Diyarbakırın Bozkürtleri
Abone olKürt yazarların kitaplarını okuyor, Ciwan Haco, Şivan Perverin politik olmayan şarkılarını dinliyorlar.
‘Ben Diyarbakır’da yaşayan bir ülkücüyüm. Zaza Kürdüyüm. Bana
göre Kürtler Oğuz boyundan gelen bir Türk boyudur. Ailem ile Kürtçe
konuşuyorum, Kürtçe bir dil değil lehçe. Politik olmayan her türlü
kürtçe müziği dinliyorum, Kürt yazarların kitaplarını okuyorum.
Bunlar yaşadığım kültürün içinde birer parça. Demokratik Toplum
Partisi (DTP) ve onun çizgisinde olan akrabalarım var. Onlarla ilk
başta fikri bir çatışma yaşadık, ama şimdi birbirimize alıştık.
Ocağa gelen herkesin durumu hemen hemen aynı. Ben Nevşehir’de de
yaşasaydım ülkücü grubun içinde olurdum. Ama Diyarbakır’da ülkücü
olmak zor olduğu kadar farklı da.”
Yukarıdaki sözler Diyarbakırlı bir gence, 26 yaşındaki Cihan
Kayaalp’a ait. O Diyarbakır Ülkü Ocakları Temsilcisi. Olaylara
bakışı farklı ve Kürtlerin bu hareket içinde olmalarında bir
terslik görmüyor. “Kürt ülkücüler olabilir. Biz ırkçılık
yapmıyoruz, vatanını seven herkes kardeşimizdir.” diyor. Türkiye
‘Kürt Ülkücüler’ veya ‘Ülkücü Kürtler’ kavramlarına yabancı değil
aslında. Alparslan Türkeş, yıllar önce “Milliyetçi Çalışma
Partisi’nde Kürtler var.” dediği zaman herkes şaşırmış salt
milliyetçilik yapan bir partide Kürtler nasıl barınır sorusunu
sormaya başlamıştı. Değişen dünya ile birlikte değişen
milliyetçilik tartışılırken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin
Aralık 2004’teki Çağlayan Mitingi’nde yaptığı konuşma bu değişimi
gözler önüne sermişti. Türkiye’nin bir çiçek tarlası olduğunu
farklı renklerdeki ve kokulardaki çiçeklerden oluştuğunu, söyleyen
Bahçeli, “Bin seneden beri birlikte yaşadığımız Diyarbakırlılar…”
diyerek MHP çizgisinin değişen fikir konseptini ve Kürtlere bakış
açısını belirlemişti. Anlaşılan her siyasi parti gibi MHP’nin yolu
da Diyarbakır’dan geçiyor.
Peki, politik Kürtler tarafından bir mesaj verme laboratuvarına
dönüştürülen, sembol şehir ilan edilen Diyarbakır’da ülkücü gençler
ne yapıyor? Türkiye’nin önemli bir kısmına yayılan ülkü ocakları
Diyarbakır’da tek başına bağımsız bir kuruluş değil. MHP Diyarbakır
İl Teşkilatı’nın gençlik kolları olarak faaliyet gösteriyor. Ülkü
ocağının tabelası yok ancak başkanı ve diğer bütün görevlendirmeler
mevcut. Temsilci olan Kürt asıllı Cihan’ın adı ocakta ‘reis’ olarak
geçiyor. Tabelasız Diyarbakır Ülkü Ocakları’na kayıtlı toplam 600
genç bulunuyor. Üniversite grubu, halk grubu ve partinin aktif
görevlileri var. Aslında bulundukları şehirden dolayı kendi içine
kapanık olan Diyarbakır Ülkü Ocakları’nın gençleri ilk kez bir
medya kuruluşuna duygularını, milliyetçiliğe bakışlarını ve
Diyarbakır ülkücülüğünü anlattılar.
Gençlerin neredeyse tamamı Kürt veya Zaza asıllı. Türk kökenliler
ise dışarıdan gelen memur çocuklarından oluşuyor. Bunların sayısı
da bir elin parmaklarını geçmiyor. Diyarbakırlı Kürt ülkücüler
Ciwan Haco, Şivan Perver, Diyar gibi Kürt sanatçıların politik
olmayan şarkılarını dinliyor, Kürt yazarların kitaplarını okuyor.
Onlara göre Diyarbakır doğup büyüdükleri bu ülkenin renkli bir
parçası. ‘Biji Diyarbakır, Biji Bozkurt’ sloganlarını kullanarak
kapsayıcı bir milliyetçilik fikrini benimsiyorlar. İşte
Diyarbakır’daki ülkü ocaklarında diğer arkadaşları adına konuşan
birkaç gencin hikâyesi ve düşünceleri.
26 yaşındaki Kadir Şimşek bu gençler arasında Türkçeyi en iyi
kullananlardan. Yaşı diğerlerinden biraz büyük ve mükemmel bir
İstanbul Türkçesi konuşuyor. Annem Kürt, babam Zaza diyerek
anlatıyor hikâyesini. Şimşek, Diyarbakır Kulp doğumlu ve 9 yaşından
beri MHP çizgisini benimsediğini söylüyor: “Nişanlıyım, yakında
evleneceğim. Nişanlım Türk asıllı. Kürt olduğum için hiçbir
problemle karşılaşmadım.” Bir Kürt’ün ülkü ocaklarında ne işi var
sorusuna Şimşek’in cevabı hazır: “Biz etnik ayrımcılık yapmıyoruz.
Milli ve manevi değerleri savunuyoruz. Bu ülkenin bütünlüğünü
savunuyoruz. Ayrılma şansımız yok. Bölücülük asla olmaz. Bu
düşüncede olduğum için ülkü ocaklarına katıldım. Kimse ile bir
problemimiz yok.”
Zülküf Ok 20 yaşında. Onun ülkü ocaklarına katılması ilginç bir
şekilde gelişmiş. Diyarbakırlı ve evde anne babası ile Kürtçe
konuşuyor. Ok’un yakın akrabaları arasında DTP çizgisine yakın
olanlar ve o görüşü benimseyenler var. Zülküf Ok, ilk başlarda
ciddi bir tepki almış ama ailesinin kısmen onayını alarak ülkü
ocaklarına üye olmuş. Zülküf’ün ocağa katılması çok eski değil.
Mersin’deki bayrak yakma olayından sonra eline Türk bayrağını
alarak Diyarbakır’daki bayrak mitingine katılmış, sonra da ülkü
ocaklarına. Zülküf Ok, Ülkü ocaklarına katılışını anlatırken önemli
bir soruna da parmak basıyor: “Bölgedeki alternatifsiz siyasi güç
benim gibi gençleri kendi tarafına kolay çekiyor. Başka şans
tanımıyor. Kürt olduğumuz için bize hep Kürtsünüz, haklarınız var
onları istemelisiniz telkinlerinde bulunuyorlar. Ancak Mersin’de
bayrak yakılınca düşüncelerim altüst oldu. Irkçılık istemiyorum.
Dedelerim bu topraklarda huzur içinde herkesle birlikte yaşadı. Ben
de yaşamak istiyorum.” Bayrak mitingine Türkiye’nin
bölünemeyeceğini ifade etmek için katıldığını belirterek, “Kürt
asıllıyım ama Diyarbakır’da ve bu ülkede yaşıyorum. Ben bu ülkenin
bölünmesinin karşısındayım ve mitingde de olmalıydım.” diyor.
ZİYA GÖKALP’IN DİYARBAKIR’I
Diyarbakır’ın ülkücü gençleri sadece Kürtçe müzik dinleyip Kürtçe
kitap okumuyor. Onlara göre her şeyden önce Ziya Gökalp Kürt’tü,
Türkçülüğün esaslarını yazdı, bu yüzden hemşehrileri olan Gökalp’ın
yolunda gitmek ilk hedefleri arasında. Dicle Üniversitesi Ülkü
Ocakları Temsilcisi 20 yaşındaki Faruk Arslan tam bir Ziya Gökalp
hayranı. Arslan, Diyarbakır’ın Çunguş ilçesinde doğmuş Zaza ve Türk
karışımı bir ailenin çocuğu. Onun Türkçülüğü aslında Diyarbakır
ülkücülüğünü en iyi ifade eden tarzda. Arslan’a göre her şey ortak
değer olan din birliğinde buluşuyor: “Dolaysıyla benim Kürt veya
Türk olmam o kadar önemli değil. Diyarbakır’da ülkücülük bu paydada
buluşuyor ve öyle olmak zorunda da.”
Faruk Arslan da diğer arkadaşları gibi Kürtçe müzik dinleyip Kürt
yazarların kitaplarını okuyor ama o bunların yanına Attila İlhan’ın
şiir antolojisini, Şemdin Sakık’ın anılarını da ekliyor. Arslan en
son “Şu Çılgın Türkler” kitabını okumuş: “Ben merak ettiğim konuyla
ilgili her şeyi okurum. Örneğin Yezidileri merak ettim, bu konuda
bir dönem çalıştım. Üniversitede ülkü ocaklarının temsilcisi olmak
dışarıdan zor görünüyor olabilir ancak ben herkesle diyalog içinde
olmaya çalışıyorum. Politik Kürt öğrencilere elimi uzatıyorum.”
DİYARBAKIR İÇİN HERKES GELSİN
Dışarıdan Diyarbakır’a gelip ülkü ocaklarına katılan gençler için
durum biraz farklı olmuş ilk başlarda. Babasının memuriyetinden
dolayı Kırklareli’nden Diyarbakır’a gelirken Semet Güni (18) ilk
başta tedirgin olmuş. Olaylarla anılan şehirde yaşamak zordur diye
düşünmüş. Bunun için bildiği ülkü ocaklarına hemen gidip
oradakilerle tanışmak istemiş. Ama Güni asıl hayal kırıklığını
burada yaşamış: “Buradaki arkadaşların hepsinin Kürt asıllı olması
beni şaşırttı. Ben başka bir şey bekliyordum ama sonra kendilerine
alıştım. Aynı değerler için mücadele ettiğimizi görünce
düşüncelerim değişti. Burasını Kürdistan olarak gösterenler var.
Ben buranın Türkiye’nin bir şehri olduğunu düşünüyorum.
Arkadaşlarım da aynısını düşünüyor. Kürt kimliklerinin o kadar
önemli olmadığını anladım.”
Ülkü ocakları reisi Cihan Kayaalp, mümkün oldukça kimliklerini bir
yana bırakıp şehrin gençlerine yardım elini uzatmak istediklerini
belirterek, “Adımız ülkü ocakları ama bizim siyaset yapmaktan çok
gençleri kurtarma derdimiz var.” diyor. Diyarbakır’da orta yaş DTP
kuşağını oluştururken gençler sağa kaymak istiyor ancak akacakları
mecraları bulmakta zorluk çekiyorlar. Sağ eğilimli gençlik
alternatif ararken kendisini bir anda meydanda bulabiliyor. Cihan
Kayaalp, bir Diyarbakırlı genç olarak bütün Türkiye’ye bir çağrı
yapıyor: “Ülkücü olmaları gerekmiyor, sivil kuruluşlar buraya el
atsın, bu gençliğe yardım etsinler. Bir nesil teröre kurban oldu,
yeni bir kuşak daha bu travmayı yaşamasın. Biz 90’ları bir daha
yaşamak istemiyoruz. Diyarbakır’a herkesi bu konuda yardıma
çağırıyoruz.” Diyarbakır Ülkücü Ocağı’nda sadece siyaset
yapılmıyor, burada imkanı kısıtlı gençler lise sınavlarına veya
üniversiteye hazırlanıyor. Dersleri ise ocağın üyesi olan
eğitimliler veriyor.
DİYARBAKIR BİR GÜN MHP’Lİ OLACAK
Diyarbakır’da gelişen son olaylara ülkü ocağının bakışı da önemli
elbet. Cihan Kayaalp, olaylara hiçbir şekilde dâhil olmak
istemediklerini ve olmayacaklarını anlatıyor. Ancak toplumsal
olaylarla birlikte gelişen toplumsal bir değişimi de aktarmadan
edemiyor: “Olaylardan sonra bize çok sayıda lise öğrencisi müracaat
etti. Gelişen olayların Diyarbakır’a zarar verdiğini belirtip
tepkilerini dile getirdiler. Bize şu sıralar büyük katılımlar
oluyor. Gençlerde bir bilinçlenme olması sevindirici.”
MHP ve çizgisinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da ciddi oranda bir oy
potansiyeli bulunmuyor. Bu zamana kadar memurlardan ve bazı korucu
ailelerden oy toplayan MHP önceki seçimlerde bölgeden biraz oy
almış ve suni bir ivme kazanmıştı. Peki son seçimlerde barajın
altında kalan MHP Diyarbakır’dan nasıl bir oy oranı bekliyor?
Teşkilat kongrelerinde Kürtçe müzik çaldıran, Diyarbakır Evim
(Diyarbekir Malamıne) Kürtçe şarkısını neredeyse bir kongre marşına
dönüştüren MHP önümüzdeki ilk seçime güçlü girmeye çalıştığı
Diyarbakır’da nasıl bir sonuç bekliyor?
MHP Diyarbakır İl Başkanı Abdullah Arzakçı, son seçimlerde yüzde
1,3 oranında aldıkları oylarını kat kat arttıracaklarını söylüyor.
Arzakçı, yarın hemen seçim olursa biz Diyarbakır’dan yüzde 18 ila
21 oranında oy alırız diyor: “Bir şirkete üç anket yaptırdık ve
bunların sonucunda söylediğim oranda bir oy çıktı. Bizim tek
rakibimiz DTP. Onlar bizden fazla oy alır ancak barajı aşamayacağı
için biz Diyarbakır’dan birinci parti olarak çıkacağız. Buna
inanmak istemeyenle noter huzurunda iddiaya girerim. Tabanımız
Diyarbakır halkıdır, esnafıdır, Kürt’üdür. Biz bu toprakların,
bayrağın, cumhuriyetin, devletin sahibiyiz diyen herkesin
partisiyiz.”
Diyarbakır’da MHP il başkanı olmanın ateşten gömlek giymek demek
olduğunu da hatırlatan Arzakçı, “Her türlü olayda tepkiler bize
yöneliyor. Camlarımız taşlanıyor ama biz bu olayların içine
girmeyeceğiz. Kırılan camlar olsun. MHP olarak Diyarbakır halkına
kendimizi tanıtamadık. Bu zamana kadar dört duvar arasında bir
siyaset yapıldı. Artık o dönem bitti. Halkla bütünleşiyoruz.”
diyor. Diyarbakır’ın bir gün MHP’li olacağını da iddia ederek,
“Önümüzdeki on yıl içinde MHP buradan yüzde 80 oranından oy alacak.
Bazı iller nasıl MHP ile anılıyorsa burası da öyle anılacak. Bize
123 köy toplam 38 bin insan katıldı. Bu katılım devam ediyor. Her
partiden, DEHAP çizgisinden olanlar da katılıyor. Giderek
güçleniyoruz.” şeklinde konuşuyor.
Zaza Kürdü olan MHP Diyarbakır İl Başkanı Abdullah Arzakçı, “Annem
tek kelime Türkçe bilmiyor, eşim yeni yeni öğreniyor.” diyor.
Arzakçı, Diyarbakır’da Kürt-Türk ayrımının yapılamayacağının,
kimsenin bıyığının kendisininkinden uzun olmasına izin
vermeyeceğinin altını çiziyor: “Eğer birisinin bıyığı benimkinden
uzunsa o bizden değildir. Başka bir amacı vardır. Provokatif hiçbir
şeyi istemiyoruz. Biz herkese ulaşacağız herkesi kucaklayacağız.
Benim partim burada zaten Kürtlerden oluşuyor, ben nasıl onları
dışlarım. Irkçılık yapmıyoruz, değerlerimiz etrafında birleşip
siyaset geliştiriyoruz.”
Aksiyon