Nasıl ki, Batı Konferansındaki New Orleans Pelicans – Portland
Trail Blazers eşleşmesinde hemen hemen tüm basketbol otoriteleri
yanıldıysa, Doğu Konferansında da neredeyse kimse yanılmadı.
Playoff’larla ilgili ilk yazıda değindiğimiz her şeyi eşleşmelerde
adım adım gördük.
Normal sezonu Doğu’nun zirvesinde bitiren Toronto Raptors’ın,
Washington’a takılmasını kimse beklemiyordu. Beklenmedik bir şey de
olmadı.
Jonas Valanciunas gibi iyi bir boyalı alan oyuncusu, Serge Ibaka
gibi koyduğunuz her yerde oynayabilen tecrübeli ve savaşçı bir
oyuncu ve tabi ki Kyle Lowry ve DeMar
DeRozan ile iki yönlü, etkili bir takım olarak, John
Wall’un eline bakan Washington’a şans tanımamaları tam olarak
beklediğimiz şeydi.
Cleveland – Indiana eşleşmesine daha önce değinmiştik. Indiana
Pacers, hırslı, mücadeleci bir takım. Oladipo’nun lokomotifliğini
yaptığı Pacers; savunması kötü, hücumu dağınık olan Cleveland’ı çok
zorladı. Ancak Playoff tecrübesi ve LeBron James faktörü ile her
şeye rağmen Cleveland bir adım öndeydi ve seri de tam olarak buna
uygun olarak 4-3 bitti. Sonuçta konferans yarı finalinde Cleveland
– Toronto eşleşmesi var.
Bu eşleşme için söylenecek çok net birkaç şey var. Cleveland
turu geçmek istiyorsa yapması gereken ilk şey; hücumu rayına sokmak
olmalı. Çünkü zaten iyi bir uzunu yok. Rudy Gobert falan bir yana
Steven Adams’ı bile yok. Bu sebeple de başta çember savunması olmak
üzere genel anlamda savunma problemi var. Sezon boyunca bu sorunu
hep yaşadılar zaten. Bu sebeple hücumu düzeltmek zorundalar. LeBron
James zaten kazanmak için gerekenlerin %70’ini yapıyor. Geriye
kalan tek şey, takım arkadaşlarının James ile koordineli
oynaması.
Toronto’nun kazanması için DeMar DeRozan ve Kyle Lowry
ikilisinin artık korkmadan, saçma sapan performans düşüşleri
yaşamadan, playoff oynamayı öğrenmiş iki önemli oyuncu gibi
oynaması şart. Mesele yenebileceğin bir takımı yenmek değil, mesele
senden daha iyi olan takımı yenmek için ekstra bir şeyler yapmak.
Bunu şu ana kadar bir türlü beceremeyen DeRozan, Lowry ikilisi
bakalım bu sefer neler yapacak?
Philadelphia 76ers - Boston Celtics
eşleşmesi…
Boston’dan başlayalım. Kyrie Irving olmadığı için Milwaukee
Bucks karşısında zorlanacaklar ancak Koç Brad Stevens faktörüyle
turu geçerler demiştik. Aynısı oldu. Seri 4-3 bitti.
Al Horford, Jaylen Brown, Terry Rozier ve diğerleri… Herkes
yapabileceğini yaptı. Ancak Irving’in yokluğunda takım sıkışıp
kaldığında, o tıkanıklığı çözebilecek isim kim olabilirdi? Bu işi
başaran isim bence Jayson Tatum oldu.
Çünkü ilk tur itibariyle 15.8 sayı, 5.3 ribaund, 3.1 asist ve
1.6 top çalma ile oynadı. Rakamlara bakınca bunda ne var
diyebilirsiniz. Ancak Jayson Tatum bir çaylak. Ve durumu Donovan
Mitchell gibi değil. Mitchell, Utah’ın en önemli skor opsiyonu
konumunda. Ayrıca Boston, takım oyununu ön plana çıkaran ve
Tatum’ın eline bakmayan bir takım. Dolayısıyla Tatum için bu
istatistikler oldukça iyi. Hele ki playoff’larda…
Rakip Philadelphia ise beklenildiği gibiydi. Joel
Embiid yokken küçük bir sıkıntı yaşadılar ancak Embiid’in
gelmesiyle Bellini, Saric ve Simmons’ta rahatladı ve Miami serisini
4-1 ile bitirdiler. Tabi ki Embiid olunca Simmons’ın asist yapma
konusunda daha rahatladığını görebiliyoruz. Çünkü rakip, Embiid
üzerine yoğunlaşmış oluyor.
Her iki takımın da yaş ortalaması 25 ve son derece dinamik
takımlar. Muazzam bir seri bizi bekliyor muhtemelen…
Açıkçası gerek Toronto - Cleveland eşleşmesi gerekse Boston –
Philadelphia eşleşmesi nefes kesecek… Batı’yı boş verin. Orada
finalistler şimdiden belli. GSW ve Houston %99.9 finaldeler. Asıl
kaçırılmaması gereken maçlar Doğu’da…
Sağlıcakla kalın…