Doğa uyandı yine…
Her kışın ardından olduğu gibi yine gözlerini açtı, hiç
şaşırtmadı…
Kara, fırtınaya, borana direndi aylarca…
Yılmadı…
İçinde biriktirdiklerini dışarı itecekti…
Bekledi…
O karakışı, kendisine yaptıklarından dolayı pişman edecekti!
Yağan yağmurlar, toprağın altına hayat verdi yine…
Papatyalar gözlerini diktiler güneşe…
Doğa yazlık elbisesini giydi…
Öyle güzeldi ki elbise…
Yemyeşil bir zemin üstüne rengârenk çiçek desenleriyle…
Dans ediyor her renkten kelebekler, böceklerle…
Ağaçlar yapraklarını doğuruyor dallarından şimdilerde ve
çiçekler kahkahalarla patlıyor keselerinden…
Parfümünü sıktı, o güzel kokuyu duyuyor musunuz sizde?
Nereye gitsek mis gibi kokusu siniyor üstümüze…
Ve sen hayran hayran bakıyorsun değil mi, uyanırken gerinen bir
çocuk gibi, sevimli doğaya…
Bir de, ağır uykularından uyanabilmeyi insanlar becerebilse
değil mi?…
Bunca zam yağmurundan sonra kendi maaşına yapılan üç kuruşun
hesabı için bir açabilse mesela gözlerini…
Ülkesinin demokrasiden uzaklaştığını görebilse…
Her gün yapılan açıklamalarla bir adım daha geriye gidildiğini,
biraz daha hapsedildiğini anlasa keşke…
Bir kaldırabilse papatya gibi kafasını, bir diklenebilse karakış
gibi üzerine çökenlere…
Her mevsiminde, her hareketinde bir anlam gizlidir doğanın…
Hepimize mesaj vermek istiyor belki de…
“Kış bitecek uyanırsan, haydi, kendi baharını kendin yarat”
diye…
Tabii anlayabilene…
twitter.com/nsrnylmz