Dışarıdaki bu kibir abidelerine de söylüyorum...
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, Almanya’dan Batı’yı uyararak, “Çıkarları zedeleniyor diye, Türkiye’nin büyümesini, güçlenmesini, ilerlemesini...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Almanya’dan Batı’yı uyararak,
“Çıkarları zedeleniyor diye, Türkiye’nin büyümesini, güçlenmesini,
ilerlemesini farklı şekillerde engellemeye, yavaşlatmaya,
durdurmaya çalışanlar var. İçeridekilere söylediğimizin aynısını,
dışarıdaki bu kibir abidelerine de söylüyorum. Türkiye, artık eski
Türkiye değil. Türkiye, o sizin bildiğiniz Türkiye değil artık.
Köprünün altından çok sular geçti” dedi.
Başbakan Erdoğan Köln Lanxess Arena’da, Avrupalı Türk Demokratlar
Birliği’nin (UETD) kuruluşunun 10. yıl dönümü etkinliğinde binlerce
gurbetçiye hitap etti. Konuşmasına, gurbetçi vatandaşlara
Türkiye’nin selamlarını ileterek başlayan Erdoğan, “Sanmayın ki
sadece sizler gurbettesiniz. Sizlerin hasretiyle sizlerin özlemiyle
inanın 10 yıllardır bizler de gurbeti içimizde yaşıyoruz. Sizin
hasretiniz kadar bizler de içimizde hasret yaşıyoruz” dedi.
Erdoğan, Köln Arena’da yükselen tezahüratlar sebebiyle konuşmasına
zaman zaman ara verdi.
“MİLLET OLARAK SİZLERE MİNNETTARIZ”
Gurbetçi vatandaşların çok büyük çileler çektiğini, sıkıntılara
maruz kaldığını ancak direndiğini, tahammül ettiğini, sabrettiğini
ifade eden Erdoğan, “Gurbeti kendiniz için sılaya tahvil ettiniz.
Şunu bilin ki millet olarak sizlere minnettarız. Millet olarak her
birinize tek tek müteşekkiriz. Milletçe her birinizle gurur duyuyor
her birinizle iftihar ediyoruz. İşte bugün bir kez daha sabrınız
için, dirayetiniz için, ahde vefanız için şahsım ülkem ve milletim
için sizlere gerçekten teşekkür ediyorum. Emeğinizle, alın
terinizle, vakarınızla 50 yılı geride bıraktığınız, geride onur ve
gurur dolu bir 50 yıl bıraktığınız için her birinize teşekkür
ediyorum. Rabbim sabrınızı, tahammülünüzü arttırsın. Hasretinizi
hafifletsin. Sizleri de bizleri de muhafaza eylesin diye dua
ediyorum” şeklinde konuştu.
“SOMA’DAKİ İHMALLERİ ORTAYA ÇIKARACAK HESABINI MUTLAKA
SORACAĞIZ”
Konuşmasında, 301 kişinin hayatını kaybettiği Soma’daki maden
faciasına değinen Başbakan Erdoğan, “Geçen hafta Salı günü
bildiğiniz gibi Manisa’mızın Soma ilçesinde elim bir facia yaşadık.
301 canımızı, kardeşimizi o elim kazada hakka uğurladık. Bizim
Türkiye’de hissettiğimiz acıyı sizler de burada hissettiniz. Bizim
kadar, sizin kadar yeryüzündeki tüm dost ve kardeşlerimiz bu acıyı
paylaştılar. Sizlere Soma faciasının ardından verdiğiniz maddi
destekler için özellikle de yaptığınız dualar için çok çok teşekkür
ediyorum. Yeryüzündeki tüm dost ve kardeşlerimize taziyeleri,
temennileri, duaları için teşekkür ediyorum” dedi.
Soma’dan 10 kişilik bir heyetin ziyaretine geldiğini anlatan
Erdoğan, “Onlarla oturduk dertleştik. Durum nedir, ne değildir.
Onlar da madenciydi. Baretleriyle geldiler. Onlarla görüşmemin
arkasından Sayın Merkel ile bir telefon görüşmesi yaptık. Kendisi
başsağlığı ve destek mesajlarını iletti. Soma’daki madenlerle
geleceğe yönelik ne gibi iş birliği yapabiliriz bunları konuştuk.
Federal Almanya Cumhuriyeti’ne, Almanya hükümetine, başta Sayın
Merkel olmak üzere tüm Alman makamlarına huzurlarınızda kendisine
şükranlarımı ifade ediyorum” diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Soma’daki kazada ihmalleri mutlaka
ortaya çıkaracaklarını ve hangi kademede olursa olsun bunun
hesabını mutlaka soracaklarını vurgulayarak şunları söyledi:
“Şu anda hem idari hem adli soruşturmalar devam ediyor.
Şehitlerimizin bizlere emaneti olan yetimlerine, ailelerine devlet
olarak sahip çıkacak, acılarını hafifletmek adına ne gerekiyorsa
yapacağız ve yapıyoruz. Şu anda AFAD adlı kuruluşumuz bu işle
ilgili tek merkez olarak görevlendirilmiştir. Bu tür kazaların bu
tür elim hadiselerin yaşanmaması için de her türlü tedbiri aldık.
Ve çok daha yoğun tedbirler de alacağız.”
OKMEYDANI’NDAKİ EYLEMLER
Okmeydanı’nda yaşanan eylemlere işaret ederek, Türkiye’de bu elim
facia yaşanırken ülke içerisinde bu ızdırabı duyamayanların da
olduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Bunlar Türkiye’nin büyük bir yekunu
değildi aslında. Bunlar azınlık olan ama buradan nemalanmak isteyen
kesimlerdi, illegal örgütlerdi. Maalesef baktık ki ana muhalefetin
bazı milletvekilleri de bunlarla beraber bu eylemlere ortak
oluyorlardı. Bununla da kalmadılar. Okmeydanı’nda illegal eylemlere
girdiler. Ve orada 2 gencimiz öldü. Ölenlerden birinin kız kardeşi
şöyle söylüyordu; ’Siz bu eylemleri yapmasaydınız benim kardeşim
ölmeyecekti’” diye konuştu.
“BATI HÂLÂ POLİSİMİZE FATURA KESMEYE ÇALIŞIYOR”
Batı’nın, Okmeydanı’nda çıkan olaylarda halen Türk polisine fatura
kesmeye çalıştığını dile getiren Erdoğan, “Biz burada Soma’yı
andık. Ama diğerleri maalesef ortalığı terörize etmek suretiyle kan
gölüne çevirdiler, 2 gencimizi öldürdüler. Batı hala polisimize
fatura kesmeye çalışıyor. İki polisimiz atılan Molotof
kokteylleriyle yandı. Hala tedavideler. Geçenlerde benzer bir şey
Güney Doğu’da da oldu. Orada da bir polisimiz yandı hala yatıyor.
Şimdi bütün bu terör eylemlerine karşı ne yapacaktı bizim
polisimiz. Gel bizi yak yık mı diyecekti. Emniyet amirini nasıl
dövüyorlar televizyonlarda belki izlediniz. Bunlar illegal
örgütler. Bunlar toplumu terörize etmeye çalışanlar. Ortada bir şey
yok. O semt benim semtim çok iyi bilirim oraları. Ama bunların
görevi sürekli terör estirmek. Başaramayacaklar. Bu iş de
çözülecek. Ama öyle ama böyle” ifadelerini kullandı.
ALMAN MEDYASINA ELEŞTİRİ
Almanya’daki bir kısım medyanın Soma faciasını kendiler için ranta
dönüştürmek üzere Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na farklı şekilde
hakaret ettiklerini söyleyerek, Alman medyasını eleştiren Erdoğan,
“Hele bir tane kendini bilmez derginin attığı başlık manidardı.
Şahsımı cehenneme gönderiyordu. Nasıl biliyorsa cehennemin yolunu
onu da anlamak mümkün değildi. Tabi iş sadece bu değil. İşin
manidar olan yanı şu; ülkemdeki bazı medya ile bunların anında
koordine olması çok anlamlıydı” dedi.
“SİZİN BU OYUNLARINIZ TUTMAZ”
Rant sağlamaya çalışanlara en güzel cevabı Türk milletinin 30
Mart’taki yerel seçimlerde verdiğini vurgulayan Erdoğan şunları
söyledi:
“Almanya’da yarın Avrupa Parlamentosu’yla ilgili seçimler var.
Tayyip Erdoğan’a saldırmakla buradan farklı yerlere oy
devşiremezsiniz. Böyle bir şey olmaz. Veyahut da Türkiye’deki Gezi
olaylarında hopladınız oturdunuz. 17 Aralık’ta hopladınız
oturdunuz. 25 Aralık’ta hopladınız oturdunuz. Benim milletim size
en güzel dersi 30 Mart’ta verdi. Eğer demokrasiye inancımız varsa,
demokrasiye inanıyorsak, eğer sandığa inanıyorsak, sandıktan çıkan
neticeye saygımız varsa o zaman Türk milletinin verdiği karara da
saygınız olacak. Benim ülkemin halkının verdiği kararı bir yerlerin
onaylamasına ihtiyacımız yok. Sadece milletimizin onayıdır asıl
olan. Biz herhangi bir ülkedeki seçim sebebiyle oralara müdahale
noktasına gidiyor muyuz? Dışarıdan izliyoruz arayıp tebrik
ediyoruz. Yapmanız gereken Türk milletinin o sandıklarda çıkardığı
neticeye saygı duymaktır. Ve Soma’da 301 şehidimizle alakalı bizim
içimiz yanıyor, canımız yanıyor, birileri de kalkıp buradan onu
suistimal etmeye çalışıyor. Aynen ülkemdekiler gibi. Sizin bu
oyunlarınız tutmaz. Biz dertliyiz be. Bizim derdimiz var.”
Başbakan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bunlar benim o kömür ocaklarına giren kardeşlerime bidon kafalı
dediler. Göbeğini kaşıyan adam dediler. Bunlar bir şey bilmez
dediler. Ama onlar bir şey bildiklerini zannettiler. Şu anda Tayyip
Erdoğan o kömür ocaklarının havasını bilir. Ben masada oturarak
kömür ocağını tanımadım. Kömür ocağına indim. Ve kömür ocağının
derinliklerinde 4 kilometre 5 kilometre gittik, orada kömür
çıkarttım. Kömür çıkarttıktan sonra kömür madenindeki kardeşlerimle
oturdum orada yemeğimizi de yedik. Ama bunlar boğazın o güzel
sularına bakarak demlenenlerden. Benim enerji bakanım Soma’da bu
ocaklara girdi. O da girdi oraya. O da orada çalışanlarla beraber
iftar sofrasına oturdu. Siz kimlerle neyi değerlendiriyorsunuz ya?
Batı bunu sen iyi anlaman lazım. Ülkemdekiler ne yazarsa yazsın ne
çizerse çizsin 30 Mart’ta zaten cevaplarını aldılar. Bundan sonra
da alacaklar.”
“ENTEGRASYONA DEVAM EDECEĞİZ, ASİMİLASYONA HAYIR”
Türkiye’de olduğu gibi yabancı ülkelerde de birlik olunması
gerektiğinin mesajını veren Erdoğan, “Birlikten kuvvet doğar.
Türkiye’de olduğu gibi burada da, merhum Hacı Bektaş Veli’nin
deyimiyle; bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız. Referansımız
her zaman demokrasi olacak, hukuk olacak, barış olacak. Nefes alıp
verdiğimiz her yerde uyumu savunduk. Uyumlu bir toplum olmak
suretiyle geleceğe yürümeyi savunduk. Asimile olmadan özünden, öz
kültüründen öz dilinden taviz vermeden entegrasyonu teşvik etmeyi
savunduk" Entegrasyona devam edeceğiz” ifadelerinde bulundu.
Erdoğan, ancak bazı medya unsurlarının bunu Almanya’da farklı
yerlere çektiklerini belirtti. “Entegrasyon noktasında inanıyorum
ki sizler hiçbir zaman zorluk çıkarmadınız” diyen Erdoğan, “Bundan
sonra da çıkarmayacaksınız. Ama asimilasyona hayır. Çünkü biz
dinimizden, dilimizden, kültürümüzden bunlardan taviz veremeyiz.
Değişimden taviz veremeyiz” şeklinde konuştu.
Burada yaşayan vatandaşların varlığı ve başarılarının Türkiye ile
Almanya’nın işbirliğine de çok olumlu şekilde yansıdığını ifade
eden Başbakan Erdoğan, “AB sürecinde sizler sayesinde Almanya’nın
çoğunlukla desteğini alıyoruz. Bu ilişkilerin büyümesi için, daha
güvenli daha huzurlu ülkeler olması için her aşamada birlikte
hareket etmeyi önemsiyoruz” dedi.
“YILLARCA SİYASİ TERCİHLERİMİZİ, DEĞERLERİMİZİ YOK SAYDILAR”
Türk halkının değerlerinin, siyasi tercihlerinin ve taleplerinin
yıllarca yok sayıldığına dikkat çeken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
şunları söyledi:
“Bizim dedelerimiz, babalarımız, bizler hep birlikte çok zor
zamanlar yaşadık. Çok büyük acılara maruz kaldık. Büyük badireler
atlattık. 10 yıllar boyunca siyasi tercihlerimiz, taleplerimiz hep
yok sayıldı. 10 yıllar boyunca kimliklerimiz, değerlerimiz,
inançlarımız tahkir edildi. Türk dediler, Kürt dediler
aidiyetlerimizi yok saydılar. Laz dediler, Boşnak dediler, Çerkez
dediler, Abaza dediler, Gürcü dediler, Alevi dediler, Sünni dediler
değerlerimizi yok saydılar. Mütedeyyin dediler, başörtülü dediler,
sakallı dediler, namaz kılıyor, oruç tutuyor dediler.
Maneviyatımızı yok saydılar. Hüngür hüngür okulların kapısında
ağlayan anneler, babalar bilirim. Okulların kapısından kovuldukları
gibi üniversitede güvenlik güçleri tarafından başörtüleri
başlarından söküp alınan yavrularımızı bilirim. İşçisin sen hep
işçi kal dediler. Yoksulsun hep yoksul kal dediler. Senin başörtün
var öyle mi? Senden ancak kapıcı olur dediler. Senden ancak
hizmetçi olur dediler. Sen doktor olamazsın dediler. Sen öğretmen
olamazsın dediler. Sen herhangi bir kurumda yönetici olamazsın
dediler. Avukat olamazsın, parlamentoya giremezsin dediler. Ve
parlamentoda ne dediler, atın şu kadını dışarı dediler. Nicelerinin
varlığını dahi inkar ettiler. Sorunlarını reddettiler. Onları
asimile etmek istediler. Bürokrasiye yaklaşma dediler. Sorunların
için mücadele verme dediler.”
“NE ZAMAN Kİ ANADOLU’NUN NE ZAMANKİ MİLLETİN SESİ YÜKSELDİYSE DARBE
YAPTILAR”
Başbakan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Sandıkta kendi irademizle seçtiğimiz çok da sevdiğimiz merhum
Adnan Menderes’i bir 27 Mayıs günü iktidardan indirdiler, idam
ettiler. Bu unutulur mu? Adnan Menderes unutulmuyor. Fatin Rüştü
Zorlu unutulmuyor. Hasan Polatkan unutulmuyor. Ama o kararı
verenler unutuldu. Onları kimse hatırlamıyor. Onlar da hesabı o
büyük hesap gününde verecekler. Öyle geçiştirmek yok. Ne zaman ki
Anadolu’nun ne zamanki milletin sesi yükseldiyse darbe yaptılar. O
sesleri susturmak istediler. İktidarları sınırladılar. Milli
iradeye sınır çizdiler. Sandık her şey diyerek milletin tercihleri
önüne engeller koydular. 3 Kasım 2002’de milletin bir kez daha
sesini yükseltmesiyle göreve geldik. 12 yıl boyunca demokrasi için
hukuk için milli irade için yoğun mücadele verdik. Sadece kendimiz
için değil. Tüm garipler için. Yoksullar için, ihmal edilmiş, inkar
edilmiş tüm kesimler için samimi mücadele verdik. Güzel ülkemizde
darbe senaryoları hazırladılar, hepsini altüst ettik. Çetelerle
tehdit ettiler boyun eğmedik. Tahrikler, provokasyonlar yaptılar,
terörle üzerimize geldiler geri adım atmadık. Size cumhurbaşkanı
seçtirmeyiz dediler. Bildirilerle tehdit ettiler. Millete gittik.
Milletten güç aldık. Ve milli iradeyi Abdullah Gül kardeşimizi
seçtirmek suretiyle tecelli ettirdik. Yetmedi, geçen yıl Gezi
Olayları dediler. Ağacı, çevreyi, yeşili bahane ederek Türkiye’nin
istiklaline, ekonomisine, birliğine, kardeşliğine kastettiler.
Onlara da eyvallah demedik. Çünkü Cumhuriyet tarihinin yeşile önem
veren bir iktidarı ne geldi ne gelir. 3 milyarı bulan fidan ve ağaç
dikimiyle rekor üstüne rekorlar kıran bir çevreci iktidar var. 17
Aralık’ta yolsuzluk kılıfı altında seçilmiş hükümete darbe yapmak
istediler. Geri adım atmadık, boynumuzu eğmedik. Türkiye’yi 30
Mart’ta sağ salim seçime götürdük. Ve orada da darbe gereken cevabı
milletim verdi. Pensilvanya’da, uluslararası çevrelerin maşası
olanlar, benim ülkemin istiklaline kastetti, kendi ülkesine ihanet
etti, onlara fırsat tanımadık.”
“TÜRKİYE ARTIK ESKİ TÜRKİYE DEĞİL”
Türkiye’de, kendi tercihlerini, yaşam tarzlarını milletin tercih ve
yaşam tarzlarının üzerinde gören, elit, seçkinci bir zümre olduğunu
belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
“Alışmışlar millete tepeden bakmaya. Alışmışlar millete kibirle
bakmaya. Sandık yoluyla değil, demokrasi dışı yollarla millete
hükmetmeye alışmışlar. Türkiye’ye, millete rağmen istedikleri gibi
rota çizmeye alışmışlar. Biz, işte bu mütekebbirlere, bu kibir
abidelerine, millete tepeden bakan bu elitlere ’dur’ dedik. Ne
dedik, ’Bu ülkede biz de varız’ dedik. ’Biz milletiz’ dedik. ’77
milyon, bu ülkenin sahipleriyiz’ dedik. Samimiyetle ’demokrasi’
dedik, ’hukuk’ dedik, ’özgürlük’ dedik, en önemlisi de ’kardeşlik’
dedik. 12 yıl boyunca tarihi nitelikte reformlar yaptık. 30 yıl
boyunca nice canları aramızdan alan, nice şehitler verdiğimiz terör
meselesini hamdolsun çözüm yoluna koyduk. Özgürlüklerin önündeki
engelleri tek tek kaldırdık. Başörtüsünü, sadece üniversitelerde
değil, kamuda dahi özgürlüğüne kavuşturduk. 77 milyonun kardeşliği
için, birliği için, refahı ve huzuru için çok cesur adımlar attık.
Artık benim başörtülü kızım okuluna gidebiliyor, Devlet
dairelerinde çalışabiliyor. Allah’ın izniyle, milletimizin
desteğiyle, bu adımları atmaya devam edeceğiz.”
İçeride, kendilerini milletten üstün gören, millete kibirle tepeden
bakanlar olduğu gibi, zaman zaman dışarıda da böyle kibir
abidelerinin olduğunu gördüklerini belirten Erdoğan, “Türkiye’ye
tepeden bakmayı alışkanlık haline getirmiş olanlar var. Türkiye’ye
parmak sallamayı, Türkiye’yi kendince tehdit etmeyi, terbiye etmeyi
kendisine hak görenler var. Çıkarları zedeleniyor diye, Türkiye’nin
büyümesini, güçlenmesini, ilerlemesini farklı şekillerde
engellemeye, yavaşlatmaya, durdurmaya çalışanlar var. İçeridekilere
söylediğimizin aynısını, dışarıdaki bu kibir abidelerine de
söylüyorum. Türkiye, artık eski Türkiye değil. Türkiye, o sizin
bildiğiniz Türkiye değil artık. Köprünün altından çok sular geçti”
dedi.
(İHA)