Ramazan da birçok yerden iftar daveti
gelmesi olağan.
Ama bu günler de herhalde Diyarbakır’dan
bir iftar daveti almak bambaşka bir şey olsa gerek.
Hiç tereddüt etmeden evet dediğim bu daveti
yapan ise,yeni Diyarbakır’ın toplumsal albeni merkezlerinden bir
STK.
Uzun adı Diyarbakır Girişimci
İşadamları Derneği olan DİGİAD ve onun saygıdeğer başkanı
Aziz Nart beyin nazik davetine tabii ki atlayıp
gittik.
İftara geçmeden önce yazılması üzerimize
borç olan izlenimlerimi ifade edeyim.
Muhtelif adlarla anılsa da bu günkü adı ile
Diyarbakır maalesef sistemin dayattığı ve onun karşısında vücut
bulan iki ayrı kimlik tartışmalarının temerküz ettiği bir
şehir.
Diyarbakır şehrinin bütün bir
tarihi, dini ve kültürel mirasının üzerine bir karabasan gibi
çöreklenen kimlik siyasetleri,maalesef bir açıdan bu şehri farklı
insani ve siyasi problemlerin merkez üssüne getirmiş.
Diğer taraftan bu mübarek şehir
aynı zamanda dikkatli bakan ve görmek isteyene çözüm yollarının da
adresini sunuyor.
Biraz günlük ve resmi görüşe ait bakışın
dışına çıkıp kalplere giden yola sapabilenler bu çözümün hiç de zor
almadığını fark edecekler.
Sadece biraz ezberlerin dışına çıkmak
gerekiyor.
Nitekim Diyarbakır’da yaşayan gerek halk,
gerek sivil toplum, gerek siyasi kadro ve gerekse devlet erkânı
çözümün adresini fark etmişler.
Adresin başladığı yer vicdanlar.
24 saatlik ziyaret esnasında, gerek
şehir Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam ve
Sur belediye başkanı Abdullah Demirtaş beylere yapmış olduğumuz
ziyaretlerle…
Gerekse Bejan Matur’dan, Altan
Tan’a, DTO başkanı Galip Ensarioğlu’ndan Diyarbakır Ulu Cami
imamlarımıza kadar birçok dertli sine ile görüşme imkânımız
oldu.
Bu nedenle burada yaşayan istisnasız
herkesin ne düşündüğü, ne hissettiği ve hayalleri çok önemli.
Nasıl bütün bir Türkiye Diyarbakır
ile ilgili ise, Diyarbakır’ın sokağında yürüyen, Ulu cami avlusunda
iftarı bekleyenlerde Türkiye ile çok ilgili.
Bu ilginin sebebini ben birlik ve
beraberlik iradesi olarak aldım kendi adıma.
Hepsinin buluştukları ortak nokta, acı
üzerine ne bu günün ne de geleceğin inşa edilemeyeceği.
Vicdanların devrede olmadığı uzun
ve sıkıntılı bir geçmişin yaralarını yine vicdanların merhamet ve
sevgi soluklayan ikliminde ancak sarmak mümkün.
O yüzden son günlerin moda tabiri ile
açılımın ve asırlık bir yanlıştan dönüşün başlangıç noktası elbette
Diyarbakır ve vicdanlar olacak.
AB’nin yolunun geçtiği değil
istisnasız bu ülke deki herkesin yolunun geçtiği bir Diyarbakır
hayali,bana göre daha sahici ve problemlerin çözümü adına daha
kalıcı.
"Bölünme korkusu" lobisi istediği
kadar ekranlardan bu ülkenin Kürt vatandaşlarının bölünmek
istedikleri ile ilgili kalplerimize korku yaymak
istesinler…
Kürtlerin Diyarbakır’dan yansıyan
iradesi,demokratik bir ülkede bir ve beraber yaşamaktan başkaca bir
şey değil.
Bir kısım Türk ya da Türklük adına mangalda
kül bırakmayanları,kendini darı zanneden adam psikolojisinden
kurtarmak elbette kolay değil.
Kendini buna inandırmakta zorlanan varsa
İstanbul’a 1,5 Ankara ya 1 saatlik uçuş mesafesinde bir şehir bütün
geçmişi ve hali ile sizi davet ediyor.
27 adet Halit Bin Velit komutasında
Diyarbakır önlerine kadar gelmiş ve geri dönmemiş şehit Peygamber
Sahabesi ile bekliyor.
Çok kültürlü, çok dinli ve çok
dilli huzur dolu geçmişi ile koca bir tarih sizi davet
ediyor.
İnsan eli yapımı uzaydan
görülebilen Sur ve Burçları ile buyurun gelin diyor.
Terör, Göç ve onun getirisi
fakirliğin en uç boyutları yanında modern şehircilik
uygulamalarında geldiği nokta ile bir şehir sizi karşılamaya
hazır.
Ezberlerimizin aksine nerde ise
Türkiye’nin suç ortalaması en az olan illerinden biri olarak
keşfedilmeyi bekliyor.
Evet, Diyarbakır da bir sonbahar akşam
serinliğinde Dicle Kolejinin bahçesinde gönüllerimizi sesi ile
serinleten Gökmen’in nağmeleri ile iftarı beklemek unutulacak gibi
değildi.
Dicle kolejinin bahçesinde kurulan
estetik harikası iftar bahçesini yılın iftarı seçtim
ben.
Nitelik ve nicelik açısından
Diyarbakırlılara ve Türkiye ye çok şey ifade ettiğine ve edeceğine
eminim.
Bu iltifatım DİGİAD için bir şey ifade
etmez eminim.
Ama iftara katılım yelpazesinin
renkliliği ve verilen mesajlar,aslında aradığımızın çok uzağında
olmadığımızı anlatması bakımından anlamlı idi.