Diyarbakırlı anne oğlunu nasıl geri aldığını anlattı
Abone olPKK'nın kaçırdığı oğlu için 12 gün oturma eylemi yaptıktan sonra evladının geri gelmesini sağlayan Aysel Böçkün, diğer annelere cesaret verdi.
"Piknik" bahanesiyle terör örgütünün dağ kadrosuna
götürülen 15 yaşındaki oğlu Mehmet Sinan Böçkün için tek başına
oturma eylemi başlatarak Türkiye'de adeta sembol olan anne
Böçkün'ün kararlılığı, dağdaki evladının özlemini çeken kadınlar
için de örnek oldu.
Çocuklarının terör örgütünce kaçırıldığını ileri sürerek Diyarbakır
Büyükşehir Belediyesi önünde oturma eylemi yapan aileleri
destekleyen anne Böçkün, geçirdiği depresyon nedeniyle yürümekte
güçlük çektiği için ailelerin yanında olamasa da dualarıyla destek
veriyor.
Oğlundan ayrı kaldığı her gün gözyaşı döken Böçkün, artık anne ve
babaların ağlamaması için barışın sağlanmasını diliyor.
OĞLUMU BEKLEMENİN EYLEM OLDUĞUNU SONRADAN
ÖĞRENDİM
40 yaşındaki Aysel Böçkün, AA muhabirine, arkadaşlarıyla pikniğe
gideceğini söyleyen oğluna, etkinliğin okul tarafından
düzenlendiğini düşünerek izin verdiğini söyledi.
ÇOCUĞUM HALA BENDEN DONDURMA İSTİYORDU
Ancak o günden sonra oğlundan 12 gün haber alamadığını ifade eden
Böçkün, "Oğlum pikniğe gitti, gelmedi. Deli oldum. Arkadaşları
oğlumun dağa götürüldüğünü söyledi. İnanamadım. Çocuğum hala benden
dondurma istiyordu. Ekmeğini eline ben veriyordum. Yaşadığım acıyla
sokağa attım kendimi. Eylem yapmak aklıma gelmedi. Kendimden
geçtim. Allah bir güç verdi. Oturup oğlumu beklemenin, çocuğumu
istemenin eylem olduğunu sonradan öğrendim. O sadece bağrı yanan
annenin evladına kavuşma isteğiydi" diye konuştu.
"Her gün Allah'a yalvardım bana oğlumu bağışlasın, oğluma
kavuştursun diye. Herkese yalvardım. Allah oğlumu getirdi. Bu bir
mucize. Allah o anaların oğlunu da getirsin. Allah barış getirsin.
Cezaevindekiler ölmesin, dağdakiler ölmesin, askerler
ölmesin, polisler ölmesin. Analar ağlamasın. Ben bunu istiyorum"
diyen Böçkün, çok acılar yaşadığını artık gücünün kalmadığını
belirtti.
Böçkün, 20 yıldır ağladığını anlatarak, artık ağlamak istemediğini,
hiçbir annenin de ağlamaması için barışın sağlanmasını beklediğini
dile getirdi.
EVLATLARIMA KAVUŞMALARI İÇİN KUR'AN OKUYORUM, TESPİH
ÇEKİYORUM
Belediye önünde evlatlarına kavuşmak için oturma eylemi yapan
anneler için dua ettiğini kaydeden Böçkün, şöyle konuştu:
"O annelerin de benim gibi evlatlarına kavuşmaları için Kur'an
okuyorum, tespih çekiyorum. Allah onlara yardım etsin. Allah
herkese yardım etsin. Eşim oğlum için gece kalkıp benimle
ağlıyordu. Herkes 'analar ağlamasın' diyor. Babalar da çok
ağlıyor."
Yaşadığı üzüntü nedeniyle çok hasta olduğunu ağır depresyon teşhisi
konulduğunu ifade eden Böçkün, annelerin yanında olamasa da
dualarıyla onların yanında olduğunu vurguladı.
Böçkün, annelerin yaşadığı acıyı en iyi kendisinin bildiğine
dikkati çekerek, şöyle dedi:
"Allah onları da Sinan'a kavuşmamız gibi evlatlarına kavuştursun.
Darısı bu anaların başına. Bir gece olsun kapıları 'tak' çalsın.
Onların da Sinanları gelsin. Sinan bana 'anne' demezdi, 'annem'
derdi. Kaybettiğim anamın, babamın kardeşlerimin sevgisini ona
verdim. El bebek, gül bebek büyüttüm. Sinan geldiğinde gece idi.
Hala o şoktayım. Allah medyadan da oğluma kavuşmamızı isteyen,
acımızı paylaşan herkesten de razı olsun. Artık barış olsun.
Hiçbirşey için ölmeye değmez. Yürek acısı çok ağır. İki taraf da
ellerinden geleni yapıp barışı getirsinler. Asker anası, polis
anası, gerilla anası herkes gelsin otursun bu meydanlarda yeter ki
gençler ölmesin. Onlar ölmeden çare bulunsun. Allah, peygamber
aşkına bu gençlerin ölmemesi için ateşe su serpsinler barış
olsun."
ÇOCUKLARIMI KORKUDA OKULA GÖNDEREMİYORUM
Oğluna kavuştuğu gün kaybettiği anne, baba ve kardeşlerine de
kavuştuğunu hissettiğini anlatan Böçkün, bundan sonra tek isteğinin
barışın sağlanması ve huzurlu bir ortamda yaşamak olduğunu
kaydetti.
Böçkün, Sinan'ın kendilerinden ayrı kaldığı günlerde sürekli
besmele çektiğini söylediğini ifade ederek, oturma eylemi yaparken
kimseden tepki görmediğini aktardı.
Evlatlarına kavuşmayı bekleyen ailelere bol bol dua etmeleri
tavsiyesinde bulunan Böçkün, "Allah'tan büyük kim var? dedi.
Yaşadıklarının ardından Sinan'ı İzmir'e akrabalarının yanına
gönderdiklerini belirten Böçkün, şunları dile getirdi:
"Biraz kendisini toparlasın. Buradan uzaklaşsın istedik. 2 çocuğum
daha var. Biri 6, diğeri 7'nci sınıfa gidiyordu. Çocuklarımı
korkudan okula gönderemiyorum. Herkesten, herşeyden korkuyorum.
Kaybetme korkusu yaşıyorum. Yaşadıklarımdan dolayı çok çöktüm.
Yemek yiyemiyorum. Doktor depresyon geçirdiğimi söyledi. Ailelerin
acısıyla üzüntüm daha da tazelendi. Daha önce annemi, babamı,
kardeşlerimi kaybettim ama evlat daha da tatlı geldi. Huzur ve
barış olursa kimse ağlamaz kimse hiçbirşeyden korkmaz. Barış olsa
huzur olsa çadırda da yaşasam korkmam ki. Şu an herkesten korkarım.
Artık barış ve huzur olsun. Öldürmek çare değil. Niye bu çocukları
öldürelim? Çok acılar yaşandı bu ülkede. Artık yeter. Tüm analar
ayağa kalksın. Bu ölümlere engel olsunlar. "
TÜRKİYE SURİYE OLMASIN
"Türkiye Suriye olmasın. Türkiye Suriyelilere kapısını açtı. Bize
kim kapı açacak? Artık barış olsun. Anneler barış olana kadar
mücadele etsin. Türkiye büyüktür. Memleketimiz güzeldir. Hep
birlikte yaşayalım" ifadelerini kullanan Böçkün, artık korkusuzca,
huzurlu bir yaşam sürmek istediğini sözlerine ekledi.