Diyanet’ten Soma hutbesi
Abone olSoma’da yaşanan maden faciası, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Cuma hutbesine konu edildi. Kader ve ecel kavramlarının vurgulandığı hut...
Soma’da yaşanan maden faciası, Diyanet İşleri Başkanlığı
tarafından Cuma hutbesine konu edildi. Kader ve ecel kavramlarının
vurgulandığı hutbede, "Bilhassa insan sağlığı ve hayatı açısından
risk oluşturacak işlerde, hiçbir şekilde tedbirsizlik zaafı içine
düşmezler. Zira kader ve ecel, insanoğlunun ihmal ve
sorumluluklarını asla ortadan kaldırmaz" ifadelerine yer
verildi.
“Müminler Tek Vücuttur” başlıklı hutbede, “Milletimizin yüreği,
Soma’da, maden faciasında hayatını kaybeden evlatları için yanıyor.
Yüzlerce insanımız, çocuklarına ekmek getirmek için girdiği kara
toprağın bağrında can verdi. Bu defa ateş, düştüğü yeri de yaktı,
düşmediği yeri de. Çünkü ateş, bütün memleketin bağrına düştü.
Hayatını kaybeden kardeşlerimize Cenab-ı Hak’tan sonsuz rahmet
diliyoruz. Mekânları cennet olsun! Rabbim, onları şehitler
zümresine dâhil eylesin! Kederli ailelerine,
annelerine, babalarına, eşlerine, yakınlarına ve topyekûn
milletimize sabr-ı cemil, metanet ve dayanma gücü bahşetsin”
denildi.
Hutbede şu ifadelere yer verildi:
“Dünya ölümlü dünya. Ölüm bir şekilde geliyor ve insanı buluyor.
Ölümün yaşı yok. Rabbimiz, Kur’an-ı Azimüşşan’da ölüm veya benzeri
zor durumlar karşısında sabredenler için ‘Allah sabredenlerle
beraberdir’ buyuruyor. Sabır, müminin gönlünü teskin eden Rabbani
bir sırdır. Böyle zamanlarda sabra ve duaya sığınmalıyız. Rabbimize
‘Üzerimize sabır yağdır Rabbim’ diyerek el açmalıyız. Müminler, bir
musibetle karşı karşıya kaldıklarında ‘İnnâ lillâh ve innâ ileyhi
râciûn/Biz Allah’a aidiz ve O’na döneceğiz’ derler. Bunu da
Rabbimiz öğretiyor bize. Dönüşümüz Allah’adır. İnsanın ebediyet
yurdu orasıdır. Oraya çoluk çocuğunun rızkını ararken gidenler,
toza toprağa bulansalar bile yüzleri ak giderler. Soma’da,
Zonguldak’ta ya da başka bir yerde yerin yüzlerce metre altına
inerek rızkını arayan madenci kardeşlerimizi, oralarda sahur ve
iftar yaparken görmüşüzdür. Onlar ne mübarek kardeşlerimizdir.
Onlar bize emeğin, alın terinin ve helal rızık peşinde koşmanın ne
mübarek bir şey olduğunu öğretirler. Onlar şimdi Rabbimizin
misafiridirler. Onlar şimdi Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’e
komşuluk yapacaklardır. Onlar için yüreklerimiz yanıyor elbette.
Nasıl yanmasın ki? Anne yüreği nasıl teselli edilebilir ki? Gene de
Rabbimize sığınarak teselli bulmalıyız. Hamdolsun ki bu gibi
hallerde Rabbimize sığınmamızı sağlayan iman gibi bir hazinemiz
var. Hamdolsun ki ölümü, yok olmak değil, sonsuzluk olarak öğreten
bir inancımız var
76 MİLYONUN BÜTÜNLEŞMESİ GEREKEN GÜNLER
Böyle zamanlarda mümin kardeşliğinin gereği, acıları paylaşmaktır.
Vefat edenlere rahmet dualarında bulunmak, geride kalanlara sabır
niyaz etmektir. Memleketimizin her tarafından Soma’da can veren
kardeşlerimize, Yasinler, Tebarekeler, Fatihalar, İhlaslar,
Hatimler göndermeliyiz. Bugünler, millet olarak acıları paylaşma,
yaraları sarma günleridir. Gönüllere kor düşmüştür. Seher
vakitlerinde ellerimizi Rabbimize açıp “Gönüllere, peygamberlerin
gönlüne lütfettiğin sekineti ver Rabbimiz!” diye yalvarmalıyız.
Bugünler, mümin kardeşliğinin sevgide, diğerkamlıkta, fedakârlıkta,
yardımlaşmada, dayanışmada imtihan günleridir. Bugünler, Sevgili
Peygamberimiz (s.a.s)’in “Müminler, tek vücut gibidirler” fermanı
gereğince millet olarak 76 milyonun bütünleşmesi gereken
günlerdir.
KADER VE ECEL, İNSANOĞLUNUN İHMAL VE SORUMLULUKLARINI ORTADAN
KALDIRMAZ
Bir de müminler, bu tür acı hadiselerden ders ve ibret alırlar.
Görev ve mesuliyetlerinin tam manasıyla idrakine ererler. Bilhassa
insan sağlığı ve hayatı açısından risk oluşturacak işlerde, hiçbir
şekilde tedbirsizlik zaafı içine düşmezler. Zira kader ve ecel,
insanoğlunun ihmal ve sorumluluklarını asla ortadan kaldırmaz.
Takdir, insanoğlunun tedbir sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in ifadesiyle müminler, yaptıkları
her türlü işi “en güzel ve en sağlam” şekilde yaparlar. Sonra da
Allah’a tevekkül ederler”.
(İHA)