DNA testi şoku! Türk sanırken Yunan çıkınca...
Abone olİSTANBUL’da yaşayan 41 yaşındaki işletmeci Erol Bezirgan, DNA analizi sonrası ulaştığı bilgilerle ninesinin Rum olduğunu öğrendi.
1921 yılında mübadele sırasında Sapanca'da bırakılan
küçük Rum kızı Sofia, Bezirgan ailesinin gelini oldu. Müslüman olan
ve torun sahibi olan kızını 40 yıl sonra almaya gelen babaya,
Hatice ismini alan kızı 'Bu konu burada kapansın, buradan hemen git
kimse de duymasın' diyerek olayı kapatmış.
Kanada’da öğrenim gördüğü yıllarda genetik araştırmalara merak salan 41 yaşındaki işletmeci Erol Bezirgan, kökenini hep merak ettiğini ve DNA testi yaptırdığını belirterek, test yaptıranların olduğu sosyal ağ aracılığıyla Prof. Dr. Eftychia Stavrianopoulou isimli bir akademisyenin kendisine ulaşarak akraba olabileceklerini yazdıktan sonra merakının arttığını kaydetti.
Yaşadıklarını AA muhabirine anlatan Bezirgan, kökenini araştırmaya koyulduğunu, tükürükle DNA testi yaptırdığını, çıkan sonuçlarınsa hayatında yeni kapılar açtığını kaydetti.
YUNAN AKADEMİSYEN SÖYLEYİNCE ARAŞTIRMAYA BAŞLAMIŞ
DNA testi yaptıranların birbirleriyle iletişime geçebildiği bir
sosyal ağ vasıtasıyla Almanya Heilderberg Üniversitesinden Arkeolog
Prof. Dr. Eftychia Stavrianopoulou isminde bir akademisyenin
kendisine ulaştığını aktaran Bezirgan,
Stavrianopoulou'nun, kromozom analizine bakıldığında yakın bir
ortak atalarının olabileceğini yazması üzerine merakının
derinleştiğini ifade etti. Bezirgan, konuyu ailesine açtığını
ve gelen yanıtlar üzerine şaşkınlık yaşadığını söyledi.
"Yunan akademisyen hanım dedi ki 'Anne tarafından seninle akrabayız, bu durumu nasıl açıklıyorsun?' Kadın da çok şaşırmış. Ben de 'Annemler Batum göçmeni, Lazlar, dolayısıyla Pontus’tan, eski tarihten, sizin hanımlardan bir tanesini dedelerimiz gelin almıştır, böyle bir karışıklık olmuştur' dedim. Görüştük olayı böyle kapattık. Bir süre sonra bir Ramazan Bayramı’nda memlekete gitmiştim. Annemin tarafındaki akrabalarımla otururken bu konuyu açtım. 'Yunanlı bir kadın akraba olabileceğimizi söyledi ben de es geçtim.' dedim. Sonra ortam buz kesti. Dayılarım, teyzelerim donup kaldı. 'Ne oldu?' dedim. Dayım, 'Oğlum olay doğru, büyük ninemiz 1921’deki mübadelede Sapanca’da bırakılmış.' dedi. 8-9 yaşlarındaymış o zaman ve bırakıldıktan 40 ya da 50 yıl sonra da Georgi adında bir adam gelip 'Ben senin babanım, seni almaya geldim' demiş fakat ninem artık Müslüman olduğu için ve torun torba sahibi olduğu için 'Bu konu burada kapansın, buradan hemen git kimse de duymasın' diyerek olayı kapatmış. Fakat köydeki herkes bu durumu biliyor. Herkes bunu hafızasından silmiş. Bana orada bunu yeni açıkladılar."
"GÜRCİSTAN VE YUNANİSTAN'DA ARAŞTIRMA YAPTIM"
Ailesinin, 1995 yılında vefat eden büyük ninesinin Rum olduğuna dair bilgiyi paylaşmasından sonra akrabalarının peşine düştüğünü, önce Osmanlı arşivlerinde mübadele dönemine ilişkin nüfus kayıtlarına ulaştığını, ardından da akrabalarının adres ve soy isim bilgilerini edindiğini söyleyen Bezirgan, araştırmaları sonucunda 1921'deki mübadelede Yunanistan’ın fazla göçten dolayı ailesini kabul etmemesi üzerine Sovyet Rusya’sına müracaat ettiklerini, ailenin bugünkü Ermenistan topraklarında bir noktaya gittiğini, orada da kabul edilmeyince Gürcülerin yaşadığı bölgeye gittiklerini anlattı.
Erol Bezirgan "Önce Gürcistan’a gittim. Bu köydeki yaşlıları buldum, onlarla konuştum. Akrabalarımın oradaki uzak akrabalarını buldum. Sonra öğrendim ki Yunanistan Avrupa Birliği’ne geçtikten sonra dünyadaki tüm Yunan ve Rum vatandaşlarını ülkesine davet edip pasaport vermiş. Dolayısıyla Gürcistan’daki bu Rum köyündeki birçok insan da AB vatandaşı olarak Yunanistan’a göç etmiş. Kışları orada yazları köyde geçiriyorlarmış." diye konuştu.
Gürcistan’dan sonra Yunanistan’da araştırmalarını sürdüğünü, Gümülcine’ye birkaç kez gittiğini, akrabalarıyla görüşme talebini kabul ettiklerini ve dayılarının anlattığı hikayeyi Yunanistan’daki akrabalarının da doğruladığını ifade eden Bezirgan, şöyle devam etti:
NİNESİNİN KIZ KARDEŞİNİN FOTOĞRAFINA ULAŞTI
"Ninemin iki kız kardeşinin yaşadığını, onların Selanik’te olduğunu, isimlerini, soy isimlerini, ninemin gerçek isminin ne olduğunu öğrendim. Biz Hatice biliyorduk meğer ismi Sofia’ymış. Mübadelede babası 'Yolda izde kızıma bir şey olmasın, ben sonra gelir alırım' deyip köydeki Lazlara emanet etmiş. Fakat sonra gelememiş, 40 yıl sonra gelebilmiş. O zaman da ninem gitmek istememiş. Ninemin kız kardeşinin resmini buldum. Aynı, tıpa tıp benziyorlar. Köye gittiğim zaman ninemin resimlerini gösterdiğimde tepkileri de çektim kamerayla. Onlar da çok şaşırdı. Dediler ki; 'Sen söylemesen bile biz bu kadını görseydik, bu Hasinidis’lerin kızıdır derdik.' 'Yani bu kadar benzerlik olamaz' dediler. Güzel Türkçe konuşuyorlar hala. Çünkü Türkiye’den giderken Türkçe biliyorlarmış sadece. Türkçe konuşan Rumlarmış. Dolayısıyla irtibatta sıkıntı yaşamadık. Hala görüşüyoruz. Yani ben 94-95 yıl sonra bir buluşma gerçekleştirmiş oldum. Bugün bile hala Gürcistan’da bu iki köyde Türkçe konuşuluyor ve Türkçe konuşan Rumlar yaşamakta."
Hikayesinin kendisine bıraktığı izle dünyaya daha güzel bir gözle baktığını, Anadolu coğrafyasındaki komşu ülkelerin tümüne istisnasız bakışının değiştiğini, daha barışçıl bir gözle bakmaya başladığını vurgulayan Bezirgan, "Daha önce düşündüğüm Yunan-Rum anlamıyla şimdiki anlamları çok farklı. Yunanistan’dan gelmiş bir turistle karşılaştığımda 'Benim ninem de Rumdu' deyip başlıyorum konuşmaya. Onların da aynı şekilde 'Türkiye’de Müslüman akrabalarımız varmış' şeklinde Müslümanlara, Türkiye’deki halklara bakışları değişiyor." diye tamamladı.