Doğan, Altaylı'yı yanılttı (mı?)
Abone olFatih Altaylı, Aydın Doğan tarafından yanıltıldı mı? Daha önce Çukurova Grubu'nun şirketlerini alacağı konusundaki Altaylı - Doğan diyaloğunu Yavuz Semerci ele aldı.
Yavuz Semerci, başlıklı yazısında Fatih Altaylı ve patronu Aydın Doğan arasında geçen Çukurova Grubu'nun şirketlerinin satın alınmasıyla ilgili diyaloğu değerlendirdi. Ayrıca Semerci, köşesinde yayınlananları Semerci-Altaylı kavgası şeklinde değerlendirenlerin hata yaptığını belirtti.
Doğan Grubu dün Çukurova Grubu'na ait Superonline ve Digiturk'e talip olduğunu açıkladı. Önce, 31 Ocak 2003 tarihinde Hürriyet'te yayınlanan şu diyaloga göz atalım:
Fatih Altaylı: Aydın Bey (Doğan) sizin Turkcell'in ve Karamehmet'in şirketlerinizi almak istediğiniz iddia ediliyor. Böyle bir şey bizi rahatsız eder.
Aydın Doğan: Söyledim ya, isteyen herkese teminat veririm. Hiçbir şirketine talip değilim. Olmayacağım. Kafaları karıştırmak istiyorlar. Ama ne Turkcell, ne başkası. Hiçbir şeyin peşinde değilim.
Fatih Altaylı: Aydın Doğan'ın bu sözleri beni de rahatlattı.
Bu görüşme, Altaylı'nın bu konuda patronu tarafından yanıltıldığını gösteriyor. Çünkü Altaylı 30 Ocak 2003 tarihinde Karamehmet'ın ticari faaliyetlerini sorgularken, kendisine yönelik saldırıları kınıyor ve haklı olarak "Doğan Grubu, Karamehmet'in şirketlerine talip olmayacağını açıklamak zorunda. Bu açıklama kalem tutan elleri de rahatlatacaktır" diyordu. Doğan'da bir gün sonra kendisini yukarıda okuduğunuz diyalog ile rahatlatıyor! Her neyse. Belki ben yanılıyorum. Belki de Doğan, Digiturk kimseye peşkeş çekilmesin diye atv ve SABAH'ta yaptığı gibi fiktif bir teklif veriyordur.
Konumuza dönersek; 850 bin abonesi olan, 4 yıl boyunca futbol maçlarının naklen yayın haklarına sahip Digiturk'ün değeri ne kadardır? Turkcell, bu şirketi defter değeri olan 108 milyon dolardan satın alacaktı.
Yine de 108 milyon dolar baz alınabilir mi? Ya da soruyu şöyle soralım: Bu rakamın altına satışı "peşkeş", üstüne satışı "kamu yararına uygun" sayabilir miyiz? Doğan Grubu'nda sık sık gördüğüm, bu tip irrasyonel değerlendirmelerin tek bir mantığı olabilir: Rakibinizi toplum önünde küçük düşürmek, satıcılar ve alıcılar üzerinde baskı kurmak. Bu ayıbı patronlar işleyebilir. Affedilmez olanı kimi gazetecilerin bu tip yaklaşımlara bilerek ve isteyerek alet olması. Bu konuda kamu yararı ve kamu vicdanı için dürüstçe kalem oynatanları tenzih ederim...
Köşemde yayınlananları Semerci-Altaylı kavgası diye değerlendirenler hata yapıyor. Altaylı, "Şövalye ruhu" taşıdığına inandığım gazetecilerden birisi. Üslubunu beğenmeyebilirsiniz ama onu etkili kılan gazetecilik reflekslerine sahip olduğu gerçeğini inkar edemezsiniz. Zaman zaman Altaylı tarafından haksız eleştirilere maruz kaldığını belirten Turgay Ciner'in de benzer değerlendirmeler yaptığını biliyorum.
Son günlerde, bu köşede adının sıkça çıkması, biz çalışanlara rahatsızlık verebilecek bir değerlendirme hatası yapmasından kaynaklanıyordu. Belki biraz sert bir tepki gösterdim ama derdimi anlattım sanıyorum.
YAZI:Yavuz SEMERCİ