Diyanet'ten sakatlar için hutbe
Abone olDiyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan Cuma hutbelerinin bu haftaki konusu sakatlarla ilgiliydi.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan ve her toplumda
engelli veya özürlü diye tanımlanan insanların bulunmasının doğal
olduğunun anlatıldığı hutbe, bugün tüm camilerde okundu.
Engelliliğin doğuştan olabileceği gibi, sonradan da ortaya
çıkabileceğinin belirtildiği hutbede, "Günümüzde iş ve trafik
kazaları, sigara ve alkol kullanımı gibi çeşitli sebeplerle engelli
sayısı çoğalmaktadır. Bu yüzden her geçen gün, engelliler için
zorunlu olan eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine olan ihtiyaç
daha da artmaktadır. Özürlü kardeşlerimizin yaşadığı zorluklar
sadece kendileriyle sınırlı değildir. Bu durum, anne, baba ve
kardeşler başta olmak üzere, bütün yakınlarını etkilemekte, onları
üzüntü ve stres içinde yaşamaya mahkum etmektedir. İnanır ve
biliriz ki, hastalık ceza değildir. İnsanın olduğu her yerde
hastalık, dert, sıkıntı ve musibetlerin bulunması doğaldır. Belki
de kişinin sabır ve tahammüle yönelik gerçek cevheri, bu imtihan ve
denemeden sonra ortaya çıkacaktır. Bir ata sözünde, 'Altın ateşte,
insan mihnette (sıkıntı anında) belli olur' denilmiştir. Hepimiz
her an bir imtihan ile karşı karşıyayız. Sağlıklı günlerimiz
olabileceği gibi, sıkıntılı ve zahmetli günlerimiz de olacaktır"
denildi. Kur'an'dan çeşitli ayetlerle örnekler verildiği hutbede,
"Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve
ürünlerden eksilterek deneriz. Ey Peygamber, sabredenleri müjdele.
Peygamberimiz (s.a.v) de bu hususu, 'Mü'mine isabet eden her
yorgunluk, hastalık, üzüntü, sıkıntı ve hatta ayağına batıp
rahatsız eden diken bile eğer Allah yolunda çalışıyorsa,
günahlarına kefaret olur' buyurmuştur. Toplum bir bütündür.
Peygamberimiz Hadis-i Şeriflerinde, 'Birbirlerine merhamet etmede,
birbirlerini sevmede ve dayanışmada mü'minleri bir beden gibi
görürsün. O bedenin uzuvlarından biri rahatsızlandığında diğer
organları da aynı rahatsızlığı hissederler' buyurmuştur. Bu
itibarla engellileri topluma kazandırmak için elimizden geleni
yapmalıyız. Engellileri topluma kazandırmanın üç basamağı
bulunmaktadır. Birincisi, ağır bir stres ve yük altında bulunan
ailelerin sıkıntılarının hafifletilmesi. İkincisi, engellinin de
yaşama hakkının olduğu, ayrıca diğer sosyal imkanlardan da
yararlanması gerektiği bilincinin geliştirilmesi. Üçüncüsü,
engellilerin yetenek ve becerilerinin geliştirilerek, toplumsal
üretime katkıda bulunmalarının sağlanmasıdır. Özürlülüğü bir
talihsizlik kabul ederek bu insanlarımızı toplum dışı bırakmak
yerine, onların da bakım, eğitim ve düzenli bir hayat hakları
olduğu unutulmayarak onlara gerekli hizmeti vermek gerekir. Bu
bilincin, toplumun her kesimince benimsenmesi ve desteklenmesi çok
önemlidir" ifadelerine yer verildi. Hutbe, şu sözlerle sona erdi:
"Engelliler konusunda aile ve okul başta olmak üzere, bütün
kurumlar kendilerine düşen görev ve sorumluluğu yerine
getirmelidirler. Bu amaçla kurulan vakıf, dernek, eğitim, sağlık ve
rehabilitasyon merkezlerine maddi manevi açıdan ve özellikle araç
ve gereç yönünden yardımcı olmak, dini ve insani bir görevdir.
Engellilerimiz, beceri ve kabiliyetlerine göre iş imkanı sağlanarak
topluma kazandırılmalıdır. Daha da önemlisi, sevgi ve ilgiye
muhtaç, bu insanlar sık sık ziyaret edilerek, kendilerine manevi
destek verilmelidir. Unutmamak gerekir ki, onların da dünyanın
nimetlerinden ve güzelliklerinden yararlanmaya hakları vardır."