Diyafram yüksekliği nedir ilerleyen boyutlarda oturarak uyumak zorunda kalabilirsiniz
Abone olDiyafram yüksekliği neden olur?Diyafram yüksekliğinin belirgin özellikleri nelerdir? İlerleyen aşamalarda hastalar oturarak uyuyor.
Diyafram yüksekliğinin tedavisi var mı? Diyafram yüksekliği
kimlerde görülür? Gençlerde Diyafram yüksekliği olur
mu? Diyafram yüksekliğinin belirgin özellikleri nelerdir? gibi
sorularının yanıtlarının yanı sıra uzmanlar çok şaşırtıcı bilgiler
de verdi. Örneğin diyafram yüksekliğinin ilerleyen aşamalarında
hastalar oturarak uyumak zorunda bile kalabiliyor. İşte
ayrıntılar...
DİYAFRAM YÜKSEKLİĞİNİN EN BELİRGİN ÖZELLİĞİ…; Yetişkinlerde nadir görülen bir rahatsızlık olan diyafram yüksekliğinin en belirgin özelliği nefes darlığı. Çoğu zaman tesadüfen tanısı konulan hastalıkta nefes darlığı şikayeti başka bir rahatsızlıktan kaynaklanmıyor ise mutlaka diyafram yüksekliği açısından da değerlendirilip tedavi edilmelidir.
YETİŞKİNLERDE NADİR GÖRÜLÜR; Yetişkinlerde nadir görülen bir durum olan diyafram yüksekliği zamanla yürüyüş ve efor esnasında nefes darlığı ve taşikardi şikayetlerini ortaya çıkarabiliyor. Uzmanlar tanısının çoğu zaman tesadüfen tespit edildiğini belirterek diyafram yüksekliğinin mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğuna vurgu yapıyor. Konu ile ilgili bilgi veren Şişli Kolan Hastanesinden Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Özkan Demirhan,” Diyafragma en önemli solunum kaslarımızdan olup karın boşluğunu göğüs boşluğundan ayıran yassı geniş kas yapısına verilen isimdir. Diyafram yüksekliği (Evantrasyon) diyafram kasının tümünün veya bir kısmının, kaburgaya bağlı olduğu kısımları ve organ bağlantıları bozulmamak kaydı ile kalıcı olarak yükselmesidir. Bu erişkinlerde nadir görülen bir durumdur. Diyafram yüksekliği primer ya da kazanılmış frenik sinir hasarı sonrası oluşabilir. Bu anomali genellikle sol diyaframda görülmekle birlikte diyaframda kas lifleri yoğunluğunda belirgin bir azalma ile karakterizedir. Buna karşın, diyaframda medyana gelen inme durumunda kasın görevi biraz zayıflamış olsa dahi, kas yoğunluğu normal sınırlara yakın durumda kalmaktadır. Diyafram felci genellikle frenik sinir (diyafragmayı uyaran sinir) hasarına bağlı olarak ortaya çıkmakta. Ancak diyafragma yüksekliği sıklıkla herhangi bir sinirsel hasar olmadan saf bir dejeneratif kas hastalığı olarak ortaya çıkar. Diyafram yüksekliği ve diyafram felcinin nedenleri farklı olsa da genellikle aynı radyolojik görünüm ve aynı klinik durumlara sebep olur. Diyafram yüksekliği erkek popülasyonunda daha yaygındır” dedi.
İLERLEYEN DURUMLARDA HASTA OTURARAK
UYUYOR; Diyafram yüksekliğinin neden olduğu
belirtilere değinen Demirhan,” Diyafram yüksekliği ya da diyafram
felci olan hastalarda nefes darlığı başlıca belirti olarak
karşımıza çıkar. Diyafram yüksekliği ya da felci olan hastalarda,
diyaframın hareketsizlik nedeniyle fonksiyonu azalmış ya da
kaybolmuştur. Dolayısı ile akciğer ve toraks duvarının uyum
bozukluğu nedeni ile solunumda önemli değişiklikler olur ya da
solunum bozulur. Bu da nefes darlığı hissini arttıran faktörler
arasındadır. Bazı hastalarda da hipoksemi denilen kanda oksijen
azalması görülebilir. Hipoksemiyi düzeltmek için gelişen refleks
hiperventilasyon yani kanın normal gaz seviyesini korumak için
gerekli olan normal hava giriş- çıkışının normal düzeyin üzerinde
gerçekleşmesi durumunda ise solunumsal alkaloza neden olur. Normal
kişilerin aksine, yatar pozisyonda abdominal yani karın
organlarının toraksa doğru yer değiştirmesi, akciğer hacimlerinde
daha da azalmaya yol açacağından bazı hastalarda ileri derecede
solunum bozukluğu görülebilir. Özellikle sol hemidiyafram
yüksekliği olan hastalarda karın ağrısı, şişkinlik, mide ekşimesi,
kusma, geğirme, bulantı, kabızlık ve kilo kaybı gibi belirtiler
gelişebilir. Bu şikayetler karakteristik olarak pozisyon
değişiklikleri ile şiddetlenir. Orta ve ileri düzeyde evantrasyonu
olan hastaların muayenesinde, etkilenen tarafta göğüs kafesinin alt
kısmında çöküklük oluşması, batında ise dolgunluk tespit
edilebilir. Eğilmekle veya yatar pozisyonda şiddetli ve ilerleyici
nefes darlığı oluşması diyafram yüksekliği için tanı koyduran en
önemi nedendir. Hastalar sonunda sürekli dik pozisyonda çalışmak ve
oturur pozisyonda uyumak zorunda kalmaktadır” şeklinde konuştu.
DİYAFRAM YÜKSEKLİĞİ TEDAVİSİ; Diyafram yüksekliğinde tanı aşamasında dikkat edilmesi gereklere ve tedavi yöntemlerine değinen Doç. Dr. Özkan Demirhan,” Diyafram yüksekliği ya da felci olan çoğu erişkin hastada şikayet yoktur. Diyafram yüksekliği genellikle akciğer grafisinde tesadüfen tespit edilir. Tomografi ile başka bir patolojik durum varsa ekarte edilir. Ultrasonografi ile diyafragma hareketinin olup olmadığı gözlenebilir. Nefes darlığı ya da ortopnenin, diyafram yüksekliği ya da felcine bağlı olduğunun kanıtlanması önemlidir. Bu nedenle, nefes darlığı ve ortopnenin süresi ve ilerlemesini değerlendirmek, nefes darlığına yol açan diğer potansiyel nedenleri dışlamak için (morbid obezite, akciğer hastalığı, konjestif kalp yetmezliği vb.) titiz bir öykü ve fizik muayene yapılmalıdır. Diğer nedenler dışlanmalıdır. Tedaviler ise eskiden açık yöntemler ile yapılmakta iken günümüzde minimal invaziv olmak üzere transtorasik ve transabdominal yöntemlerle diyafram plikasyon teknikleri geliştirilmiştir. Diyafragmanın normal pozisyonuna getirilmesi sonrası akciğerdeki baskı ortadan kalkar ve efor kapasitesi artar. Bilateral diyafram paralizisi olan kuadriplejik hastalarda diyafram pili (DPS) kullanılmaktadır ancak konumuz dışında kalmaktadır” ifadelerini kullandı.
Diyafram yüksekliği tanısı konulan 34 yaşındaki iki çocuk annesi Fatma Taniş yaşadığı süreci anlattı. Taniş,” AML rahatsızlığı nedeni ile ilik nakline hazırlanıyordum. Ancak aniden gelişen halsizlik, eforla birlikte gelen nefes darlığı gibi belirtiler sonrası diyafram yüksekliği tanısı kondu. Doktorlarım bu şekilde nakil olmamın mümkün olamadığını söylediler. Geçtiğimiz günlerde Özkan Demirhan hocam ve ekibi diyafram yüksekliği şikayetimi gidermek için beni ameliyata aldı. Ameliyat sonrası nefes darlığı sorunum önemli ölçüde geriledi. Doktorlarım artık nakil için hazır olduğumu söylediler” dedi.
Hastaya uygulanan cerrahi yöntemle ilgili bilgi veren Demirhan,” Kapalı ameliyat teknikleri kullanarak, küçük kesilerle yaptığımız “Diyafram Plikasyonu” ameliyatı ile diyaframını düz hale getirdik ve akciğerini rahatlattık. Akciğeri normale dönen ve nefes darlığı sorununu giderdiğimiz genç hastamız artık nakil için hazır” şeklinde bilgi verdi.