Doğal yaşam bu olsa gerek
Abone olİstanbul’dan Antalya’nın Alakır Vadisi’ne yerleşen Tuğba Günal ve Birhan Erkutlu çifti sekiz yıldır televizyon izlemiyor. <br/>İstanbul’da y...
İstanbul’dan Antalya’nın Alakır Vadisi’ne yerleşen Tuğba Günal
ve Birhan Erkutlu çifti sekiz yıldır televizyon izlemiyor.
İstanbul’da yaşayan Tuğba Günal (39) ve Birhan Erkutlu (38) isimli
iki arkadaş, Antalya’nın Kumluca ilçesi sınırlarındaki Alakır
Vadisi’nde gelerek, buldukları araziyi satın alıp sekiz yıl önce
buraya yerleştiler. Metropol hayatından sıkılan Günal ve Erkutlu,
doğa ile iç içe yaşayabilmek adına Dünyayı ve Türkiye gezdiler.
Anadolu’nun dört bir köşesini yürüyerek gezen ikili, son olarak
geldikleri Antalya’nın Kumluca ilçesi sınırları içinde bulunan
Alakar Vadisi’ne yerleşti.
HİNDİSTAN’A OTOSTOPLA GİTTİLER
Lise öğrenimini görürken birlikte çıktıkları okul gezisinde tanışan
Tuğba ile Birhan’ın arkadaşlıkları zamanla ilerledi. Doğaya
birlikte gitmeye ve yeni şeyler keşfetmeye başlayan gençler,
üniversite öğrenimi de gördüler. Tuğba Marmara İktisat bölümünü
bitirdi, Birhan ise Yıldız Teknik’te İnşaat Mühendisliği okudu.
23-24 yaşlarında ailelerinden izin alarak tek başlarına Hindistan’a
gittiler. Otobüsle, otostopla, dolaşa dolaşa vardıkları
Hindistan’da 1 yıl kalarak orada yaşam mücadelesi verdiler.
Birhan, arkadaşı Tuğba ile şehir hayatından uzaklaşıp, doğa ile iç
içe bir yaşam kararı aldıklarını şu sözlerle anlatıyor, “Tuğba ile
göz göze geldik. Aktivist olarak şehirde de yaşantımızı
sürdürüyorduk. Tükettiğimiz kadar yaşayacağımız başka bir dünyayı
aramak için yola çıkmaya karar verdik”
ELEKTİRİĞİ GÜNEŞTEN, YEMEKLERİNİ TOPRAKTAN SAĞLIYORLAR
Alakır Vadisi’ne yerleştikten sonra bölge yerlisi Durmuş ve Hamide
isimli iki kişiyi ile taşınan Birhan ve Tuğba, onlardan, toprağı
sürmesini, ekini biçmesini, keçiyi sağmasını öğrendi. Kendilerine
tamamen doğal malzemelerden ev yapan ikili, elektriklerini
güneşten, gıdalarını da topraktan sağlayarak yaşamlarını
sürdürüyorlar. İki arkadaş, tamamen doğal malzemeyle ve kendi
elleriyle sıfır maliyetle inşa ettikleri evleri ve yaşamlarının,
aynı şartlarda kalabilecek olan gençlere örnek olabilmesini
diliyorlar.
KENTTE EVİNİ KAPATIP KAÇARSIN AMA DOĞADAN KAÇIŞ YOK
Birhan, şehir hayatına alışmış bireyler olarak doğa yaşamında
başarılı olup olmayacakları konusunda ilk zamanlarda tedirgin
olduklarını söyledi. Girdikleri macera dolu hayatın kendilerine güç
verdiğini söyleyen Birhan, doğada yaşamanın, insanın kendisi ile
yüzleşmesi olduğuna vurgu yaparak, “İnsanlar televizyonlarda
savaşta ölen çocukları, kadınları görünce üzülüyorlar ama onları
öldüren bombaları tükettiklerimiz sayesinde biz yapıyoruz. Biz bu
savaşın içindeyiz, dışında değil. Biz de dürüstçe bunun dışına
çıkmak istedik. Bir kaçış değil, bilakis sorunun tam göbeğine
gelmek. Ama en temel ihtiyaçlarının sağlıklı biçimde
giderebileceğin bir yaşam kurmaya… Bir nevi kendinle yüzleşmek.
Kentte evini kapatır kaçarsın ama burada kaçış yok artık. Çünkü
ekmeğini topraktan kendin çıkarmak zorundasın” diye konuştu.
“8 YILDIR HİÇ TELEVİZYON İZLEMEDİK”
İçinde bulundukları duruma artık alıştıklarını söyleyen Birhan,
“Sekiz yıldır hiç televizyon izlemedik. Ama İstanbul’da da öyle çok
izlemiyorduk. Bir de Survivor varmış, onu da duyduk. Hatta annem
bir ara ‘siz buraya katılsanız kesin kazanırsınız’ diyordu. Annem,
çevresindekilere ‘benim çocuklar zaten böyle yaşıyor’ diyormuş”
diyerek durumlarından oldukça memnun olduğunu ifade etti.
BAĞDAT CADDESİ’NE DÖNMEK Mİ? “ALLAH KORUSUN”
Kent hayatının, içinde bulundukları yaşam koşullarına nazaran daha
zor olduğunu söyleyen Birhan, “Tekrar Bağdat Caddesi’ne geri dönme
fikri mi? Allah korusun. Allah kimseyi yoklukla terbiye etmesin.
Benim için, doğrudan yokluğun içine gitmek gibi bir şey bu. Bize
‘ne büyük cesaret burada yaşamak’ diyorlar. Asıl kentte yaşamak
büyük cesaret istiyor. İnanılır gibi değil. Otuz tane kilit takmak
zorundasın. İnsan kafayı üşütür” şeklinde konuştu.
(İHA)