiyle
erken seçime gidilmesi olumsuz algılandı. Dolar her gün yeni tarihi
zirvesini gördü.
2. PKK SALDIRILARI, IŞİD'İN KANLI EYLEMLERİ...
20 Temmuz’da Suruç’ta 32 gencin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan
bombalı saldırı fitili ateşledi. Hükümet önce İŞID ile mücadeleye
girişti, sınırlardaki sıcak temas piyasayı gerdi. Ardından PKK
operasyonları başladı. Yurtiçinde de terör olayları yaşanmaya
başladı. Her gün askerlere ve polislere yönelik saldırılar onlarca
hayatın kaybedilmesine yol açtı. Tüm bu siyasi belirsizliğin
üzerine bir de güvenlik sorunları eklenince başta yabancı olmak
üzere piyasa aktörlerinin Türkiye algısı iyice kötüleşti.
Türkiye’nin risk priminin artması Türk Lirası’nı değersizleştirdi,
borsada kayıplara yol açtı.
3. TEPKİSİZ MERKEZ BANKASI
Piyasa kaosa doğru sürüklenirken Merkez Bankası’nın hiç bir hamle
yapmaması piyasayı savunmasız bıraktı. Dolardaki harekete karşı
piyasanın ‘etkisiz’ olarak değerlendirdiği bir kaç adım atan Merkez
Bankası’nın açıkladığı faiz oranlarında sadeleştirme programı da
piyasayı ikna etmeye yetmedi. Daha etkin bir Merkez Bankası
beklerken bırakın faiz artışı yapmayı Başkan Erdem Başçı’nın hiç
ortalıkta görünmemesi de tarihi rekorlarda etkili oldu.
Ekonomistler Merkez’in sayfalarca teknik rapor yayımlamasının
önemli olmadığını ‘buradayım’ demesi gerektiğinde birleşiyor.
4. FED’İN FAİZ ARTIŞI
Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) eylülde Fed’in faiz artışına
gideceği beklentisinin güçlenmesi de Türk Lirası’na değer
kaybettirdi. Ağustosta toplantısı olmayan ancak temmuz toplantı
tutanaklarını önceki gün açıklanan FED üyelerinin çoğunluğunun faiz
artışı için ekonomik şartların tam olarak oluşmadığını ancak bu
noktaya yaklaşmakta olduğunu görüşünde. Tutanaklarda “Çoğu üye
parasal sıkılaşma için gerekli şartların henüz sağlanmadığı
görüşünü bildirdi, ancak şartların bu noktaya yaklaşmakta olduğunu
da not etti” denildi. Bu eylülde artış ihtimalini arttırdı.
"YAVAŞLATILMIŞ TREN KAZASI"
Hürriyet yazarı Uğur Gürses, gündemdeki siyasi belirsizliği ve
koalisyon tartışmaları sonası erken seçimin beklendiği atmosferi
irdelediği analizinde, 'kurumların işlememesi'nden kaynaklı bir
'yavaşlatılmış bir tren kazası'nın ülkece hep birlikte
seyredildiğini belirtti. Gürses'e göre, döviz kuru da, bunların
yansıdığı bir parametre:
"Tasarrufları harcamalarının altında olan ve bu eksiğini başka
ülkelerin yurttaşlarının tasarrufları ile kapatan, yani
başkalarının bastığı dövizler olmadan tasarruf açığını kapayamayan
ülkemizde, faiz oranlarının ne olacağına kurumsal mekanizmalar
değil, siyasetçilerin gölgesi karar veriyor. Bu yüzden de, olağan
akışının çok üzerinde risk primi ödüyoruz, sert dalgalanmalar
yaşıyoruz. Üç ay sonrasına dönük kararları almak olanaksız hale
geliyor. Yatırım gelmiyor; her an kırılabilecek vasat bir büyüme
sürecinde, çalkantılar içindeyiz. Türkiye’nin siyaseti yer yer
1990’ların siyasetine geri dönerken, ekonomisinde de 90 model
tablolar sergileniyor. Demokratik siyaset ve kapsayıcılıktan
uzaklaştıkça otoriter, karşı sözü olanı bırakın yakınana acımasız
karşılık verilen bir tablo bu. İş dünyasının sesi çıkamıyor. Tahsil
edilemeyen alacaklar, zorunlu vade uzatımları, büyüyen bilanço
zararları konuşuluyor alttan alta. 90’lar da 2010’lar da ortak
aklın kaybolduğu yıllar. Krizler sonrasında elde ettiğimiz
kazanımları birer birer kaybediyoruz. 90’larda olduğu gibi
muhtemelen kısa vadeli sermaye girişlerinde önemli bir anahtar olan
kredi notunu da kaybetme eşiğindeyiz. Hepimiz, ekonomide de ‘biz bu
filmi görmüştük’ demeye başlıyoruz.."
BANKACILAR NE DİYOR? DOLAR 3 TL'Yİ GEÇER
Mİ?
Hürriyet'in bir başka ekonomi yazarı Erdal Sağlam ise,
seçimden sonra başlayan kurlardaki yükselmeyi şöyle
değerlendirdi:
"(Dolar kuru yükselişini) 1 ay önce tartıştığımızda, yerli
bankacılar, yurtdışından o yönde tahminler gelmesine rağmen doların
kısa sürede 3 TL’yi bulacağına inanmıyorlardı. “Ancak kredi notu
indimi olursa bu seviyeye gelir, indirimi de kısa sürede
beklemiyoruz” diyorlardı. Kredi değerlendirme kuruluşları
beklendiği gibi not değerlendirmelerini ötelediler ve son bir ayda
uyarılarını artırmakla yetindiler. Ancak son dönemde kurlardaki
hareket çok hızlandı ve açık söylemek gerekirse bankacılar bile
mevcut gidişatı şaşkınlıkla izliyorlar. Önceki gün bir özel banka
üst düzey yöneticisine “Not da inmedi, kur niye 3 TL’ye çıktı” diye
sorduğumda, “Resmi açıklama olmadı ama herhalde bizim bilmediğimiz
fiili bir not indirimi var” yanıtını verdi. Gerçekten de sanki not
indirimi varmış gibi bir kur hareketi gözleniyor. Önceki gece
yarısı 3 TL’yi bulan dolar kuru dün gün içinde 2.95’lere indi.
Konuştuğumuz bankacılar, talebin yerli ve vatandaş talebi olduğunu,
3 TL’ye varınca bir miktar satış geldiğini belirttiler.
Halkın fırsat kollamaya devam ettiğini belirten, bu
durumun kısa sürede normalleşmesini beklemeyen bankacılar,
“Özellikle psikolojik olarak yaratılan bu havada ve halkın döviz
talebini artırmasında Merkez Bankası’nın hareketsiz kalmasının
etkisinin büyük olduğunu” da söylediler. Bu kötü
gidişatı durduracak bir umudun olmaması piyasaları tedirgin ediyor.
Dolar kurunun 3 TL’yi geçip, daha da yukarı çıkabileceğine ilişkin
tahminler, şimdi eskisinden çok daha fazla yapılır oldu. İşin kötü
tarafı bu paniği durduracak bir siyasi otorite de ekonomi otoritesi
de ortada görülmüyor."
MERKEZ BANKASI'NIN DOLARDAKİ GELİŞMELER KARŞISINDA
ATABİLECEĞİ ADIMLAR- İZLEMEK İÇİN PLAYER'A TIKLAYINIZ