Diyanet'ten İslam'a çağdaş yorum
Abone olKurul, Hz. Muhammed'in "yönetimlerini kadına teslim eden toplum iflah olmaz" sözünü şöyle yorumladı.
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, İslam'a göre
kadınların, devlet başkanlığı dahil her tür yöneticilik
yapabileceğine karar verdi. Kurul, Hz. Peygamber'in "yönetimlerini
kadına teslim eden toplum iflah olmaz" anlamındaki sözünün ''genel
hüküm içermediği'' yorumunu yaptı. Dini Soruları Cevaplandırma
Komisyonu'nca hazırlanan ''Kadınların İş Hayatında ve Yönetimde Yer
Almaları'' konusundaki raporunu görüşen Din İşleri Yüksek Kurulu,
konuyu karara bağladı. Kararda, İslam dininin, insan olmaları veya
temel hak ve sorumlulukları açısından kadınla erkek arasında
herhangi bir farklılık öngörmediği vurgulandı. İslam'da erkeğe
tanınan temel hakkın aynı derecede kadına da tanındığı ifade edilen
kararda, Kuranıkerim'de Hz. Peygamber'in kadınlardan biat almasının
zikredilmesinin, İslam'da kadının iradesinin bağımsızlığını açık
bir şekilde ortaya koyduğu belirtildi. Kararda, ''Bu itibarla,
kadın olmak, hak ve fiil ehliyetini daraltan bir sebep değildir.
Sahip olduğu hakların, kocası ya da başkası tarafından ihlal
edilmesi halinde kadının hakime başvurarak haksızlığın
giderilmesini isteme hakkı bulunmaktadır'' denildi. ''ÖNEMLİ OLAN
HUZUR VE GÜVEN'' İslam'da kadının konumu ve hakları konusundaki
tartışmaların önemli bir kısmının, kadının sosyal hayata katılması,
çalışması ve kamu görevi üstlenmesi noktalarında odaklandığı
belirtilen kararda, ''Kadınların ticaret ve iş hayatına girmesi''
konusunda şu değerlendirmeler yapıldı: ''İslam'a göre, kural olarak
kadın, ev içinde ve dışında çalışabilir, ailesinin ihtiyaçlarını
sağlamada kocasına yardımcı olabilir. Şartlara ve ihtiyaçlara göre,
aile hayatında eşlerin rollerinin değişmesi de mümkündür. Önemli
olan hayatın huzur ve düzen içinde geçmesi, ihtiyaçların
karşılanmasında bireylerin imkan ve kabiliyetlerine uygun
sorumlulukları dengeli şekilde üstlenmeleridir. Bazı kaynaklarda
yer alan Hz.Peygamber'in, evin iç işlerini kızı Hz. Fatıma'ya, dış
işlerini ise damadı Hz. Ali'ye yüklemiş olması, Müslümanlar için
bir aile modeli oluşturma amacına yönelik bağlayıcı bir kural
değil; ihtiyaç, örf ve adete dayalı tavsiye niteliğinde bir
çözümdür.'' ''DEVLET BAŞKANI OLABİLİR'' Bazı kaynaklarda kadının
kamu görevi üstlenmesini sınırlandıran görüş ve hükümlerin yer
aldığı, ancak Hz. Peygamber devrinden itibaren kadınların;
öğretmenlik, memurluk, doktorluk, hemşirelik, zabıta memurluğu gibi
çeşitli özel ve kamu işlerinde çalıştıkları belirtilen kararda,
kadınların yöneticiliği konusunda ise şu görüşlere yer verildi:
''Kadınların sahip oldukları hak ve yetkilerin uygulamaya
geçirilmesi ve kadınların sosyal hayatta aktif rol üstlenmeleri,
tamamen sosyoekonomik ve kültürel şart ve ihtiyaçlarla ilgilidir.
İslam bu konuda temel hak ve ilkeleri belirtmekle yetinmiş, geri
kalan kısmı Müslüman toplumların kendi gelişim seyrine terk
edilmiştir. Her kamu görevinde olduğu gibi, devlet başkanlığı için
de liyakat şart olduğundan, devlet başkanlığına getirilecek kişinin
cinsiyetine değil, bu göreve layık olup olmadığına bakılır. Diğer
taraftan, devlet başkanının ordunun başında sefere çıkması, cuma
hutbesini okuması ve namazını bizzat kıldırması gerekmez. Bunların,
görevlendireceği kişiler tarafından yaptırılması mümkündür.
'Yönetimlerini kadına teslim eden bir toplum iflah olmaz'
anlamındaki hadise gelince; Hz. Peygamber bu sözüyle, başkanı bir
kadın olan Sasani Devleti'nin kısa süre sonra yıkılacağını haber
vermektedir. Nitekim bu devlet, kısa bir süre sonra yıkılmıştır.
Diğer taraftan Kuranıkerim'de, Saba Melikesi Belkıs'tan
bahsedilirken herhangi bir olumsuz ifadeye yer verilmemiş olması,
tarihte ve günümüzde, başında kadın olduğu halde güçlü bir şekilde
varlığını devam ettiren ülkelerin bulunması, Hz. Peygamber'in bu
sözünün genel hüküm içermediğini göstermektedir.'' İslam'da kadının
kamu görevi yapmasını yasaklayan açık, kesin ve bağlayıcı bir hüküm
bulunmadığı belirtilen kararda, ''Bu itibarla, gerekli fıtri
donanımı haiz, liyakatli kadınların devlet başkanlığı da dahil her
türlü yönetimde görev almasında dini açıdan bir sakınca yoktur''
denildi.