Doğal gazın hiç bilmediğiniz faydası
Abone olKullanılmaya başlandığı günden bu yana insan hayatında bir çok kolaylık ve rahatlık getiren doğal gazın hiç bilinmeyen bir faydası da bilims...
Kullanılmaya başlandığı günden bu yana insan hayatında bir çok
kolaylık ve rahatlık getiren doğal gazın hiç bilinmeyen bir faydası
da bilimsel araştırmayla gün yüzüne çıktı. Ecdat hatırası tarihi
eserler kömürün yanmasıyla ortaya çıkan kükürtdioksit gazı ve
beraberinde yağan asit yağmurlarından artık etkilenmiyor.
Türkiye’de son 10 yılda giderek yaygınlaşan doğal gaz,
vatandaşların hayatını kolaylaştırırken, sağlıktan, ekonomiye kadar
bir alanda katkı sağlıyor. Doğal gazın hiç bilinmeyen bir yönü ise
bilimsel araştırma ile gün yüzüne çıktı. Doğal gazdan önce
kullanılan kömürün içinde bulunan kükürt yandığı zaman
kükürtdioksite dönüşerek sülfürik asit oluşturuyor. Havaya karışan
sülfürik asit şehrin üzerine yağarak hem tarihi eserlere hem de
doğal güzelliklere zarar veriyor. Sülfürik asidin mermer üzerinde
kolayca yıkıcı faaliyetlerine geçmesi, çoğu mermer yapılar olan
tarihi eserlerimize tahribat veriyor. Bununla birlikte doğal gazın
gelmesiyle hava kirliğinde de belirgin şekilde azalmalar
görüldü.
“SÜLFÜRİK ASİT TARİHİ ESERLERİ TAHRİP EDER”
Konuya ışık tutan Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü
Müdürü Prof. Orhan Yenigün, doğal gazla beraber şehirlerde hava
kirliğinin azaldığını ve bununla birlikte tarihi eserlerin de
kömürün zararlı gazlarından korunduğunu belirterek, “Bilindiği
üzere kömürde bulunan kükürt yandığı zaman kükürtdioksit oluyor.
Kükürtdioksit de sülfürik asidin ana bileşenidir. Suyla karıştığı
zaman veya atmosferdeki bazı reaksiyonlarla kükürtdioksit sülfürik
aside dönüşüyor. Asitlik yağmur şeklinde şehrin üzerine yağıyor. Bu
yağmur ormanlara yağdığı ormanlara zarar veriyor, kentin üzerine
yağdığı zaman ise özellikle hemen reaksiyona girebileceği tür
mermerden yapılmış büyük heykeller, bina süslemeler gibi tarihi
eserleri zaman içinde çok tahrip etmiştir. Bu sadece bizde değil
birçok Avrupa ülkesinde görülmüş bir şey. İkinci Dünya Savaşı
öncesi hatta 50’lilere kadar çok ciddi hava kirliği sorunları
Avrupa’nın büyük kentlerinde ve Amerika’da da yaşanıyordu tabi.
Textbooklara bakarsanız bazı tahrip olmuş tarihi eserlerin 30 sene
önceki hali bugünkü halinin fotoğraf karşılaştırmasında eserin
nasıl aşındığını, yüzünün tanınmaz hale geldiğini gösteren bu tür
fotoğrafların saklanmış olduğunu biliyoruz. Türkiye’de özellikle
İstanbul’da belki Bursa, Edirne gibi diğer tarihi şehirlerimizde de
zaman içerisinde kükürtdioksitin etkisiyle tarihi eser cami, çeşme
ve yapılarda tahribatlar olmuştur. Fakat kayıtlarda bunu
göremiyoruz. Bu konunun uzmanları bu konuyla ilgilenebilir. Onlar
belki bu söylediklerimi teyit edebilirler" şeklinde konuştu.
“HAVADAKİ KÜKÜRT ORANI AZALDI”
Artık doğal gaza geçildiğini ve doğal gazla beraber sülfürik asit
tehlikesinin ortadan kalktığını ifade eden Yenigün, “Soluduğumuz
havadaki kükürt oranı da azaldı. Aynı zamanda doğal gaz daha az
partikül madde üretilir. Kömürün büyük kısmı yanmaz tür kül olduğu
için zaman zaman bacalardan savrulup şehrin üzerine kabus gibi
çökerdi. O dönemlerde şehirlerin sabah ve akşam saatlerinde hafif
sisli gibi olmasının nedenlerinden en önemlisidir. Doğal gazda bu
da kalktı. Bugün İstanbul’a baktığımız zaman kışı ancak trafik
kaynaklı kirlilik görülüyor. Hava rüzgarlı olduğu zaman
solunulabilir oluyor. Doğal gazın hayatımızdaki olumlu etkisi
tartışılmaz. Bunun bütün Türkiye’ye yayılması lazım” diye
konuştu.
(İHA)