DOKUZ ADIMDA PAZARLAMA
Bir profesör, yüksek lisans öğrencilerine pazarlama kavramlarını
anlatıyordu,
1. Katıldığınız bir partide büyüleyici bir kız gördünüz ve
yanına giderek "Çok zenginim. Evlen benimle!" dediniz. Bu, doğrudan
pazarlamadır.
2. Bir grup arkadaşınızla katıldığınız partide büyüleyici bir
kız gördünüz. Arkadaşlarınızdan biri kızın yanına gitti ve sizi
işaret ederek kıza "O çok zengin. Evlen onunla!" dedi. Bu,
reklamdır.
3. Katıldığınız partide büyüleyici bir kız gördünüz ve yanına
gidip telefon numarasını aldınız. Ertesi gün arayıp "Çok zenginim.
Evlen benimle!" dediniz. Bu, tele-pazarlamadır.
4. Katıldığınız partide büyüleyici bir kız gördünüz. Kalkıp
kravatınızı düzelttiniz, ona doğru yürüyüp içkisini tazelediniz,
arabanın kapısını açtınız, çantasını düşürünce eğilip aldınız,
küçük bir gezinti teklif ettiniz ve sonra "Bu arada ben çok
zenginim. Benimle evlenir misin?" dediniz. Bu, halkla
ilişkilerdir.
5. Katıldığınız bir partide büyüleyici bir kız gördünüz.Yanınıza
geldi ve "Duyduğuma göre çok zenginmişsiniz. Benimle
evlenirmisiniz?" dedi. Bu, marka bilinirliğidir.
6. Katıldığınız bir partide büyüleyici bir kız gördünüz.Yanına
yaklaşıp "Ben çok zenginim. Evlen benimle!" dediniz. Suratınıza
okkalı bir tokat yapıştırdı. Bu, müşteri geri-bildirimidir.
7. Katıldığınız bir partide büyüleyici bir kız gördünüz.
Yanınayaklaşıp "Ben çok zenginim. Evlen benimle!" dediniz. O da
sizi kocasıylatanıştırdı. Bu, arz-talep uyuşmazlığıdır.
8. Katıldığınız bir partide büyüleyici bir kız gördünüz. Yanına
yaklaştınız, ama siz bir şeyler söyleyemeden önce biri gelip ona
"Ben çok zenginim. Benimle evlenir misin?" dedi ve kız onunla
gitti. Bu, sizin pazar payınıza göz koyan rekabettir.
9. Katıldığınız bir partide büyüleyici bir kız gördünüz.Yanına
yaklaşıp "Ben çok zenginim, evlen benimle!" diyecekken karınız
geldi. Bu, yeni pazarlara girememektir.
Not: yazı alıntıdır