Doğuş büyük işlere imza atacak

Doğuş bu sefer tam kendisine göre bir albüm yapmış gibi. Albümün 'Tam Doğuş' adı aslında bir iddiayı içermiyor, aksine her şeyiyle, yani sözüyle müziğiyle Doğuş'un eline doğduğu için bu ad tercih edilmiş.

İlk önce yeni albümünüzden bahsedelim...

Albümdeki tüm söz ve müzikler bana ait olduğu için kasetin ismine de 'Tam Doğuş' koyduk. Türkiye'nin en iyi aranjörleri olan Suat Aydoğan, Erkan Okur ve Levent Demirbaş ile çalıştık. Aynı zamanda albüm konseptimiz de farklı. Toprak renklerini olabildiğince kullanmaya çalıştık.

Toprak rengi derken, inançlarınız yüzünden mi?

Yok hayır ama sevdiğim renkler oluyor taprak grubu. Allah'tan başka kimseye inanmam. Allah ile benim arama hiç kimse giremez.

Allah'tan başka kimseye inanmıyorum derken, hayat felsefeniz nedir?

Herkesin inancı kendinedir. İnançlar sorgulanmaz. Tasavvuf yönüm çok fazladır.

Eminim ki çok araştırma yapmışsınızdır bu konuda...

Hep araştırıyorum. Ama çok da bahsedip yanlış anlaşılmak istemiyorum. Herkesin dini köklüdür. Buna saygımız var. Kitaplarını imkan buldukça okumaya çalışıyorum. Aslında benim şarkıcı değil de gazeteci olmam gerekirmiş (Gülüşmeler). Okumakla bitmez. Okumakla biten bir şey değil. Kütahya'ya, Konya'ya Türkiye'nin her köşesine giderim. Değer vereceğimiz o kadar çok şey var ki Anadolu'da. Onun için fazla eşelemeyelim, çünkü birileri bunun altında başka bir şeyler arar. Burası Türkiye, meraklı melahat çok. Kalkar birisi bir şeyler söyler. Cevap vermem, içime atarım...

Neden cevap vermeyi sevmiyorsunuz?

Cevap vermeyip içime atmayı daha çok seviyorum. Hayatımda bir kez, o da Sertab Erener'di, cevap verdim, çünkü söyledikleri bayağı bir ağırıma gitmişti.

Bu kadar ağırınıza giden konu neydi?

Çok sıkıldım bu mevzudan isterseniz girmeyelim ama şunu söyleyebilirim, beni çakıltaşı yerine koydu. Çakıltaşı gerçekten çok basite alınıyor. İkimiz de aynı anda albüm çıkardık. Tirajlarımıza bakabilirler. İnsanlar çakıltaşları basit olduğu için alıyorlar değil mi? Tabii ki elmaslar pahalı ve insanlar alamıyor.

'Gamsızlar' parçası sizin için önemli...

Gamsızlar'ı ilginç bir dönemda yazdım. Cezaevine bir arkadaşımla beraber aynı anda girmiştik. Koğuşta yer olmadığı için ikimiz de aynı yatakta yatmak zorunda kaldık. Gecenin bir yarısı onu yataktan atıp 'Git bana çabuk kağıt, kalem bul' dedim. Arkadaş şaşırmış bir vaziyette 'Abi nereden bulacağım sana kağıt kalem' dedi. Kağıt olmadığı için ben de çarşafa yazdım. O çarşafımı hala saklarım.

Şarkı sözü yazarken en çok nelerden etkileniyorsunuz?

Hayatın içinde var olan her şeyden etkilenebiliyorum. Seninle şu anda konuşuyoruz ya, bundan bile etkilenebilirim.

Belki de içinize attıklarınızı kağıda aktıyorsunuz...

Aaa evet bunu hiç düşünmemiştim. Belki onun da etkisi olabilir.

Sanatçıların hayatlarından etkilenip de yazdıklarınız var mı?

Bütün sanatçıların geçmişine baktığınızda hüzün görürsünüz. Ünlü yönetmen Stephin King'in başından türlü türlü problemler geçmiş. Usta oyuncu Jim Carrey, ciddi ciddi suçları var... Genel olarak sanatçının hayatından etkinlenme değil de her şeyden etkileniyorum. Kişiye özel bir şey değil. Gecenin bir yarısı yatağımdan zıplayıp yazan bir adamımdır. Geçen gün Seda Sayan'ın programına katıldım. Bir anda şarkı sözleri geldi ve canlı yayında kaydetmek zorunda kaldım.

Şu zamana kadar söz ve müziği size ait olmakla beraber kaç şarkı yaptınız?

1680'e kadar şarkım vardır. Hepsi bankada kasada duruyor. Banka full yani. Kasetleri de oraya koyuyorum. Aileme kalabilecek en büyük miras.

Kasadaki şarkıları dostlarınız biliyor mu?

Parçalarımı kimseye dinletmiyorum. Bir tek Engin adında sürekli yanımda olan arkadaşıma dinletirim. O da rast gelirse.

Bu noktaya gelebilmek zor oldu mu?

Sıfırın altında eksiydim. 14 yaşında ceazeviyle tanıştım ve çok girip çıktım. O zamanlar hep hayal ettim başaracağım diye. İnandığım işe baş koydum ve bugünlerin hayaliyle yaşadım. O zamanlar bir arkadaşla tanıştım ve ona vokal yaparak müziğe girdim. Daha sonra şarkılarımı başkalarına vermeye başladım. Bu esnada Unkapanı'na da gittim, çalmadığım kapı kalmadı. Ama beni kimse dinlemedi. Derken şans kapıma geldi.

Geçmişiniz sizi takip ederken hiç rahatsız oldunuz mu?

Yaşadıklarımın günışığına çıkacağını biliyordum. Çoğu geceler uyuyamadım. Hakkımda o kadar gerçeği yansıtmayan haber yapıldı ki, intiharı bile düşündüm. Bahsettiğim sene 1997. O yıllarda hayranlarımdan 20 çuval mektup geldi. O mektuplar güçlenmeme sebep oldu. O kadar ağır ithamlarda bulundular ki, tamam ben de kabul ediyorum, sütten çıkmış ak kaşık değilim... Tabii ki yaptım, fakat kimsenin ırzına göz dikmedim. Bir kıza bakarken nasıl tavlarım diye düşünmem. Onun da bir ailesi var diye düşünürüm. Bu yüzdendir ki adım hiçbir zaman aşk dedikodularına karışmadı. Ruhumu kirletmemeye çalışıyorum.

Kitap çıkarmanızın nedeni gerçek Doğuş'u mu tanımalarıydı...

Evet ama yazamadığım çok şey var. Kitapta çocukluğumu anlattım. Her şeyi çok kısa geçtim. Yazılan yalan yanlış haberler için sevenlerime gerçeği sundum. Kimse de çıkıp hayır bunlar gerçek değil diyemez. Gerçekler benim yazdıklarımdır ve herkes okumuştur. Kimseye de bir kinim ve nefretim yok.

Hayatınız filmi gibi...

Hakikaten öyle. Birçok sokak çocuğu Doğuş olma özlemiyle yaşıyor. Beni baltalamak onları baltalamaktır. Bunu da anlamayan bir kitle var ve onlar da zamanı gelince anlayacak. Sonbaharda Londra'ya gidiyorum. Oraya yerleşeceğim.

Neden Londra?

Hem İngilizcemi ilerleteceğim, hem de single için gideceğim. UNICEF ile iki yıldır üzerinde konuştuğumuz bir proje var. Onu hayata geçirmek için gidiyorum.

UNICEF ile nasıl bir çalışma içerisine gireceksiniz?

Hedefim kitabımı tüm Avrupa'ya İngilizce olarak dağıtabilmek. UNICEF ile bunun üzerine görüşmeler yapıyoruz.

İtalya'da da single projeniz vardı...

Kabul etmedim, çünkü bu kadar basit olmamalı. Emin adımlarla ilerlemek istiyorum. İlk önce bir Doğuş'u tanısınlar. Dünyadaki tüm insanlara sesimi duyurmak istiyorum. Almanya ya da Fransa'da çıkarsam nasıl satar? Tamam benim belki orada bir kitlem var ama istediğim, Türkler artı oradaki kitle. Günümü kurtarmak istemeye kalksam gelen bar tekliflerini kabul ederim. Astronomik rakamlarla geliyor. Gecelik 20 milyar veren bile var.

5 günde 100 milyar eder. Benim öyle kaygılarım yok. İşimi doğru yapmaya çalışıyorum. Belli bir kitlem var, ki albümümü alıyorlar... Demek ki doğru şeyler yapıyorum. Çakıltaşı da olabilirim, böbrektaşı da (Gülüşmeler)...

Bar çalışması neden yapmıyorsunuz?

Sigara ve içki içmediğim için tarzım değil. Yoksa başarılı insanlar var. Gece hayatını da bilmem. Bu konuda hödüğümdür. Evcimenimdir. Evde oturup playstation'da futbol oynamayı severim. Bu arada futbolda kralını tanımam.

Bu arada uzun zamandan sonra annenizle de barıştınız...

Annem benim başımın tacı. Allah başımdan eksik etmesin. Anne hakkı hiçbir zaman ödenmez. O yüzden elimden geldiğince titiz davranıyorum.

Size nasıl hitap ediyor?

'Yavrum' diyor. Benim de hoşuma gidiyor.

Aradaki özlemi kapattınız mı?

Özlemi yavaş yavaş kapatıyoruz. Hatta anneme ve babama şarkı bile yaptım. Ama albümlerime koyamıyorum, çünkü yaşadığım olaylardan ötürü insanlar duygu sömürüsü yaptığım zannediyor.

Dizi projeniz ne aşamada?

Her şey tamam fakat sinema filmi mi yoksa dizi film mi olacak belli değil.

Oyunculuğa ısınırsanız, oynama dediğiniz bir rol olur mu?

Tabii ki olur, çünkü benim de kurallarım var. Mesela ben etek giymem, asla bir eşcinsel rolünde olmam. Bana ters gelir ama yapanlara da saygım sonsuz.

Bu arada aşk durumları nasıl?

Bomboş... Tık yok. Kafam rahat. Aşk ilgi ister. Aşkı devamlı beslemen lazım. Şu anda bir çiçek besleyemem. Çünkü besleyecek vaktim yok.

Hilal Cebeci ile olan birlikteliğinize reklam aşkı gözüyle bakıldı...

O kim? Öyle birini tanımıyorum.

Psikolojik destek alıyor musunuz?

Psikolojik destek almaya kalksam karşımdaki adam delirir diye korkuyorum. Aslında ihtiyacım var, çünkü ilişkilerime yansıtıyorum. Herhalde zamanında sevgi göremediğim için hemen sahipleniyorum. Yalan ve hata kabul etmiyorum. Açıkçası bu huyumu da çok fazla sevmiyorum.

Haber: Emin BABACAN
Kaynak: www.aksam.com.tr