Doktorlardan 'Batı Nil Ateşi' uyarısı
Abone ol“Aydın Tabip Odası Başkanı Dr. Eralp Atay, Batı Nil Ateşi” hastalığına karşı acil önlem alınması gerektiğini belirtti.
Türkiye’de 5 ayrı şehirden yedi hastada Batı Nil Ateşi
hastalığının saptandığı ve üç hastanın hayatını kaybettiği
anımsatan Aydın Tabip Odası Başkanı Dr. Eralp Atay, Batı Nil
Ateşi'nin sivrisinekler aracılığıyla insanlara bulaşan ve hafif
seyreden olguların yanı sıra beyin iltihabına yol açarak ölüme de
neden olabilen bir hastalık olduğunu söyledi.
Atay “Hatırlanacağı gibi; hastalık, ilk olarak yaklaşık bir ay önce Manisa'da meydana gelen ölümlerin Batı Nil Ateşi'nden kaynaklanmış olabileceği şüpheleri üzerine başta enfeksiyon hastalıkları uzmanları olmak üzere hekimlerin ve kamuoyunun gündemine gelmişti. Sağlık Bakanlığı, uzmanların uyarılarına rağmen yapılan testlerin negatif çıktığını ve Batı Nil Ateşi hastalığının söz konusu olmadığını açıklamıştı. Sağlık Bakanlığının 8 Eylül tarihli açıklamasının hastalıkla ilgili şüphe ve iddialardan yaklaşık üç hafta sonra gerçekleşmesi, mevcut teknik olanaklar ve tanı yöntemleri göz önünde bulundurulduğunda Batı Nil Ateşi tanısının konmasında bilimsel ölçütlere göre bir gecikmenin yaşandığını göstermektedir.
Oysa Batı Nil Ateşi hastalığı, Türkiye'yle eş zamanlı olarak
Yunanistan, Macaristan, Romanya gibi ülkelerde de saptanmıştır. Söz
konusu ülkeler bu virüsü birkaç günlük çalışmalarla saptamayı
başarmışlardır. Bakanlık, bu gecikmenin nedenlerini kamuoyuna
açıklamalı ve oluşan kuşkuları gidermelidir. Öte yandan Sağlık
Bakanlığının, tespit edilen vakaların ve ölümlerin sayısının fazla
olmamasından hareketle, ülkemizdeki Batı Nil Ateşi hastalığının
salgın niteliğinde olmadığı açıklaması da bilimsel olarak doğru
değildir” dedi.
Atay, hastalığın Türkiye, Yunanistan, Macaristan ve Romanya gibi
geniş bir coğrafyada eş zamanlı olarak yayılım göstermesi ve
hastalığa yerleşik olduğu coğrafyanın dışında da rastlanmasının
salgın bilim açısından bir salgın olduğunu gösterdiği vurgulanan
açıklamada ciddi önlem almayı gerektirdiğine işaret etti. Havaların
soğumaya başlamasıyla Batı Nil Ateşi hastalığına daha az
rastlanacağı beklentisinin doğru olmakla birlikte sıcak havanın
sürmesi ve sivrisinek varlığı nedeniyle riskin halen devam ettiği
uyarısında bulunulan Atay, “Hastalık ortaya çıktıktan sonra
kullanılabilecek bir ilaç olmadığı da göz önünde bulundurulduğunda
öncelikli olarak yapılması gereken halka doğru bilgilerin zamanında
aktarılarak toplumun Batı Nil Ateşi hastalığı konusunda
bilgilendirilmesidir. Etkenle temasın engellenmesi için bireysel
olarak insanların sivrisineklerden korunmalarının önerilmesi doğru
ancak yetersizdir. Sivrisinek üreme alanlarına müdahale, sektörler
arası işbirliği sağlanarak, kamu aracılığıyla özenle
yürütülmelidir. Sağlık Bakanlığı, Batı Nil Ateşi hastalığına karşı
gerekli önlemleri kurumsal düzeyde ve bölgesel ölçekte de hızla
almalı,sürece ilişkin risk analizi, uygulama, izleme ve
çözümlemeleri kamuoyu ile paylaşmalı, güvensizlik oluşumuna zemin
bırakmamalıdır” şeklinde konuştu.
BATI NİL ATEŞİ-
Batı Nil Ateşi, Batı Nil ateşi virüsünün etken olduğu bir hastalık
tablosudur. Virüs, insanları, kuşları, sivrisinekleri ve atları
enfekte etme yeteneğine sahiptir ve insanlara sivrisinekler
aracılığıyla bulaşır.
Olgular genellikle yaz sonunda ve sonbahar başında görülür. Batı
Nil Ateşi, ateş, halsizlik, baş ağrısı, döküntü ve lenfadenopati
gibi bulgularla karakterize olup virüs ile temas edenlerin yüzde
20'sinde görülmektedir. Kuluçka süresi 2-15 gündür. Virüs ile
karşılaşanların yüzde 80'i asemptomatiktir yani bu kişilerde hiçbir
yakınmaya rastlanmaz.
Batı Nil ensefaliti veya menenjiti olarak adlandırılan ağır klinik
tablo ise virüs ile karşılaşan 150 kişiden 1'inde görülür. Bu
hastalarda yüksek ateş, baş ağrısı, ense sertliği, bilinç
değişikliği, konvülziyon, paralizi ve koma gibi bulgular görülür.
Kısaca belirtmek gerekirse virüs ile temas eden 5 kişinin birinde
klinik hastalık görülür. Yüzde 1'inden azında ise merkezi sinir
sistemi hastalığına ilişkin bulgular ortaya çıkar. Ensefalit ile
seyreden ağır kinik tablo tüm yaş gruplarında görülmekle birlikte
en sık 50 yaş üzerinde görülmektedir.
Hastalığa özgül bir tedavi olmayıp destek tedavi esastır.
Hastalığın temel bulaşma yolu sivrisineklerdir. Sivrisinekler
enfekte kuşlarla temas ederek virüsü alırlar ve insanları sokarken
de tükürük bezlerindeki virüsü insanların kanına verirler. Bunun
dışında kan transfüzyonu ve organ nakli sırasında bulaşır. İnsandan
insana geçmez, yani hastalar temas ettikleri diğer kişilere
hastalığı bulaştırmazlar. Hastalığı geçiren bir kişi genellikle
tekrar hastalanmaz. Risk altında olarak tanımlanacak grup
hastalığın saptandığı yerlerdeki herkestir. Batı Nil Ateşi'nden
korunmak üzere geliştirilmiş bir aşı yoktur. Bu nedenle hastalıktan
korunmanın tek yolu sivrisineklerle temasın
engellenmesidir.