Diyanet hatalı siteleri kapattıracak
Abone olDiyanet'in görev kanunundaki yapılan değişiklikle, kurum internette 'hatalı' dini yayınlar yapan siteleri kapattıracak.
Diyanet'in görev kanunundaki yapılan değişiklikle, kurum
internette 'hatalı' dini yayınlar yapan siteleri
kapattıracak.
Resmi Gazete’de yeni yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklik
kanununa göre, ‘hatalı’ veya ‘yanlış’ Kur’an-ı Kerim yayınları
yapan internet siteleri, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın talebi
üzerine mahkemelerce kapatılacak.
Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkinda Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’da yapılan
değişiklik uyarınca, ‘hatalı’ ve ‘noksan’ olarak basıldığı veya
yayımlandığı yeni kurulan Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu
tarafından tespit edilen mushaf ve cüzler ile sesli ve görüntülü
Kur’an-ı Kerim yayınları, Başkanlığın müracaatı üzerine, yayımın
yapıldığı yer sulh hukuk mahkemesi kararı ile toplatılacak ve imha
edilecek.
Beşinci fıkra kapsamına giren yayının internet ortamında yapılması
halindeyse, Başkanlığın müracaatı üzerine, sulh hukuk mahkemesi bu
yayınla ilgili olarak erişimin engellenmesi kararı verecek. Kanun
13 Temmuz 2010 Salı günü Resmî Gazete’de 27640 sayıyla
yayınlandı.
Yeni yasaya göre 5651 sayılı Yasa’da izlenen usulden farklı bir
usul göze göze çarpıyor. Buna göre, söz konusu içeriğe erişimin
engellenmesi kararı Diyanet İşleri Başkanlığı talebi üzerine hukuk
mahkemeleri tarafından verilecek ve Telekomünikasyon İletişim
Başkanlığı’nın res’en erişim engelleme yetkisi olmayacak.
Öte yandan, dini eleştiriler veya muhalif fikirler de kolayca “dini
metinlerin hatalı aktarımı” olarak yorumlanıp kolaylıkla kapatmaya
gerekçe yapılacak.
ESAS VE USUL AÇISINDAN HATALI
Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi
öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak, yeni düzenlemenin hem
esas hem de usul açısından endişe verici olduğunu söyledi.
Açıklamaya göre, laik bir hukuk düzeninde bir idari birimin
İnternet sitelerinin dini içeriğine müdahale etmesinin kabul
edilemez olması bir yana, düzenleme Anayasa’da öngörülen temel
haklar rejimine de her yönüyle aykırı bulunuyor.
Altıparmak şöyle devam ediyor: “Anayasa’nın 13. maddesine göre
temel haklar ve özgürlükler ancak Anayasanın ilgili maddelerinde
belirtilen sebeplere göre sınırlandırılabilir. Ne var ki ne
Anayasanın din ve vicdan özgürlüğünü düzenleyen 24. maddesi ne de
26. maddesinde düzenlenen düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti
yasada gösterilen türden bir gerekçeyle hakların
sınırlandırılmasını mümkün kılıyor.
Aynı şekilde 13. madde düzenlemelerin demokratik toplum düzeninin
ve laik Cumhuriyetin gereklerine aykırı olamayacağını düzenliyor.
Oysa düzenleme, dini farklı yorumlayanlar kadar eleştirel
yaklaşanların da inanç özgürlüğünü tehdit ettiği için hem
demokratik toplum düzenine hem de laik Cumhuriyet gereklerine
aykırı bulunuyor.”
İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr.
Yaman Akdeniz, yeni düzenlemenin usul açısından da endişe verici
olduğunu belirtti. Türkiye’de sansür mekanizmasının giderek dağınık
ve takibi imkansız bir hale büründüğünü belirten Akdeniz, Diyanet
İşleri Başkanlığı’na verilen yetkiyle farklı kamu idare ve
kurumlarına sansür yapma yolunun açıldığını vurguladı ve ilgili
yasanın uygulanmaya başlanmasıyla çok sayıda yeni sansür
uygulamasının gündemimize girmesinin söz konusu olduğunun altını
çizdi.