Doçentlik sözlü sınavı tamamen kalkıyor mu 2018 yeni kriterler
Abone olDoçentlik sözlü sınavı tamamen kalkıyor mu, 2018 doçentlik sınavı ne zaman, başvuru şartları neler detaylar haberimizde. Yardımcı doçentliği kaldıran kanun tasarısının kabul edilmesinin ardından doçentlik kriterleri değişti. Peki kimler doçent olabilecek.
Geçtiğimiz günlerde Meclis'ten geçerek yasalaşan yeni doçentlik
düzenlemesini değerlendiren Öğretim Elemanları Sendikası Genel
Başkanı Vahdet Özkoçak, doçentlik sözlü sınavının tamamen kalkması
gerektiğini söyledi.
Tasarının faydalı bazı maddeler içermekle birlikte çeşitli eksikler de bulundurduğunu, bazı maddelerin ise çeşitli bürokratik boşluklar içerdiğine dikkat çeken Özkoçak, “Bunlardan biri de doçentlik sözlü sınavının mevcut halidir. Yine doçentlik sözlü sınavı kalktı denilse de tam olarak kalkmamış, üniversitelere bırakılmış ve bu durum potansiyel sorunların habercisi olmuştur. Her ne kadar bu sınavın yapılmasına karar verildiğinde sınav ÜAK tarafından merkezi olarak yapılacak olsa da bu durum çeşitli karışıklıklara yol açabilecek ve zamanla sözlü sınav ya tamamen kalkmak zorunda kalacak ya da tekrar adet haline dönecektir. Elbette yıllardır yaşanan durumlar, insanların keyfiyeti sözlü sınav yapılmasının önüne geçilmesinin daha faydalı olacağını bize göstermiştir. Elbette akademik kalite gibi sorunlar akla takılmaktadır. Ancak kalite en önemli eğitim olan doktora aşamasında sağlanmalıdır. Kalite, zaten öğretim üyesi olmuş bir kişinin sınava sokulması ve eziyet edilmesi ile ölçülmemeli, bütün dünyada geçerli olan doktora eğitimi sırasında ölçülmelidir” diye konuştu.
Eğitim veremeyecek kurumlara zorla eğitim yaptırılmaması, yeterli
olmayan kişilere ‘doktor' unvanı verilmemesi gerektiğini belirten
Özkoçak, şöyle devam etti: “Doktora eğitimi zorlu ve
kaliteli bir eğitim süreci olmalı. Asıl önemli kısım burada. Aksi
halde zaten öğretim üyesi olmuş ve öğrenci yetiştiren ve bilimsel
araştırma yapan bir insanın yalnızca kadro alabilmesi için sözlü
sınava sokulmasının hiçbir mantıklı izahı bulunmuyor. Bunun yerine
doktora yeterlik sınavı iyi bir kalitede yapılmalı. Bütün bunların
yanı sıra özellikle sözlü sınav yapacak ve yapmayacak kurumlar
arasında hakkaniyet ile ters düşecek durumlar
oluşacaktır. Mesela sözlü sınava gerek duymayan bir
kurumda doçent ve profesör olmuş, hatta 4 seneden fazla profesör
olarak çalışarak kıdemli profesör olmuş bir kişi doçentlik sözlü
sınavı bulunan bir kurumun profesörlük kadrosuna atanacağında ne
olacak? Kıdemli ve nüfuzlu bir profesör geriye dönülüp sözlü sınava
mı alınacak? Eğer alınmayacaksa bu durumda o kurumda daha önce
doçentlik sözlü sınavına girenlerin günahı nedir? Doçentlik sözlü
sınavı olan bir kurumdan olmayan bir kuruma geçiş yapılarak
profesör olduktan sonra aynı kuruma dönmeye çalışanların önüne
nasıl geçilecektir? Veya yine sözlü sınava gerek duymayan bir
kurumda doçent ve profesör olmuş bir kişi ÜAK tarafından doçentlik
sözlü sınavına girecek bir adayın jürisine konulacak mıdır? Sözlü
sınav görmemiş bir kişi bir başkasına sözlü sınav yapacak mıdır?
Daha bunun gibi birçok bürokratik ve hakkaniyete ters problem gün
yüzüne çıkacak, insanlar arasında gerilimlere sebep olacaktır. Ne
yazık ki bu ve bunun gibi oluşabilecek sorunlar düşünülmeden
yapılan değişiklikler yok olmaya mahkûmdur.”
Bununla birlikte, sendika olarak doçentlik sözlü sınavının mevcut durumuna yönelik bir anket düzenlediklerini kaydeden Özkoçak, “Buna göre anketin sonucunda, katılanların yüzde 85'i sözlü sınavın tamamen kalkması gerektiğini belirtmiştir. Sözlü sınavın inisiyatife bırakılmaması, belirli yazılı kriterlerin baz alınması hem daha hakkaniyetli olacak hem de ülkemiz şartlarına daha çok uyacaktır. Umuyoruz bu ilk adımın devam gelecektir. Akademisyenlerimizin beklentisi de bu şekilde” dedi.
‘DOKTOR ÖĞRETİM ÜYESİ'NİN KISATLMASI NE
OMALI: ‘Doktor öğretim üyesi'nin kısaltmasının ne
olması gerektiğini konusunda da anket yaptıklarını kaydeden
Özkoçak, anketin sonucunda, sunulan ‘Dr. Ö. Ü', ‘Dr. Öğr. Ü.', ‘Dr.
Öğr. Üye.' ve ‘Dr. Öğr. Ü.' kısaltmalarından ilk ikisinin yalnızca
yüzde 4, ikincisinin yüzde 30, sonuncusunun ise yüzde 62 oy
aldığını söyledi. Özkoçak, “Bunun yanı sıra ankette
sunulmayan ancak katılanlar tarafından belirtilen seçenekler
arasında birçok kişi yalnızca ‘Dr.' ve ‘Öğr. Ü. Dr.' seçeneklerini
de belirtildi. Yardımcı doçentliğin veya yeni adıyla doktor öğretim
üyeliğinin gelecekte tamamen kalkmasını, o zamana kadar da yeni
kadro isminin kısaltmasının uygun şekilde yapılmasını
umuyoruz” diye konuştu.