Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'den Validebağ açıklaması
Abone olDiyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Validebağ Korusu'nun bitişiğindeki arsaya yapılması planlanan camiyle ilgili tartışmalarla dair flaş açıklamalarda bulundu.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Üsküdar'da
Validebağ Korusu'nun bitişiğindeki arsaya yapılması planlanan cami
ile ilgili yaşanan tartışmalara değinerek, "800 metrekare üzerinde
bir cami inşa edilecek. Bir tarafta mescit inşa etmek üzere
insanlar görüyorsunuz, bir taraftan da ağaç sevgisi, 'ağaçlar
kesilmesin' diye gösteri yapan insanlar görüyoruz. Her şeyden önce
bu bize yakışmıyor. İbadet sevgisi ile tabiat sevgisi karşı karşıya
gelecek sevgiler değildir" dedi.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Türkiye Diyanet Vakfı (TDV), Kadın
Aile ve Gençlik Merkezi (KAGEM) işbirliği yaparak oluşturacağı
'KAGEM Orman Projesi'nin açılış törenine Diyanet İşleri Başkanı
Mehmet Görmez'in yanı sıra Orman ve Su İşleri Bakan Yardımcısı
Nurettin Akman, Çubuk Kaymakamı Cemal Şahin, Belediye Başkanı
Tuncay Acehan, İlçe Müftüsü Bilal Kara, kamu kurum kuruluşlarının
temsilcileri ile vatandaşlar katıldı.
Görmez, burada yaptığı konuşmada, camilerin ağaçlandırılmasına
ve mezarlıkların yeşil alanlara dönüşmesi için başlatılan
çalışmalara destek olan Orman ve Su İşleri Bakanlığına teşekkür
ederek, bütün Diyanet camiasına Orman Bakanlığı ile başlatılan
çalışmaya destek olma davetini bildirdi.
VALİDEBAĞ CAMİİ İNŞAATINDA ARBEDE
ÇIKTI!
VALİDEBAĞ'A YAPILACAK CAMİ HAKKINDA KONUŞTU
Üsküdar'da Validebağ Korusu'nun bitişiğindeki arsaya yapılması
planlanan cami inşaatındaki olaylara da değinen Görmez, şunları
söyledi:
"Birkaç gündür üzülerek İstanbul'un bir bölgesinde bir tartışmaya
şahit oluyoruz. 800 metrekare üzerinde bir cami inşa edilecek. Bir
tarafta mescit inşa etmek üzere insanlar görüyorsunuz, bir taraftan
da ağaç sevgisi, 'ağaçlar kesilmesin' diye gösteri yapan insanlar
görüyoruz. Her şeyden önce bu bize yakışmıyor. İbadet sevgisi ile
tabiat sevgisi karşı karşıya gelecek sevgiler değildir. Biz gönül
dünyamızın derinliklerinde halen sakladığımız öfkeleri, başka
şekillerde ifade etmeliyiz. O öfkeleri, tabiat sevgisiyle ibadet
sevgisi, tabiat sevgisiyle mabet sevgisi üzerinden ifade
etmemeliyiz. Bu bize asla yakışmıyor. İslam Peygamberi buyuruyor
ki, 'Yeryüzü bize mescit kılındı. Yeryüzünde gördüğünüz bütün
ağaçlar, çiçekler tabiat ve yeryüzü bir mabet' dolayısı ile ibadet
sevgisi ile mabet sevgisini karşı karşıya getirerek birbirimizi
üzmek, birbirimize bu sevgiler üzerinden öfkemizi göstermeye
kalkışmak bize yakışmıyor. Bunun da biran önce bitmesini sona
ermesini diliyorum."
Bakan Yardımcısı Akman ise Bakanlık olarak 2003-2013 yılları arasında 4 milyon hektar alanda çalışma yapıldığını ve toplam 3 milyar fidanın toprakla buluşturulduğunu söyledi.
Akman, son 12 yılda orman varlığının 900 bin hektar
artırıldığını, fidan üretiminin ise 6 katına çıktığını, 2008 - 2012
yılları arasında ilan edilen ağaçlandırma seferberliği ile
neredeyse Belçika'nın yüzölçümü kadar alanın ağaçlandırıldığını ve
adeta bu konuda bir rekor kırıldığını bildirdi.
Bütün bu çalışmaların, halkın desteğiyle hayata geçirildiğini anlatan Akman, "TDV ve KAGEM ile yapılan protokol neticesinde 5 yıl boyunca bin 100 hektar alanda dikilecek 4 milyon 50 bin fidanın, Timur'un fillerinin saklanabildiği kadar sık ormanlarının olduğu rivayetinin olduğu bölgeden başlatılıyor olmasının da bu projenin hedefi açısından çok anlamlı bulduğumu özellikle söylemek istiyorum" dedi.
''TABİATA KARŞI DAHA ŞEFKATLİ OLAN KADIN
KALBİ...''
Proje konusunda KAGEM'in bütün üyelerine de teşekkür eden Görmez,
"Zannediyorum onlar baktılar ki özellikle erkek kardeşleri bunun
üstesinden gelemiyorlar. Tabiata karşı daha şefkatli olan kadın
kalbini de harekete geçirerek, bunu başarabileceklerini
gösterecekler inşallah" dedi.
Bu tür etkinliklerle amaçlarının sadece ağaç sayısını artırmak
olmadığını vurgulayan Görmez, öncelikle amaçlarının insanla tabiat
ilişkisini yeniden gözden geçirilmesini sağlamak olduğunu
kaydetti.
''TABİAT İNSANLARIN GÜNAHLARINI TAŞIYAMAZ HALE
GELDİ''
İnsanın sadece gönül dünyasını Kerbela'ya dönüştürmediğini aynı
zamanda tabiatı da Kerbela'ya dönüştürdüğünü ifade eden Görmez,
şöyle konuştu:
"Ben Pursaklar nüfusuna kayıtlı bir vatandaşım. Pursaklar anlamı
nereden geliyor? Pursaklar, içerisinde her türlü orduyu saklayacak
orman demektir. Kelimenin aslı 'pürsaklar'dır. Dolayısı ile bu
orman alanlarına şimdi bakıyoruz az sayıda ağaç görüyoruz.
Öncelikli amacımız insanın tabiatla olan ilişkisini yeniden gözden
geçirmesini sağlamaktır. Tabiat insanların günahlarını taşıyamaz
hale gelmeye başladı. Bizim yapıp ettiklerimizden dolayı tabiat
bizi taşıyamaz hale gelmeye başladı. Biz sadece gönül dünyamızı
Kerbela'ya dönüştürmedik. Biz içerisinde yaşadığımız tabiatı da
Kerbela'ya dönüştürdük. Biz tabiatı o kadar hoyratça kullandık ki,
sadece Allah'ın bize verdiği nimetleri yok etmekle kalmadık, bizden
yüz yıllarca sonra dünyaya gelecek nesillerin nimetlerini de
tüketmeye başladık. Onun için insanoğlu tabiatla ilişkisini yeniden
gözden geçirmek durumundadır."
''TABİATIN DENGESİ BOZULDU''
Görmez, insanların her şeye müdahale eder hale geldiğini ve
tabiatın mutlak sahibi gibi kendini görmeye başladığını
vurguladı.
İnsanın büyük bir tüketim hırsına girdiğini aktaran Görmez,
sözlerini şöyle sürdürdü:
"İnsanoğlu kainatı ve tabiatı o kadar hoyratça kullandı ki,
tabiatın dengesi bozuldu. Tabiatın Müslümanlığı da alt üst oldu.
Yüce Peygamber Müslümanı bal arısına benzetti. Bal arısı hep güzel
şeyleri yer. Ama biz arının Müslümanlığına da müdahale ettik,
arının önüne şeker koyduk ve onun sahte bal üretmesini sağladık. Bu
sadece bir örnektir. Biz süte de müdahale ettik ve sahte süt
üretmeye başladık. Dolayısı ile kainatın dengesini biz böyle
bozduk. Ama İslam Peygamberi devam ediyor. Müslüman bal arısı
gibidir. Hep güzel şeyler yer, hep güzel şeyler üretir, her yere
konar ama hiçbir yeri ne kırar ne de döker. Her insan züccaciye
dükkanına giren fil gibi tabiata girdi ve tabiata müdahale etti.
Allah ile ilişkilerimiz bozulunca, tabiatla ilişkilerimizde
bozuldu. İnsan büyük bir tüketim hırsına girdi. Büyük bir güç
tutkusuna kapıldı ve yeryüzünün mutlak sahibi gibi hareket etti.
Tabiatı Allah'ın ona verdiği bir emanet olarak görmeyip, tabiatın
sahibi gibi hareket etmeye kalkıştı."
''TABİAT ALLAH'A TESLİM OLMUŞ
MÜSLÜMANDIR''
Kur'an-ı Kerim'in tabiatı Müslüman olarak tasfir ettiğine dikkati
çeken Görmez, insanoğlunun tabiatla ilişkiye geçmesini sağlamayı
sadece çevre gönüllülerine bırakmamak gerektiğini ve bu konuda
diyanet camiasının öncü olması gerektiğini kaydetti.
Cuma namazına 20 milyon insanın camiye geldiğini hatırlatan Görmez, "Tabiat Allah'a teslim olmuş Müslümandır. Tabiat, ağaçlarıyla, ormanlarıyla, nehirleriyle, dağlarıyla, taşlarıyla Allah'ı tesbih ve secde eder" diye konuştu.
"Görmez, insanoğlunun tabiatla ilişkiye geçmesini sağlamanın sadece çevre gönüllülerine bırakılmaması gerektiğini vurgulayarak, diyanet mensuplarının ve camilerde görev yapan din görevlilerinin de bu konuda öncü olması gerektiğini bildirdi.
Görmez, "Bu konuda hem kendileri örnek olmalı rehber olmalı hem de cuma günleri 20 milyon insanımız camilere geliyor onlara tabiatla ilişkilerin artırılması noktasına çokça durmalıyız. Onlara canlılara, hayvanlara karşı şefkatli ve merhametli olmayı çok daha fazla anlatmalıyız. Yüce dinimizin bütün kainata, can taşıyan bütün varlıklara karşı nasıl şefkat ve merhametle dolu olmamız gerektiğini, ortaya koyduğunu hepimiz biliyoruz. Ama bunu insanlığa karşı anlatmada hala yetersiz olduğumuzu da açıkça ifade etmek istiyorum" değerlendirmesinde bulundu.