Disiplin dilimiz doğru mu?

Abone ol

Psikolojik Danışman Hakan Metan, çocuklara uygulanan disiplinle ilgili uyarılarda bulundu

Birçok insan anne–babasından gördüğü davranışların yanlışlığından bahsetse de bunu kendi çocukları için uygulamaktan vazgeçmez. Bu, ailelerin başka bir yöntem bilmemesinden, dayağın kolayına gelmesinden ve anne–babanın öfkesini kontrol edememesinden kaynaklanır. Çocuklar doğuştan yapısı itibarıyla donanım olarak bizlere uyum sağlamak ve bizleri örnek alarak hayata hazırlanmak üzere programlanmışlardır. Bizden gördüklerini taklit eder ve öğrenirler. Hiç düşündük mü acaba hayatımızın birçok noktasında olabileceği gibi disiplin konusunda anne ve babamıza benzediğimizi? Birçok insan disiplin konusunda anne ve babasından öğrendiği dili kullanmak zorunda kalır. Halbuki disiplin konusunda konuştuğumuz farklı bir dil daha vardır. İnsanların bir olay ya da durum karşısında takındıkları ve karşısındakileri baskı altına almaya yönelik disiplin davranışlarına disiplin dili deniliyor. Disiplinin de bir dili olduğunu bilirseniz doğru dilleri konuşmayı da öğrenebilirsiniz. Çevremize şöyle bir baktığımızda çocukların hatalı bir davranışta bulunduklarında anne babaların çocuklarına nasıl davrandıklarını gözlemlersiniz. Genel olarak onu döven anne veya bir baba canlanır kafamızda. Kerim Bey ve Sibel Hanım ikisi erkek biri de kız olmak üzere üç çocuk sahibi bir çifttir. 18 yaşında olan küçük oğlu birçok davranış bozukluğu içinde ve anne bundan çok rahatsız olduğu için bu durumu benimle paylaştılar. Geriye dönüp baktığımızda Sibel Hanım’ın disiplin dilinin “fiziksel şiddet” olduğu anlaşılıyordu. Kerim Bey’in dili ise “yok sayma” idi. Bütün çocuklarını döverek terbiye eden ve ikinci çocuk hariç diğerlerinde başarılı (!) olduğunu söyleyen Sibel Hanım olanlara anlam veremiyordu. Oğlu Burak neden böyle olmuştu da diğerleri değil? Evet oğlu Burak’ın neden böyle olduğunu değil de diğer çocukların nasıl oldu da ruhsal sağlıklarını koruduklarını sormak gerekiyordu aslında. Diğer çocuklar da dayak yiyerek büyümüşlerdi; ama yalnızca biri isyan ediyordu. Diğerleri isyan etmediği için sanki problem yokmuş gibi algılanıyordu anne tarafından. Diğer iki çocuğa baktığımızda çekingen, kendine güvenmeyen ve toplum içinde kendini rahat ifade edemeyen iki çocuk duruyordu karşımızda. Biri baş kaldırmış, ikisi sindirilmişti. Zaten genele bakıldığında “fiziksel şiddet”i kullanan ailelerin çocukları ya sindirilirler, çok pasif olurlar ya da baş kaldırıp isyan ederler. Anne baba ile yapılan görüşmeler sonucu ailenin bu konularda biraz bilinçlendiği ve daha olgun davranışlar ile çocukları ile daha güzel ilişkiler geliştirebildikleri gözlendi. Neden şiddete başvuruluyor? Fiziksel şiddet genellikle orta ve alt gelir grubu ailelerde daha fazla kullanılan bir disiplin yöntemi. Tabii çevremizde maddi durumu çok iyi olup da çocuklarına fiziksel şiddet uygulayan aileler de yok değil. Ailenin fiziksel şiddete başvurmasının temel sebeplerini şu başlıklar altında toplayabiliriz: 1. Başka yöntem bilmeme: İnsanların büyük çoğunluğu evlenip de çocuk sahibi olmadan önce çocuk eğitimi hakkında doğru dürüst hiçbir bilgiye sahip değildirler. Ne zaman çocuk olur da problemler ortaya çıkmaya başlar hemen kendi anne babalarının uyguladıkları yöntemlere sığınırlar. Kendileri yaşadıklarından çok şikayetçi olsalar da o yaşadıklarını unutmuşçasına aynı davranışları birer ebeveyn olarak çocuklarına karşı sergilemeye devam ederler. 2. Kolayına gelme: Aileler nedense fiziksel şiddet uygulamayı kestirme bir yol olarak tercih ederler. Fiziksel şiddetin çocuğun psikolojik gelişimindeki yaptığı tahribatı bir tarafa bıraksak bile yine de kolay ve etkili bir çözüm değildir. Çünkü fiziksel şiddet ile çocuğu bir an için baskı altına alır ve istediğinizi yaptırabilirsiniz; ancak bu yöntemle uzun vadeli bir çözüm elde edemezsiniz. Uzun vadede o çocuk başınızı daha çok ağrıtacaktır. Yani fiziksel şiddet kullanarak olayı yalnızca ötelemiş olursunuz. 3. Öfkesini kontrol edememe: Çocuklarımızı eğitirken karşılaştığımız sorunlar karşısında öfkelenmemizin belli sebepleri vardır. Bunların çoğu sanılanın aksine çocuktan değil biz ebeveynlerden kaynaklanır. Çocuklar bizi sinirlendirmiyor, biz kendi kendimize sinirleniyoruzdur. Düşünce biçimlerimiz bunun en temel sebebidir. 2 yaşlarındaki bir çocuk daha önce misafir odasına girmemesi söylenmesine rağmen oraya girmiş ve sehpanın üstündeki güzelim vazoyu yere düşürüp kırılmasına sebep olmuştur. ‘Bu durumda da mı anne öfkelenmemeli?’ diye sorabilirsiniz. Hemen olayın öncesine dönelim. Bütün gelişim uzmanları ‘Çocuğun yürümeye başlaması ile birlikte araştırma ve keşfetme duygusu zirveye çıkar.’ diyorlar. Ve anne tam da çocuğunuz böyle bir dönemi yaşarken kalkıp yasaklı bölgeler ilan edip çocuğun merakını bir kat daha artırıyor. Çocuğun vazoyu kırması için bütün şartları farkında olmasa da hazırlayan (merak duygusunu tahrik ederek) ve ondan sonra da kırmamasını bekleyen annenin bu beklentisi ne kadar doğrudur acaba? Sinirlenmeye gerek kalmayacak önlemler baştan alınırsa ev içinde daha sağlıklı ilişkiler geliştirilebilir. En azından çocuk eve değil de biraz da ev çocuğa uydurulursa öfkelenme sebeplerimiz azalmış olur. Gözle anlatmayı deneyin Göz teması ile anlatabiliyorken, çocuğa bağırmak onun disiplin konusundaki anlama eşiğini yükseltir ve belli bir zaman sonra daha azından anlamamaya başlar. Onu da yeterli görmeyip çocuğa fiziksel şiddet uyguladığımızda artık dayaktan aşağısını anlamaz hale gelir. Ve sürekli dövüldüğünde ise Anadolu tabiri ile “dayak delisi” olur ve artık bu çocuk hiçbir şeyden anlamaz duruma gelir. Önemli olan çocuğun disiplin anlamındaki anlama eşiğini olabildiğince aşağıda tutabilmektir. Bunu da halihazırda uyguladığımız yöntemin bir alt basamağına sonra bir altına çocuğu hazırlayarak başarabiliriz. Bağırmaktan aşağısını anlamayan çocuğa önce ses tonumuzu düşürür ve zamanla beden dilimizi ve gözle temastan anlayacak hale getirebiliriz. Hakan Metan / Psikolojik Danışman Kaynak:Zaman

Günün Önemli Haberleri