Çünkü ona en çok yakışacak olan odur,
Tıpkı edebin kadına, cömertliğin zengine, mertliğin mü’mine
yakıştığı gibi hem de.
Bu sefer bir başka güzel olacak Diyarbekir, çünkü gelecek haber
hürriyete dairdir.
İyi bilir o, insanın HÜR olanın elinden hür yaratıldığını
Analarından hür doğar bebekler, özgür büyür çocuklar.
Ve ‘insan fiillerinde asıl olan hürriyettir’ der kutsal
kitaplar.
Öyledir, zira insan hürriyeti kadar insandır ancak.
Bu yüzden insanın kimliği, onuru ve benliği ancak onunla
tamlanır.
İbadeti bile hürriyetiyle kabul görür dergâhta.
Yoksa kabul görmez köle olandan bazısı.
O yüzden en soylu ordular kula kulluğa son vermek için at
sürdüler çölün derinliklerine.
Köpeğin köpeğe boyun eğmediği bir âlemde insan insana niçin baş
eğsin ki diye…
Yoksa onun için verilmedi mi en soylu kavgalar?
Onun için terk etmedi mi bedenlerini en soylu ruhlar?
Onun için yazılmadı mı şiirler, marşlar.
Söylenmedi mi en güzel türküler, şarkılar.
Evet, insan hem kendini hem de Rabbini hür olunca tanırmış
meğer.
Onun içindir ki, onu ekmeğinden, suyundan, havasından aziz
bilmiştir insan.
Diyarbekir’e daha çok yakışır dediysem esbâbı bellidir.
Onun yolunu ondan başka bu kadar bekleyen kaç şehir var ki
cihanda.
Onun kadar ondan mahrum kalmış olan ya da,
Onun için kavga veren, şiir yazan, ağıt yakan.
Bilirsin, hürriyeti idam için hiçbir yerde,
Orada kurulduğu kadar kurulmadı sehpalar.
Hürriyetin şöhretli mahpusu 5 Nolu Zindanı da hatırla!
Onuru için gencecik yüreklerin ölümlere nasıl hasret
çektiklerini,
Can atıp kucak açtıklarını, hatta ateşlere yattıklarını da.
Bu yüzden hürriyet için ölümlerin makberi olmadı mı
Diyarbekir?
Ceberrutların utancı olmuşsa kadimden bu yana Diyarbekir,
O sebepledir bilesin.
O yüzdendir zulme kapalı kapısı
Ancak özgürlük tutkunlarına açılır surlarının.
Ve şimdi, zaman döndü dolaştı, vakit gelip çattı.
Aç kapılarını artık Ey Soylu Şehir, Diyarbekir!
Hem de sonuna kadar surlarının.
Çünkü aziz misafirlerin var, kimi yakından kimi ıraktan.
Kimi İstanbul’dan kimi Bağdat’tan.
Şıwan Ey Fırat Fıraaaat’ı hatırlarken, İbo Mardin Kapı’yı
söylesin
Ama Ahmet’i unutmasınlar.
‘O da gelmek istiyordu lakin yolunu kesti eşkıya’ desinler.
Ve sonra,
‘Diyarbekir mala mın, edi megri gulamın’ diye başlayan ‘YENİ BİR
TÜRKÜ’ seslensin surlarından.
Fakat ağıt tadında olsun
Ki, hep birlikte ağlayalım fakat bu sefer sevinçten ve
mutluluktan.
Sonra şükür diye Rabbe yükselen ellerle
Beyaz güvercinler salalım asumâna
Ardından, BİRLİKTE yürüyelim geleceğe,
AMA KARDEŞÇE…