Referandumdan başarı ile çıkan Başbakan Erdoğan,
Türkiye’nin istikrardan yararlanarak önemli atılımlar yapacağı
işaretleri vermişti.
Ekomiden olumlu sonuçlar gelmişti. Büyüme
sevindiriciydi ve işsizlikte de istihdam artışı sağlanmıştı.
Gelgelelim Türkiye'nin önüne hemen takoz
koyuluyor!
İçeriden dışarıdan.
Hemen belirtelim, iktidar bu ince derin olayların farkında ve
soğukkanlılığını koruyarak hedeflerinden şaşmamakta kararlı.
Hakkari kırsalındaki menfur saldırı sonrası Başbakan’ın
sözlerinde bu kararlılığı bulmak mümkündür.
Olaylardan biri budur ve tabii en acı en feci olanı...
Aralarında minicik çocukların olduğu sivilleri hedef alan
mayın hangi insanlıktan nasipsizin işidir. Ve bu nasıl bir
iştir?
Günahsız canlara yönelen canavarların büyük hedefinde bu
ülkenin geleceği ve birliği olduğu ortada.
Böyle bir canavarlığın üstesinden gelmekle yükümlü olan Türkiye’ye,
organize biçimde saldırı söz konusu diyorsak dışarıya bakmamız
gerekiyor.
İlginçtir, dış dünyada islamiyete karşı başlatılan sistemli
saldırının paralelinde Türkiye’ye yönelik faaliyetler
yoğunlaşıverdi!
Ayasofya provokasyonu bu çerçevededir!
Kendilerini Yunan asıllı ABD vatandaşı olarak tanıtan 200 kişilik
bir grup, bugün Ayasofya Müzesi'nde ayin yapacaklarını duyurdu.
Yunan-Amerikan Kültür Derneği başkanı Chris Spyrou başkanlığındaki
grup İpsala sınır kapısından İstanbul’a yol alması beklenen kafile,
müze içine biletsiz giriş yaparak ayin düzenlemeye çalışacak.
Bu saldırıya hem Fener Rum Patrikhanesi, hem de İstanbul
Rumları karşı çıkıyorlar.
Kimdir bu garip Amerikalılar, asıl maksatları
nedir?
Bu soruya cevap ararken, Bir İngiliz gazetesinde çıkan, ”Ak
Parti’ye İran 25 milyon dolar seçim yardımı yaptı” maksatlı –yalan
haberle bağlantı kurup “amaç” aramak gerekir.
Belirtiğimiz gibi,bu gelişmeler karşısında iktidar sabırlı
bir politika izlemekte kararlı.
Ermenistan’a karşı olduğu gibi...
Türkiye Van Akdamar Adasındaki Ermeni Kilisesinde
ayine izin verdi.
Ermenilere sıcaklık olsun diye.
Ermeniler bu sıcak eli sıkmakta tereddüt ediyor, ötesinde olmayacak
gerekçelerle dostluğu sabote ediyor.
19 Eylül’de yapılacak ayin için kilise kubbesine haç takılmaması
nedeniyle, ayini protesto ediyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan, “İyilik yap denize at. Balık
bilmezse Halik bilir” sözleri çok yerindedir.
“İlk defa bizim iktidarımız Akdamar’daki kiliseyi restore
ederek yılda bir defa ibadete açtı. Aynı Sümela Manastırı’nda
yaptığımız gibi. Bu Türklerin hoşgörüsünün bir göstergesidir. Biz
hoşgörü gösterdik umarım onlar da bunu anlar”cümleside
Türkiye’nin akil politikasının yansımasıdır.
Dileriz sonunda dostluk kazanır...