Diyanet'ten 'laiklik' çıkışı
Abone olDiyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Bardakoğlu, "Din İşleri Yüksek Kurulu görüş açıkladı diye, kanunların bunu esas alarak çıkartılması, laiklik ilkesinin özüyle çelişir" dedi...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın AİHM'nin türban kararını eleştirirken dile getirdiği, "Mahkeme söz söyleme hakkına sahip değil, söz söyleme hakkı ulemanındır" sözlerine ilişkin tartışmada en kritik açıklama Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu'ndan geldi.
Bardakoğlu, "Din İşleri Yüksek Kurulu (DİYK) görüş açıkladı diye kanunların bunu esas alarak çıkartılması ya da bu görüşün kamu otoritesini bağlaması laikliğin özüyle çelişir" dedi. Bardakoğlu, Türkiye gündemine oturan "ulema" tartışması konusunda Milliyet'e şu değerlendirmeyi yaptı:
'İhtiyaçlara göre'
BİREYSEL ÖZGÜRLÜK ALANI: Diyanet İşleri Başkanlığı, kendisine yöneltilen veya gündemde olup da açıklama yapılmasına ihtiyaç duyulan konularda dini görüş açıklamaktadır. Laiklik de, din işleri ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması, birinin diğer alana müdahil olmaması demek olduğundan, Başkanlık'ın dini konulardaki görüş açıklaması da, siyasetçilerin ve yasama organının dini görüşle bağımlı olmaması da tabii bir durumdur. Başkanlık ya da DİYK, bir konunun, mesela başörtüsünün dini yönünü açıklar. Ancak bu bir bilgilendirme ve dini yönden kamuoyunu aydınlatma faaliyeti olup kişiler bu görüşe uyup uymamakta serbesttir.
'Siyasetçiyi bağlamaz'
Zaten Başkanlık, dini görüşlerin ne derece ve kim tarafından nasıl uygulandığını takiple meşgul olamaz, olmamaktadır da. Artık bilgiden ötesi bireysel özgürlük alanıdır. Başkanlık'ın dini konulardaki açıklaması elbette siyasetçiyi, kamu otoritesini de bağlamaz. DİYK görüş açıkladı diye kanunların bunu esas alarak çıkartılması ya da DİYK görüşünün kamu otoritesini bağlaması, laikliğin özüyle çelişir."
BİZ HER ŞEYE ÇÖZÜM GETİRMEYİZ: Başörtüsü konusunun iki yönü vardır. Biri, dinle alakalı kısmı, diğeri de kamu otoritesi, yasama organı ve kamu siyasetiyle ilgili kısmı. Diyanet olarak biz örtünmenin sadece dini boyutuyla ilgileniriz. Siyasetçi olmadığımız için örtünmenin yasalar karşısındaki konumu ve geçerlilik alanı konusundaki tartışmalara katılmayız.
Örtünmenin dinen gerekip gerekmediği veya örtünmenin dindeki yeri konusunda görüş bildirmek Diyanet İşleri Başkanlığı'nın işidir. Başörtüsü yasağının hukuka ve siyasete ilişkin kısmı bizim görev ve yetki alanımızın dışında kalır.
Kamu otoritesiyle, yasama organıyla alakalı bir konudur. O Diyanet'in alanına girmez. Böyle olunca, devlet, medya, bürokratlar "Türban dini bir gereklilik mi, değil mi" tartışmasına girmemelidir.
Biz her şeye çözüm getiren kurum değiliz. Herkes kendi işini yaparsa, insanlar birbirinin işine ve alanına saygı gösterirse, her bir soruna o alanın kuralları içinde çözüm aranırsa, o zaman birlikte ve huzur içinde yaşamamız kolaylaşır. Yetki ve alan tecavüzü, yetki çatışması insanların zihninde farklı kategoriler oluşturur ve huzursuzluğu arttırır.
BAŞÖRTÜSÜ KARARI VAR: DİYK, ilgili devlet dairelerinin ve bakanlıkların talebi üzerine, müteaddit defalar örtünmenin ve başörtüsünün dini yönüyle ilgili açıklamalar yapmış, kararlar almıştır.
'Resmi doğru çekmeli'
MONTAJ YAPMAMALIYIZ: Dini tanıtırken onun 14 asırlık tarihini, asırlar boyu Müslümanların bu dini nasıl algıladığını ve yaşadığını göz önünde tutmak zorundayız. Bunu göz ardı ederek, kendi kişisel düşünce ve eğilimimizi dinin ana çizgisi olarak sunamayız. Önce dini tecrübenin resmini doğru çekmeliyiz. Resmi doğru çektikten sonra da üzerine montaj çalışması yapmamalıyız. Müslümanlar bugüne kadar başörtüsünü dinin gereği olarak görmüş, bu anlayışlarının sonucu olarak 14 asırlık bir uygulama ortaya çıkmıştır. Münferit olarak farklı düşünen şahıslar ve bilim adamlarının olması bu resmi değiştirmez.
Haber: Önder Yılmaz
Kaynak: