Diyarbakır'da yürekler dağlanıyor
Abone olFailimeçhul kazılarında her geçen gün yeni kemikler gün yüzüne çıkarken kayıp yakınlarının dramı da bir bir ortaya dökülüyor.
Diyarbakır'da JİTEM'in eski karargahında yapılan kazı
sürüyor. İşçilerin 'Sağlığımız bozuldu' diyerek ayrılmasıyla duran
çalışmalar 20 işçinin görevlendirilmesiyle yeniden
başladı.
Ulaşılan ceset sayısı 23'ü buldu. İstanbul Adli Tıp'taki inceleme
de sürüyor. Diyarbakır'daki tarihi İçkale'de, insan kemiklerinin
bulunduğu bölgede valiliğin yeni görevlendirdiği 20 işçiyle
başlatılan kazılarda 4 kafatası daha bulundu. Diyarbakır'ın Sur
ilçesinde bir dönem 'ceza ve tevkifevi' olarak
kullanılan yapının yanındaki çevre düzenleme çalışmaları sırasında,
insan kemikleri bulunması üzerine başlatılan soruşturma devam
ediyor.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan alınan bilgiye göre,
valiliğin görevlendirdiği 20 işçiyle sabah yeniden başlatılan kazı
çalışmalarında 4 kafatası ile kemik parçaları bulundu. Böylece
kazılarda çıkarılan kafatası sayısı 23'e yükseldi.
ADLİ TIP İNCELİYOR
İl Özel İdareMüdürlüğü'nce görevlendirilen işçilerin büyük bir
kısmı sağlık sorunlarını gerekçe göstererek ayrılmıştı. Bunun
üzerine kazılara ara verilmişti. Diyarbakır Cumhuriyet
Başsavcılığı, Diyarbakır Valiliği'ne yazı yazarak, yeni personel
görevlendirilmesi talebinde bulundu. Valiliğin dün 20 işçi
görevlendirmesiyle çalışmalar yeniden başladı.
Geçen hafta tarihi İçkale bölgesinde kazı çalışmalarında ortaya
çıkan kafatası ve kemikler DNA tespiti için İstanbul Adli Tıp
Kurumu'na gönderilmişti. Burada yapılacak işlemin ardından,
yakınlarının kayıp olduğunu iddia eden vatandaşlardan alınacak kan
örnekleriyle, kemiklerden elde edilen DNA'ların karşılaştırılıp,
kimlik tespitlerinin buna göre yapılacağı belirtilmişti.
36 AİLEDEN JİTEM İÇİN SUÇ DUYURUSU
Faili meçhul cinayetler soruşturmasında ceset sayısı her geçen
gün artarken, kayıp yakınları dönemin sorumluları hakkında suç
duyurusunda bulundu. 36 aile, Diyarbakır Savcılığı'na başvurarak
dönemin JİTEM görevlileri, infazda bulunan, emri veren ve
organizasyon içerisinde bulanan sorumluların tespit edilerek
haklarında dava açılmasını talep etti. Aileler bir an önce DNA
tespitlerinin yapılarak kemiklerine ulaşmak ve bir mezar başında
dua etmek istiyor.
BEYAZ TOROS 18 YIL ÖNCE GELDİ
Babası Mehmet Salim Acar adına başvuru yapan İhsan Acar, 20
Temmuz 1994'te Bismil'deki olayı net şekilde hatırlıyor. 13
yaşındayken kendisini polis olarak tanıtan plakasız bir Toros marka
arabayla bir grubun tarlaya geldiğini anlatan Acar, "Bir
adres göstereceksin dediler ve babamı aldılar" diyor.
Arabanın arkasında askeri elbise ve silah olduğunu söyleyen Acar
şöyle devam ediyor:
"Bismil Jandarma Komutanlığı görevlileri olarak kendilerini tanıtan
grubun başında Gavur Ahmo lakaplı Yüzbaşı Ahmet vardı. 15-20 gün
sonra babamı götüren bu kişinin PKK tarafından öldürüldüğünü
söylediler. Görgü tanıkları da babamın Bismil'e götürüldüğünü
anlattı. Ancak Başbakanlık dahil tüm yetkililere konuyu iletmemize
rağmen sonuç alamadık. AİHM'e de başvurduk. 2001'de dostane çözüm
için AİHM, 70 bin sterlin teklif etti ama almadık. Çünkü derdimiz
para değil babamıza ulaşmaktı. 18 senedir bekliyoruz. Bu kazılar
umut oldu. Müracaatımızı yaptık. O dönem JİTEM'de görev yapan
yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunduk. O isimlerin de ortaya
çıkartılarak sorgulanması ve gerçeklerin ortaya çıkartılmasını
istedik."
ALDIKLARI ADAM KAYBOLUYORDU
1994'te Silvan'a giderken yolda kaybedilen babası Ahmet Biçimli
için girişimde bulunan Hanifi Biçimli de başvurmadığı yerin
kalmadığını anlatıyor. O dönemde JİTEM, Hizbullah gibi örgütlerin
bölgede cirit attığını hatırlatan Biçimli, "Aldıkları adamı
kaybediyorlardı" diyor.
Çiftçilik yapan babasının faillerinin bulunması için suç
duyurusunda bulunduklarını vurgulayan Biçimli, "Bu
katliamları yapanların bulunup yargılanmasını istiyoruz. Nereye
gittiysek kapı üstümüze kapandı. Ama bir umutla kemiklerimiz
bulunsun diyoruz. Kemiklerimizin bulunması dahi bizi
sevindirir" ifadelerini kullanıyor.
Emri veren de yapan da yargılanmalı
İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici,
kazı çalışmalarıyla ilgili savcılığın aldığı gizlilik kararını
eleştirdi. Dosya hakkında bilgi alamadıklarından yakınan Bilici,
kayıp ailelerin yakınları ve insan hakları savunucuları olarak kazı
bölgesine dahi yanaşamadıklarını aktardı.
İHD'ye 36 ailenin başvurduğunu belirten Bilici, dönemin sorumluları
hakkında suç duyurusunda bulunduklarını söyledi. Sürecin takipçisi
olduklarını dile getiren Bilici, "O dönemde görev alan ve
JİTEM içerisinde çalışanlarla konuşulmalı. Talebimiz çok açıktır.
İnfazda bulunan kişiler dahil, bunların emrini veren, organizasyon
içerisinde bulanan bütün sorumlular hakkında dava açılmasını
istiyoruz. Bu soruşturma belki buralarda olup bitenlerin bir
başlangıcı olur" diye konuştu