Diyanet'i karıştıran sözler
Abone olYıldız, Diyanet'in siyasi iradenin boyunduruğu altında olduğu için görevini yapamadığını savundu.
Diyanet-Sen Genel Başkanı Ahmet Yıldız, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın mevcut haliyle dini hizmetleri gereği gibi yürütemediğini belirterek, "Bunun sebebi Başkanlığın siyasi tesirlere açık yapısıdır. Göreve gelmesi ve ayrılması siyasi otoritenin iki dudağına bağlı olan başkanlar, bu mevkii kendileri bakımından ulaşılacak en büyük nihai hedef olarak görülüyorsa siyasi otoriteye bütünüylü tabi olmaktadırlar" dedi. Diyanet- Sen tarafından düzenlenen '80. Yılında Diyanet' konulu panel bugün Dedeman Otel'de gerçekleştirildi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile Kuran okunması ve tasavvuf müziği dinletisilyle başlayan panele, AK Parti Milletvekilleri Mustafa Sait Yazıcıoğlu, Musa Uzunkaya, Salim Uslu, Ankara İl Müftüsü Hakkı Özer, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Fikret Karaman, Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Aksu ve birçok izleyici katıldı. Panelde bir konuşma yapan Diyanet Sen Genel Başkanı Yıldız, Diyanet'in yeniden düzenlenmesi kapsamında, dini hizmetlerin resmi bir kurum veya sivil kuruluşlarca yürütülmesinin getiri ve götürüleri olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Din hizmetlerinin son zamanlarda sıkça dile getirildiği gibi cemaatlere bırakılması fikri hiç şüphesiz Batıdaki uygulamalardan ilham almaktadır. Bir çok batı ülkesinde dini hizmetler devletten bağımsız kiliseler tarafından yürütülmektedir. Bu kiliseler hem idari bakımdan hem de mali bakımdan bağımsızdır. Dini hizmetlerin cemaatlere bırakılmasında en önemli endişe kaynağı dindeki bölünmedir. Camiler her mezhep ve tarikat mensubunun olmuştur. Bunun birleştirici rolü olduğu görülmektedir. Biz batı böyle yapıyor diye dini hizmetleri cemaatlere bırakırsak camilerimiz mezhep, tarikat hatta siyasi ve ideolojik gruplaşmalara, bölünmelere yol açacaktır. Bu bölünmeler belki de zaman içinde çoğalacak ve kemikleşecektir. Allah korusun belki de bir rant ve iktidar kavgasına dayanacak bu bölünmeler bir yorum farklılığı gibi sunulmaya çalışılacaktır. Almanya örneği bu konuda çok açık ders ve ibretlerle doludur. Bildiğiniz gibi Almanya'da hemen her grup, cemaat ve siyasi düşüncenin ayrı camii vardır". Yıldız, ayrıca dini hizmetlerin verilmesiyle ilgili bu meseleye tarihi tecrübe açısındın bakılması gerektiğini belirterek, "Avrupa Birliği'ne giriş sürecindeyiz, onların uyguladığı bu sistemi biz de kabul edelim denirse, bu dini hizmetlerin cemaatlere bırakılması anlamına gelir. Bizim tarihi tecrübemize uygun olan bu hizmetlerin merkezi bir kurum tarafından yürütülmesidir. Ancak bu kurumun bugünkü şekliyle Diyanet İşleri olması da mümkün değildir" şeklinde konuştu. Yıldız bunun sebeplerini ise şu şekildi sıraladı: "Birincisi devletin bu kurumun çok fazla işlevsel olmasını istediği şüphelidir. Diyanet İşleri'nin işleyişini düzenleyen kanun boşluklar taşımaktadır. İkinci sebep Başkanlığın siyasi tesirlere açık yapısıdır. Göreve gelmesi ve ayrılması siyasi otoriteninin iki dudağına bağlı olan başkanlır, bu mevkii kendileri bakımından ulaşılacak en büyük nihai hedef olarak görüyorlarsa siyasi otoriteye bütünüyle tabi olmaktadırlar". Din görevlilerinin sorunlarını da anlatan Yıldız, İmam Hatipler'in, Kur'an Kursları, din dersleri, kılık kıyafet gibi meselelerde yönetim kadrolarının bazen 'yukarı'nın dayatmalarıyla, 'Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal' misali cendereye sıkışmış olduklarını söyledi. Yıldız ayrıca merkezi vaaz sistemiyle binlerce din görevlisinin susturulduğunu öne sürerek, "Bunlar boşuna mı tahsil gördü? Emek verdi. Ancak vaaz veremez. Niçin? Çünkü merkezi sistem var.Bu merkezi sistem okullarda niye yok? Milli Eğitim öğretmen açığı çekeceğine, her yıl 40-50 bin yeni öğretmen tayin edeceğine geçsin merkezi sisteme olsun bitsin" diye konuştu. Yıldız, Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili kamuoyunda farklı görüşler olduğunu belirterek, "Diyanet İşleri'nin laiklik ilkesiyle çatıştığını düşüne bazıları, vatandaşın dini, ahlaki ve felsefi tercihleri karşısında devletin tarafsız olması ve devletin baskıcılığına karşı oldukları için bu görüşü savunurken bazılarını da asıl rahatsız eden husus Diyanet kurumu değil dindir. Bunlar bir yandan 'Diyanet kalksın', 'Zorunlu din dersleri kalksın' derken bir yandan da bu durumun yaratacağı boşluğu gönüllü dini kurumların doldurmasına da karşı çıkmaktadırlar" dedi. Yıldız, bunun tek çaresinin Diyanet İşleri Başkanlığı'nın itibarı bakımından siyasi otoritenin keyfi müdahalelerinden bağımsız hale getirilmesi olduğunu kaydetti. Yıldız, Diyanet İşleri'nin siyasi çekişmelere alet edilmemesi gerektiğini ifade ederek, "Laik devlet yapısı içinde, Diyanet İşleri Başkanlığı'na ihtiyaç vardır. Laiklik Diyanet İşleri'nin mevcudiyet aleyhine bir gerekçe asla olamaz. Çünkü laik olan devlettir, halk Müslümandır. Diyanet İşleri aşkanlığı'da bu halkı dini yönden aydınlatmak ve din hizmeti sunmak için vardır" şeklinde konuştu. Yıldız'ın iddialarına cevap veren Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Fikret Karaman, kurumun özellikle son bir yıldır yaptıklarına kefil olduklarını ve görevlendirme ve işe alımlarda hiç bir zaman ricacılara yanıt vermeyerek, objektif olduklarını savundu. Karaman, hiçbir zaman hutbeleri tek merkezden hazırlama gibi bir iddiaları olmadığını belirterek, bütün müftülüklere son olarak merkezde görülmesi şartıyla hutbe hazırlattıklarını söyledi.