Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş: Memur olmanın ahlakı olduğu gibi amir olmanın da ahlakı vardır
Abone olDiyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş hutbe verdi: Memur olmanın ahlakı olduğu gibi amir olmanın da ahlakı vardır. İşçi olmanın ahlakı olduğu gibi işveren olmanın da ahlakı vardır
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Kırklareli’ndeki
tarihi Hızırbey Camii’nde hutbe irad etti, ardından cuma namazı
kıldırdı. Hutbede İslam’ın gönderiliş gayelerinden birinin de
hayatın her alanında güzel ahlakı kendine rehber edinen toplum inşa
etmek olduğunu belirten Erbaş, “Cenab-ı Hak, dünya ve ahiret
mutluluğu için bizlere ibadetleri emrettiği gibi işimizde de
bizlerden ahlaklı olmayı istemiştir. İş ahlakı, doğruluk, güven,
saygı ve adalet gibi temel değerleri işimize yansıtmaktır. İşimizi
sağlam yapmak, kul ve kamu hakkına riayet etmek, sözümüzde ve
özümüzde dürüst olmaktır. Bir ayet-i kerimesinde Rabbimiz,
'Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.' Emr-i celili ile bizi dürüstlüğe,
doğruluğa yönlendirmekte ve bunu hepimize emretmektedir. Her daim
helali gaye edinmek, kazancımıza haram, dilimize yalan
bulaştırmamaktır” ifadelerini kullandı.
“Memur olmanın ahlakı olduğu gibi amir olmanın da ahlakı vardır”
Erbaş, iş ahlakının çalışma hayatının tamamını kapsayan bir
değer olduğunu ifade ederek, “Memur olmanın ahlakı olduğu gibi amir
olmanın da ahlakı vardır. İşçi olmanın ahlakı olduğu gibi işveren
olmanın da ahlakı vardır. Memur olmanın ahlakı, devletine sadakatle
bağlı kalmak, milletine nezaket ve özveriyle hizmet etmektir. Esnaf
olmanın ahlakı olduğu gibi müşteri olmanın da ahlakı vardır. Amir
olmanın ahlakı, hak ve adaletten asla ayrılmamak, himayesindeki
kişilere hakkaniyetle davranmaktır. İşçi olmanın ahlakı ise, işini
sağlam ve kaliteli yapmak, iş yerini işverenin emaneti olarak
görmektir. İş yerinin imkanlarını şahsi ihtiyaçları için
kullanmamaktır. İşveren olmanın ahlakı ise, işçiye huzurlu bir iş
ortamı oluşturmaktır. Onu sosyal haklardan mahrum bırakmamak, alın
teri kurumadan ücretini tam olarak vermektir. O yüzden Allah Resulü
Hazreti Muhammed Mustafa Efendimizin (s.a.s.) hadis-i şerifini
hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım, ‘İşçinin alnının teri
kurumadan onun hakkını ver’” diye konuştu.
Erbaş, esnaf olmanın da ahlakının olduğuna dikkati çekerek, esnaf
olma ahlakının dürüstlükten ayrılmadığını ifade etti.
“‘Bizi aldatan, bizden değildir’”
Esnaf ahlakını malın kusurunu gizlememek, stok ve
karaborsacılığa tevessük etmemek, helal kazancına haram
bulaştırmamak olarak niteleyen Erbaş, sözlerine şöyle devam
etti:
“Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), 'Bizi aldatan, bizden değildir'
hadis-i şerifi gereğince müşterisini aldatmamak, ölçü ve tartıyı
eksik yapmamak konusunda bütün insanlığı uyarmaktadır. Müşteri
olmanın ahlakı ise, esnafa verdiği sözü yerine getirmek, borcunu
zamanında ödemek, onu zarara uğratacak her türlü söz ve eylemden
kaçınmaktır.”
İş hayatında duyarlılığın azaldığı, kanaat, doğruluk ve dürüstlük
gibi erdemlerin zayıfladığı, ahlak kavramının içinin boşaltıldığı
ve istismar edildiği bir çağda yaşadıklarını dile getiren Erbaş,
dünyevileşme, bencillik, bir malı değerinden fazlaya satarak veya
kiraya vermek suretiyle çok kazanma arzusu gibi yanlış tutum ve
davranışların toplumsal huzuru derinden etkilediğini sözlerine
ekledi.
“Bizlere düşen görev, Sevgili Peygamberimizin (s.a.s) sadakatini kuşanarak her işimizi emanet bilinciyle sahiplenmektir”
Hutbesinde “Hiçbiriniz, kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe tam anlamıyla iman etmiş olamaz” hadisine yer veren Erbaş, “Şahsi menfaatlere takılıp kalmamayı, başkalarının hak ve hukukunu gözetmeyi, sosyal hayatta adil ve dengeli olmayı Peygamber Efendimiz (s.a.s.) her daim bizlere tavsiye buyurmuştur. Bizlere düşen görev, Sevgili Peygamberimizin (s.a.s) sadakatini kuşanarak her işimizi emanet bilinciyle sahiplenmektir. Onun hak duyarlılığına riayet ederek işçinin hakkını zayi etmemek, iş sağlığı ve güvenliğine daha fazla hassasiyet göstermektir” şeklinde konuştu.