İlk doğan çocuklar, sonrakiler için ebeveynlerinin kendisinden yardım istemesi nedeniyle sorumluluk almayı erken yaşta öğrenirler. Genellikle iyi bir liderlik vasfına sahip olurlar ve aynı zamanda bakıcılık rolünü de üstlenirler. Ayrıca, ilk doğan çocuklar kendilerini tehdit altında hissedebilirler çünkü kardeşleri doğmadan sahip oldukları ilginin büyük bir kısmını kaybederler. En küçük çocuk genellikle ilk doğanla ilgi konusunda bir yarış halinde olur ve bu durum ikisi arasında yoğunlaşan bir rekabet haline dönüşebilir. En küçük çocuk bazen riske girmeyi göze almayı öğrenir çünkü tehlikeli bile olsa ilgi çekmek için pek çok şey yapar. Ayrıca, büyük çocuğun yapabildiği şeylerde başarısız olması durumunda yaşadığı hayal kırıklığı veya eziklik duygusu nedeniyle asi olmayı da öğrenir. Ortanca çocuk en çok zarar gören taraftır; en az ilgi ona verilir. Kendini, ilginin çoğunu alan büyük ve küçük çocukların arasında mahsur kalmış bir pozisyonda bulur. Tam da bu nedenle diplomatik ve soğukkanlı davranmayı öğrenir. Genellikle küçük çocukla büyük çocuk arasında barışı sağlayan bir arabuluculuk görevi üstlenir. Kardeşler bazen aralarındaki ilgi mücadelesi yüzünden ne pahasına olursa olsun ilgi çekmeye çalışan gerçek birer rakibe dönüşebilirler. Ebeveynlerin çocuk yetiştirirken yaptığı en büyük hata onları birbirleriyle kıyaslamaktır çünkü bu tutum aralarındaki kıskançlığı körükler ve rekabeti yoğunlaştırır. Bunu yapmak yerine ebeveynler her çocuğun kendine özgü yeteneklerini keşfetmesine yardım etmeli ve onları geliştirmesi konusunda destek olmalıdır. Örneğin üç çocuğu olan bir ailenin üç farklı renkte kitap almak yerine her çocuğun yeteneğine özel kitap seçmesi çok daha bilgece bir tercih olacaktır.