Doğunun Başbuğu'ndan çarpıcı sözler
Abone olDoğunun Başbuğu olarak bilinen Yılma Durak, MHP'li gençlerin provokatif eylemlerde kullanıldığını açıkladı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 12 Eylül 1980
darbesine ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında 'müşteki'
sıfatıyla ifade veren Yılma Durak, MHP'li gençlerin bir kısım
provokatif eylemlerde kullanıldığını açıkladı.
"Bunlar 16 Mart 1977 İstanbul Beyazıt'taki bomba atma
eylemi, Abdi İpekçi'nin öldürülmesi gibi eylemlerdir. Bu eylemi
yapan gençler kullanılmışlardır." diyen Durak, bunların MHP'nin
kontrol edemediği gençler olduğuna dikkat çekti. Durak, darbe
döneminde kendisine kötü muamele ve işkencede bulunan şahıslardan
da şikayetçi oldu.
Doğu'nun Başbuğu olarak da bilinen Durak, soruşturmayı yürüten özel
yetkili Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin'e 'müşteki' sıfatıyla ifade
verdi. Darbe dönemine ilişkin dikkat çekici açıklamalar yapan
Durak, 12 Eylül'den önce Erzurum'da ticaretle uğraştığını ifade
etti. 1968 yılında MHP Erzurum İl Gençlik Teşkilatı'nı kurduğunu ve
başkanlık yaptığını dile getiren Durak, Ülkücü gençlik
hareketlerinin içerisinde yer aldığını kaydetti. Alparslan
Türkeş'in Türkiye'ye gelmesiyle gençlik hareketlerinin hızlandığını
anlatan Durak, o dönemde Alevi dedeleriyle toplantı yaptıklarını ve
1980 öncesi hiçbir Alevi'ye Erzurum'da saldırı olmadığını
belirtti.
"BAKİ TUĞ: AŞAĞIDA MISIN YUKARIDA MI?"
1979 yılında İstanbul'da MHP İl Başkan Yardımcılığı'na seçildiğini
ifade eden Durak, 12 Eylül ihtilali olduğunda Erzurum'da
bulunduğunu söyledi. Durak şöyle devam etti:
"Çocuklarımın Erzurum'da doğmasını istediğim için o tarihte
Erzurum'a gittim. 5 Eylül 1980 tarihinde doğum oldu. 12 Eylül'den 1
gün sonra İstanbul'a uçakla gittim, 2 gün sonra Erzurum'a döndüm.
Uçaktan iner inmez beni gözaltına aldılar. 2 astsubay, 1 polis
gözüm kapalı olarak uçakla İstanbul Maltepe Askeri Cezaevi'ne
götürdüler. Cezaevine girdiğimde yanımda Alfred Weber'in iktidar
isimli bir kitabı vardı. Yanımdaki subay bu kitabı alıp bakarak
'Alfred Weber faşist bir kişi mi, sen hangi rütbedesin, Baki
Tuğ'dan aşağıda mısın yukarıda mısın?' diye sordu."
Askeri casusların sorgulandığı yere götürüldüğünü, sorgudan önce
ise ağır bir falaka dayağından geçirildiğini ifade eden Durak,
anadan doğma çıplak sorgu yapıldığını kaydetti. Sorguda o
tarihlerde Türkiye'de işlenmiş bütün siyasi cinayetlerin
sorulduğunu anlatan Durak, "Sen bu cinayetleri biliyorsun, bize
söyleyeceksin' dendiğini aktardı. "Hatta bana, bize gerçek bir olay
anlat, bu olayda Alparslan Türkeş'in vermiş olduğu emirle alttaki
kişiler bu cinayeti işlemiş olsun, sen de bunu duymuş gibi anlat, o
zaman seni burada 1 gün bile tutmayacağız." şeklinde teklifte
bulunduklarını dile getiren Durak, 38 gün boyunca çırılçıplak
vaziyette elektrik ile işkence yapıldığını söyledi.
"İŞKENCELER İDEOLOJİK MİLİTARİZMİN TEMELLERİNİ
OLUŞTURDU"
Askeri savcının vücudundaki yaralardan dolayı kendisini Haydarpaşa
Askeri Hastanesi'ne sevk ettiğini belirten Durak, vücudunun üst
tarafının alçıya alındığını ve her tarafının simsiyah olduğunu
kaydetti. Durak, "Hastanede yatarken Hürriyet ve Günaydın
gazetesinde çıkan manşet haberlerinde benim cezaevinden kaçtığımı,
kaçarken vurulduğumu, birinci ameliyatı geçirdiğimi, ikinci
ameliyattan sonra komada olduğumu belirtiyordu." diye konuştu.
Mamak Askeri Cezaevi'nde 'Dış Kafes' denilen yerde 24 saat falaka,
dayak ve askeri eğitimden geçirildiklerini anlatan Durak,
'karıştır-barıştır' yöntemiyle sağcı ve solcuların bir arada
tutulduğunu ifade etti.
KOĞUŞTA BENİ ÖLDÜRMEK İÇİN HAZIRLANAN ŞİŞLER
BULUNDU
Hücrede 4.5 yıl kaldığını dile getiren Durak hayatını kurtaran
süreci şu şekilde anlattı:
"Bir gün Dev-Yolculardan bir tanesi gece nöbeti
sırasında benim cebime bir pusula koydu. Pusulaya baktığımda
Devrimci Yol Merkez Komitesi'nin hakkımda ölüm emri verdiğini
yazıyordu. Ben bu pusulayı bizim idareyle irtibatımızı bağlayan
Şahin Bilgiç'e verdim. O da idareye verince koğuşta arama yaptılar.
Kaldığım koğuşta öldürmek için hazırlanan şişler bulundu. Beni A
bloktaki tecrit hücresi denilen yere götürdüler."
Mamak ve Diyarbakır Cezaevi'nde uygulanan işkencelerin ideolojik
militarizmin temellerini oluşturduğunu vurgulayan Durak, bugün
devletin uğraştığı PKK terör örgütünün dayanak noktalarından
birisinin de Diyarbakır Cezaevi'nde ve Mamak Cezaevi'nde uygulanan
işkenceler olduğuna dikkat çekti. İşkence yapan askerlerin farklı
olduğunu dile getiren Durak, işkencecilerin karakter yapılarına
göre özel seçildiğine dikkat çekti. İşkencede görevlendirilen
askerlere 12 Eylül öncesi işlenen cinayetleri göstererek ve
anlatarak cezaevindeki kişilerin birer katil ve devlet düşmanı
olduğunu, her türlü muameleye müstehak olduklarının anlatıldığını
ifade eden Durak, bu askerlerin şartlanmış olarak görev
yaptıklarını ifade etti.
"KABINA SIĞMAYAN GENÇLER KULLANILDI"
"Türkiye bir başka devletle savaşsa, savaş sonunda da bizi esir
almış olsa bu muameleleri bize yapmayacaktır." diyen Durak,
Mamak'ta işkence yaptıran Raci Tetik'in özel olarak seçildiğini
duyduğunu aktardı. 12 Eylül öncesi MHP'ye atfedilen komando
kampları olarak bilinen kampların yanlış aksettirildiğini, silahlı
eğitim verildiği ve hedeflerin belirlendiğinin iddia edildiğini
anlatan Durak, bu kamplarla ilgili yargılamada beraat ettiğini
belirtti. Kesinlikle silahlı eğitim yapılmadığını vurgulayan Durak
şunları söyledi:
YÜZBAŞI GENÇLERE SİLAH DAĞITTI
"Bu konuda MHP'li kabına sığmayan gençler kullanılmak
istendiği gibi bazı olaylarda kullanmışlardır. Mesela 1979 yılında
İstanbul'da bulunurken bir şahsın bizim gençlere gelip içerisinde
bomba yapmanın, tuzak kurmanın, adam kaçırmanın tekniklerinin
anlatıldığı bir broşür imza karşılığı dağıtılmış. Ben bunu fark
ettiğimde bu şahsı yakaladım. Şahsın adı tahminimce Ergin Örgügören
idi. Bu yargılandı. Bununla ilgili MHP Genel Başkanı Alparslan
Türkeş basın toplantısı yaptı. Başbakan Bülent Ecevit de cevap
vererek resmi değil gayri resmi olarak MİT'e hizmet eden bir şahıs
olduğunu söyledi. Yine aynı yıl içerisinde İstanbul'da bir
yüzbaşının bizim gençlere 4-5 tane silah dağıtıp, şu şu evler
komünistlerin evleri, buralara operasyon yapın dediğini öğrenmemiz
üzerine harekete geçtik ancak yüzbaşı yakalanamadı."
Yılma Durak'ın avukatları Osman Başer ile Serdal Namkoç ise delil
olarak Yaşar Okuyan'ın kitabını sunarak burada Cezaevi Müdürü Albay
Raci Tetik'in özel olarak Genelkurmay tarafından seçildiğini
kendisinin söylediğine dair beyanlar bulunduğunu ifade ettiler.