Doğan Heper hayatını kaybetti
Abone olTürk basını ve Milliyet'in duayen kalemi Doğan Heper, tedavi gördüğü hastanede bugün hayata gözlerini yumdu
'Memuriyette iki emekliliğe denk geliyor' dediği 53 yılını
Milliyet'te geçiren duayen kalem Doğan Heper, dün 80 yaşında tedavi
gördüğü Florance Nightangale Hastesi'nde hayatını kaybetti. 1937
yılında İstanbul Aksaray'da doğan, Fatih'te büyüyen, Ataköy ve
Moda'da yaşayan, Levent'te ise yaşlanan bir İstanbul beyefendisi
olarak da tanınan Heper, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden
mezun oldu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Gazetecilik
Enstitüsü'nü de bitirdi. 1964'te Abdi İpekçi'nin isteği ile
Milliyet gazetesi kadrosuna girdi. Milliyet'te Abdi İpekçi'den
sonra en uzun süre genel yayın yönetmenliğinde bulundu. Muhabirlik,
sayfa sekreterliği, sorumlu müdürlük, yazı işleri müdürlüğü, genel
yayın yönetmenliği, murahhas üyelik, icra kurulu başkanlığı,
yönetim kurulu üyeliği, Doğan Medya Grubu yayın konseyi üyeliği ve
yazarlık dahil gazetede hemen her birimde görev aldı.
Milliyet'le özdeşleşen gazetecilik yaşamını 3 yıl önce kaleme
aldığı 'Milliyet'le 50 yıl' kitabında toplayan Heper, meslekte
yaşadıklarını gelecek kuşaklara aktaracak önemli bilgileri
okuyucuyla paylaşmıştı. "Gazetecilerin bir eksiği var. Okurlar bizi
yazdıklarımızla, haberlerimizle, köşe yazılarımızla tanıyorlar. Ama
gazetenin içini bilmiyorlar" sözleriyle kaleme aldığı kitabı
anlatan Heper, "Onlara göstermek faydalı mı, faydasız mı, o ayrı
bir münakaşa konusu. Ama gazetenin dışını gösterdiğimiz kadar içini
de göstermeliyiz" diyordu. Milliyet'te yaşadıklarını yazarken
"Yanlış yapmamanın şartı olayların yaşandığı sırada not almak"
sözleriyle aktaran Heper, "Olay işlendiği zaman not alınırsa yanlış
az olur. Bu hataların az olması için vaktinde not almak lazım. Eğer
almasaydım Kitap atmasyon olurdu, amiyane tabirle" demişti.
"3 ayrı baskı türünü gördüm"
Kitapta Turhan Aytul, HASAN Pulur ve Abdi İpekçi zamanında günümüz teknik imkanlarının olmadığını anlatan Heper, "Biz emeğimizi vererek, mürettiphanelere inerek çalışırdık. Yeni nesil bu çalışmaları bilmez. Biz üç ayrı baskı tipini gördük. Kurşun kalıp, ofset, şimdiki elektronik sistem. O zaman kurşun kalıp vardı. Turhan Aytul benim cumartesi-pazar da, akşamları da çalıştığımı görüyordu. Turhan Aytul'a Bâbıâli’deki işine bağlılığından dolayı Deli Turhan deniyordu, öyle olduğu halde benim çok çalışmama acıdığı için Hasan Pulur’a bunu söylemişti, 'Doğan çıldıracak, bir şey yapmamız lazım' diye" ifadelerini kullanmıştı.
"Kesin boşardı"
Yoğun çalışma temposunu "Başkasının karısı olsa kesin boşardı" sözleriyle anlatan Heper, "Bu çalışma düzenine, bu evden uzaklaşma, senelik iznini az yapma düzenine başka kadın katlanamaz. Eşimle 43 senedir beraberiz, başka bir kadın olsa boşanırdı. Ben bu hayattan memnunum, memnun olmasam zaten bu kadar sürmez. Arkadaşlarla iyi geçinmek, patronla iyi geçinmek bizim şiarımızdı" ifadelerini kullanmıştı.