Doğu’nun fedakar öğretmenler i
Abone olBirçok kamu görevlisinin görev yapmaktan kaçındığı Bitlis’in ücra köylerinde eğitim hizmeti veren bayan öğretmenler, tüm zorluklara ve engel...
Birçok kamu görevlisinin görev yapmaktan kaçındığı Bitlis’in
ücra köylerinde eğitim hizmeti veren bayan öğretmenler, tüm
zorluklara ve engellere karşı köylü çocukların eğitimden geri
kalmaması için mücadele veriyor.
Ankara, Manisa, Antalya, Afyon, Adana, Kayseri, Balıkesir, Isparta
ve İstanbul gibi batı illerinden sevdiklerini geride bırakarak
doğunun en ücra köylerine gelen bayan öğretmenler, öğrencilere
sağladıkları eğitim olanaklarıyla büyük takdir topluyor. Her sabah
ilk olarak öğrencilerinin sınıflarda üşümemesi için sobaları yakan
öğretmenler, kendi çocuklarından ayırmadıkları öğrencilerine hem
anne hem de baba şefkati gösteriyor. Tüm zorluklara göğüs geren
bayan öğretmenler, çektikleri onlarca zorluklara rağmen
öğrencilerinin öğrenme hevesinin kendilerini mutlu etmeye yettiğini
ifade ediyor. Ailelerinden uzak, yalnız başına gittikleri doğunun
ücra köylerinde birçok zorlukla mücadele etmek zorunda kalan
öğretmenler, meslek aşkıyla tüm zorlukları göğüsleyerek
öğrencilerin iyi birer birey olması için çabalıyor. İlk başta ön
yargılarla gelen öğretmenlerin yargıları doğu insanının
misafirperverliği karşısında sevgiye dönüşüyor. Ankara, Manisa,
Antalya, Afyon, Adana, Kayseri, Balıkesir, Isparta ve İstanbul gibi
batı illerinden gelerek Bitlis’in Tatvan ilçesine bağlı Çanakdüzü
ve Göllü köyündeki okullarda görev yapan 6 bayan öğretmen,
öğrencilerine hem öğretmenlik hem de anne ve babalık yapıyor.
Çanakdüzü köy okuluna Adana’dan ilk atama ile gelen Zişan Koca,
istifa etmek için geldiği köy okulunda 3 yıldır büyük bir
fedakarlık örneği göstererek görev yapıyor. Köyde 3. yılını geçiren
25 yaşındaki Zişan öğretmen ilk atandığında köyü görmek için
geldiğinde köyü gördükten sonra köyün girişinde köy meydanına kadar
ağladığını, ancak sıcak ortamı gördükten sonra istifasından
vazgeçip kalmaya karar verdiğini anlattı.
Adana’dan doğunun en ücra köyüne gelmek ilk başta kendisi için
sıkıntı olduğunu, ancak geçen süre zarfında hem bu zorlukların
üstesinden geldiğini hem de tüm ön yargılarının kırıldığını dil
getiren Zişan Koca, "Bizim için ülkenin her yeri aynıdır.
Mesleğimiz fedakarlık gerektiriyor. Biz de bugün bu fedakarlığı
yapmak için buradayız" dedi.
Köye atandıktan sonra ilk defa köy okulu ve köyde kaldıkları evde
soba yakmayı öğrendiğini dile getiren Zişan öğretmen, “İlk
geldiğimde ağlamıştım ve geri dönmek istemiştim. Ancak burada şu
samimiyeti gördüm. Burası batıda ki gibi değil. Köye bir misafir
geldiğinde tüm köylü hep birlikte misafirlerini baş üstünde
ağırlıyorlar. Bende gerek bu misafirperverliği gerekse öğrencilerin
eğitime susamışlığını görünce gitmemeye inadına kalmaya ve tüm ön
yargıları kırmaya karar verdim. Öyle ki 3 senedir burada görev
yapıyorum. Görevimden, görev yerimden en önemlisi de
öğrencilerimden çok memnunum iyi ki bu köye gelmişim” diye
konuştu.
Çanakdüzü köy okuluna ikinci atamayla gelen 2 çocuk annesi 27
yaşındaki Fevziye İşleyen ise, Kayseri’den gelmiş. Adıyaman’daki
ilk görev yerinin ardından bu köye atanan Fevziye öğretmen de
meslektaşı Zişan öğretmen gibi ilk önce ön yargılarla gelmiş, ancak
o da ön yargıları kırıp 3 yıldır bu okulda görev yapıyor. "Doğuya
gelirken önyargıyla geldik. Fakat burada bu insanların tavrı bize
karşı olan davranışları, çocukların öğretmene vermiş olduğu değer
ön yargılarımızı kırdı" diyen Fevziye öğretmen, meslektaşlarına
seslenerek, “Bizler ilk atandığımızda ön yargılar ve korkularla
geldik. Ancak geçen süre zarfından şunu gördük. Aslında buralar
bizim zihinlerimizde düşündüğümüz gibi yerler değillermiş. Öyle ki
bunları gördükten sonra 3 yıldır burada görevime devam ediyorum.
Meslektaşlarıma buradan bir tavsiyem olacak. Nereye atanırlarsa
atansınlar mutlaka atandıkları en ücra köylere gitsinler ve oraları
görsünler. Oralara gittiklerinde bilgiye susamış dört gözle eğitim
bekleyen minik yürekler ve gözler göreceklerdir. Yaşam şartları
buralarda her ne kadar zor olsa da insan zamanla alışıyor.
Öğretmenlik fedakarlık gerektiren bir meslek bu nedenle bu
fedakarlığı hiçbir ücra köyden esirgemeden vermeliyiz. İnşallah her
geçen gün bu bölgeye karşı olan ön yargılar kırılır ve her şey daha
güzel olur” diye konuştu.
Çanakdüzü köyüne Ankara’dan gelen 29 yaşındaki Filiz Canbulat ise,
2 yıldır köyde görev yapıyor. Soba yakmayı ilk defa köye atandıktan
sonra öğrenen Filiz öğretmen, tüm zorlukları sevgi diliyle aşan
öğretmenlerden. Tayin olup göreve başlamak üzere köye geldiğinde
ilk başlarda çok zorlandığını belirten Filiz Canbulat, "Bu köye
İstanbul’dan geldiğim için ilk etapta çok zorluklar yaşadım.
Büyükşehirde büyümüş biri olarak köyde yaşamaya başlamak bana zor
geldi. Okulumuzdaki sobamız mesela. Ben hayatımda soba yakmadım ama
burada mecburen soba yakmayı öğrendik. Her şeye rağmen mesleğimizi
severek yapıyoruz. İşimizi sevince zorlukları da azalıyor. Ama
buraya daha çok destek verilmesi gerekiyor. Geçen sene kıştan
dolayı köy yolları tamamen kapalıydı. Biz bu olumsuz şartlarda bile
sırf çocuklarımız öğretmensiz kalmasın diye her türlü zorluğu
göğüsleyerek geliyorduk. Biz öğrencilerimizin eğitimi için gereken
tüm fedakarlığı yapmaya hazırız. Ancak bu öğrencilere daha çok
kitap, daha çok ekipman ve daha çok destek gerekiyor" dedi.
“BURADA KÜRTÇE’Yİ ÖĞRENDİK”
Çanakdüzü köyüne atanmadan önce tek kelime Kürtçe bilmeyen 24
yaşındaki İrem Gardiyan ise, atamasının üzerinden kısa bir süre
geçmesine rağmen Kürtçe birkaç cümle öğrendiğini belirtti.
Öğrencilerle sevgi dili ile iletişim sağladıklarını anlatan İrem
öğretmen, "Gerçekten bu mesleği seviyorsak, buraları biz
kalkındıracağız, öğrencilerimizi iyi yere biz getireceğiz. Yani
buraya gelmekten çekinmesinler. Çünkü ilk etapta zorlukları oluyor
ama ben Manisa’dan geldim. Yani Türkiye’nin neredeyse en batısından
en doğusuna geldim. Hiç bilmediğim bir dille tanıştım. Kürtçe
dilini bilmiyordum öğrencilerim de Türkçe bilmiyordu. Bizim
iletişim dilimiz sevgi oldu. Burası bizim memleketimiz. Her yer
bizim sonuçta. Bu çocuklar da bizim. Çocuklarımızın bir yere
gelmesini istiyorsak, hepimiz fedakâr olmalıyız. Meslektaşlarıma
tavsiyem; gelsinler mutlaka doğuda çalışsınlar. Bu, sevgiye muhtaç
çocukların o güzel gözlerini fark etsinler" diyerek duygularını
ifade etti.
"ÖN YARGIYLA GELDİK AMA ŞİMDİ ÖN YARGILARI KIRMAK İÇİN
BURADAYIZ"
Antalya’dan Göllü köy okuluna atanan Gülay Duman da, "Doğu iline
gelirken bazı sıkıntılar yaşadık. Önyargıyla geldik. Fakat burada
bu insanların tavrı bize karşı olan davranışları, çocukların
öğretmene vermiş olduğu değer, hepsini bize unutturdu.
Çocuklarımızın okula karşı olan sevgisini, heveslerini görünce
buradaki öğrencilerin öğretmenlere ne kadar hasret duyduklarını
anladık. Bizim burada üç bayan olmamızı, ya da soba yakmamızı,
temizlik yapmamızı, eşlerimizden ayrı olmamızı göz önünde
bulundurmuyoruz. Onların bu hevesleri sayesinde bugün bu köy
okulunda görev yapmak bize mutluluk veriyor." şeklinde konuştu.
Afyondan Göllü köy okuluna gelen Havva Küçükilhan ise, ön yargısız
ve kendi isteğiyle bu köye gelmiş. Küçükilhan, “Buradaki çocukların
varlığı, sevecenliği ve içtenliği bizi buralara bağlıyor. Benim tek
amacım çocuklar için buradayım. Eğitim, öğretim için buradayım.
Onun için biz savaşıyoruz. Türkiye’nin her yeri bizim neresi olursa
biz orada görev yapmaya razıyız. Bunun için buradayız zaten. Biz
onlar için buradayız. Her şey eğitim-öğretim için onlar için
onların geleceği için" ifadelerini kullandı.
Ailelerinde uzakta batı ilerlinden doğunun en ücra köylerine gelen
fedakar ve cefakar öğretmenler öğrencilerin daha çok başarılı
olması için ellerinden geleni yaptıklarını belirtirken, köydeki
öğrencilerin daha çok başarılı olması için ise gerek yazıcı gerek
fotokopi makinelerinin yanı sıra kitap ve ekipman desteği
bekliyor.
Öğretmenlerin diğer bir sıkıntısı ise, köyde bir türlü çekemeyen
telefon şebekeleri. Zira köyde yakınlarıyla konuşmak isteyen
öğretmenler ya yüksek tepelere ya da evin penceresine çıkmak
zorunda kalıyor. Öğretmenler bu konuya da çözüm bulunmasını
istiyor.