Dizileri kitaplarını sollayıp geçti
Abone olSenaryo yazarı Sulhi Dölek'in ölümünden sonra yapılan haberlerde can verdiği dizilerin kitaplarının önüne geçmesi Hürriyet yazarı Doğan Hızlan'ı üzdü
Doğan Hızlan, Sulhi Dölek'in bu yönüyle de anılması gerektiğini
ve kitaplarının unutulmamasını istedi. SULHİ DÖLEK, iyi bir mizah
ve dizi yazarıydı. Ölümünden sonra yayınlanan haberde, başarılı
televizyon dizilerinin adı kitaplarının önüne geçti. Süper Baba,
İkinci Bahar, Unutma Beni, Yabancı Damat. Bir edebiyatçının dizi
yazmasının, televizyona kalite getirdiğini, edebiyatın tadının o
dizilerde hissedildiğini, onun yazdıklarında görmüşsünüzdür. O bir
mizah yazarı değil de sadece senarist olsaydı, dizilerin bu kadar
başarı kazanacağını sanmıyorum. Edebiyatın gücü, her alanda kendini
kanıtlar. Mizahın modern anlayışını, popüler yanını, kitlelere
dönük yönünü kitaplarına yansıtmıştı. Romanlarında, öykülerinde
mizahın ince eleştirisi, toplumsal yergi öne çıktı. Çoğunlukla kara
mizaha dönüşen öyküleri, onun edebi özelliğinin anılması gereken
yönleri. Kişilerini; günlük yaşamın içinden, değişik sınıflardan
seçerek, toplumumuzun zengin bir panoramasını çizdi. Hüzün ile
kahkaha çoğunlukla onun eserlerinde bir arada varoldu. KİTAPLARINDA
NE ANLATMIŞTI? KÜÇÜK Günahlar Sokağı’nda; çoğumuzun tanık olduğu
bir sokakta, masum tutkular, küçük günahlar, sıcak, içten ilişkiler
vardı. Her biri çok seveceğimiz, günahlarını bağışlayacağımız
insanlar. Aynalar, 1994 Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü aldı. Aynaya
baktığımızda ne görürüz? Kendimizi demek yeterli mi? Sorduğunuz
soruların her zaman yanıtını alamıyorsunuz... Habis’in
Serüvenleri’nde, bir habisin günümüzün kötüleri/kötülükleri yanında
hiç kaldığını görüyorsunuz. Kahramanı için şöyle deniyor:
‘Kötülüğün şiirini yazıyor.’ Truva Atı’nı bilirsiniz ama romanında
Sulhi Dölek, Truva Katırı’nı anlatıyor. Bir bürokratın
itiraflarını, dürüstlerin yok edilmesini hem gülerek hem
hüzünlenerek okuyacağınız kitabı. Geç Başlayan Yargılama; toplumsal
durumlarla aramızdaki bireysel kavgayı, ilişkileri nasıl
düzenlerizin romanı. Teslim Ol Küçük için Necati Güngör şöyle
yazıyor: ‘Tarihsel bir kesit çerçevesinde, yok olan eski yerine
hiçbir şey konulamayan, geleceğin karanlıkta kaldığı yeniyi
anlatmayı amaçlıyor yazar. Savrulan bir toplum, tükenen değerler,
yarınsız insanlar, anlamı çözüme kavuşmamış bir yaşam... Ayrıntılar
inandırıcı. Dil ustalığı kendini duyumsatıyor.’ Benim de sevdiğim
romanlarından Korugan için Selim İleri’nin yazdıklarına
katılıyorum: ‘Korugan, son yıllarda pek yaygınlaşan ‘Türkiye
kurtarıcısı’ romanlardan değil. Alabildiğine alçakgönüllü,
alabildiğine esnek bakışlı. Ama gerçek bir edebiyat ürününün
taşıması gereken her şeyi, aynı alçakgönüllülük içinde sergiliyor.’
* * * ARTIK o da kitaplarında yaşayacak. Bizi gülümsetecek,
hüzünlendirecek. Meğer bu sonbahar onun ikinci baharı değil,
sonuncu sonbaharıymış. Ama baharları yaşamayı bize kitaplarında
bıraktı.