Dinki ölüme götüren manşet
Abone olMedya Hrant Dink'i hedef mi gösterdi? Tartışmalar bu yönde.. Hedefteki isim ise Ertuğrul Özkök..
Ertuğrul Özkök öfkeden deliye döndü! Bugünkü
köşesinde kendisini 'Dink'in katili' ilan etti. Bunun sebebi de,
bir televizyon kanalında iki öğretim üyesinin, kendisine yönelttiği
suçlamalar.
Özkök'ün, Hrant Dink'i Türk düşmanı gösteren yazısını ve Hürriyet
Gazetesi'nin, Sabiha Gökçen'in Ermeni asıllı olduğunu yazdığı
haberi Dink'in ölümüne gerekçe gösteren iki öğretim üyesine cevap
verdi Ertuğrul Özkök...
"Duyduk duymadık demeyin katil ben’im" başlıklı yazısında kendisine
atılan suçlamaları şöyle yanıtladı;
Ölüm emri aslında o manşetle gelmişti |
Sadece öğretim üyeleri değil Star gazetesi yazarı Ergun Babahan da benzer tepkide bulundu. Babahan Dink'i ölümüne götüren süreçte, Hürriyet'in haberciliğini bugünkü köşesinde böyle sorguluyor: "Agos Gazetesi’nde Sabiha Gökçen’in 1915 katliamından kurtulan Ermeni çocuklardan biri olduğu haberi 2004’ün 6 Şubat’ında yayınlandı. Bu haber 15 gün sonra Hürriyet Gazetesi’nde manşet oldu. Hrant Dink için ölüm emri o zaman verilmişti
aslında. Çünkü Agos’ta kimsenin dikkatini çekmeyen haber bir anda Türkiye gündemine oturmuş, Genelkurmay Başkanlığı sert bir açıklama yapmıştı. Hrant Dink o gün vuruldu. Büyük bir komplo vardı ve hükümeti yurtdışında zora sokmak, ‘’Dinciler azınlıkları, Ermenileri öldürtüyor’’ dedirtmek, olası bir müdahaleye yurtdışı sempatisi kazandırmak için kurban seçilmişti Hrant Dink. Tıpkı rahip Santoro, tıpkı Malatya katliamı gibi. |
(...) Adını bile bilmediğim bir televizyon kanalında iki
kişi tartışıyormuş.
İkisi de, güya “liberal”.
İkisi de, öğretim üyesi ve kendilerini
“demokrat” diye tanımlıyorlar.
Konu Hrant Dink’in öldürülmesi.
Hrant Dink’i kim öldürtmüş biliyor musunuz?
Bendeniz...
Biri diyor ki: “Ertuğrul Özkök’ün Hrant Dink’i Türk düşmanı gösteren yazısını unutmamak lazım.”
Nerede o yazı?
Öyle bir yazı katiyen yok ama, salla gitsin.
Öteki diyor ki: “Hürriyet, Sabiha Gökçen’in Ermeni asıllı olduğunu yazdı. Bu da Hrant Dink’i hedef yaptı.”
Artık ne diyeyim.
Bana, “Özköşk” dediler. “Darbeci” dediler. “İş takipçisi” dediler. “Ergenekoncu” dediler.
Şu dediler, bu dediler, hiç cevap vermedim.
Bir “Cinayete azmettirici” dememişlerdi, sonunda onu da dediler.
Bana bunu yapanların
isimlerini bile veremiyorum, çünkü eminim, yarın çıkıp
“Bizi hedef gösteriyor” diye yaygaraya
başlayacaklar.
(...) Şimdi gelelim Sabiha
Gökçen’in Ermeni asıllı olduğu
haberine.
Bu haberi, Ersin Kalkan adlı arkadaşımız yaptı.
Ersin Kalkan kimdir?
Öğrenmek istiyorsanız gidip “Agos” Gazetesi’nde çalışanlara sorun.
Haberi yazı işlerine sunan arkadaşımız, Necdet Açan.
O da Ergenekon davasının belki de ilk başlama vuruşu olan “Sosyetik Fişleme” haberini yapan arkadaşımız.
Ermenilere büyük sevgi ile bakan, İnsan Hakları konusunda son derece duyarlı iki insan var o haberin arkasında. İkisi de Hrant Dink’in iyi arkadaşıdır.
Haberin kaynağı ise bizzat Hrant Dink’ti. En çok istediği şey ise haberin Hürriyet’te yayımlanmasıydı.
Hrant bize “Pars Tuğlacı bu konuyu çok iyi biliyor. Onun görüşünü de alın” dediği için uzun süre onunla temas kurmaya çalıştık.
O nedenle haber bizden önce “Agos” Gazetesi’nde yayınlandı. Haberi Hrant’ın isteği doğrultusunda biz kullandıktan bir gün sonra da Tuğlacı Hürriyet’e Sabiha Gökçen’in Ermeni olduğunu açıkladı.
Söyler misiniz, bu haberin “Hrant’ı hedef göstermekle” ne alakası var?
Hayatım boyunca Türkiye’deki Ermeni, Rum ve Yahudi cemaatlerini savunan yazılar yazdım.
Karşılaştığım her yerde onların sevgi duygularına muhatap oldum.
Hrant Dink’i, Türkiye’yi Ermeni diasporasına karşı koruyan, Türkiye sevdalısı bir insan olarak tanıdım.
Ama bakın şimdi nelere muhatap oluyorum.
Ülkemizde inanılmaz bir linç kampanyası başladı.
Üstelik bunu kendilerine demokrat diyen insanlar yapıyor.
Hürriyet'in tartışılan o haberinde neler vardı? İşte 21 Şubat 2004 tarihli Ersin Kalkan imzalı o haber:
[PAGE]Sabiha Gökçen mi Hatun Sebilciyan mı
Ermeni cemaatinin yayın organı Agos Gazetesi'nin
iddiasına göre, Antep asıllı Ermenistan vatandaşı Hripsime
Gazalyan, "Sabiha Gökçen teyzemdi" dedi.
Antep asıllı Ermenistan vatandaşı Hripsime Sebilciyan Gazalyan, ilk
Türk kadın pilotu Sabiha Gökçen'in yeğeni olduğunu iddia etti.
Dedesi Nerses Sebilciyan'ın 1915 olayları sırasında öldüğünü
söyleyen Gazalyan ‘‘İki kızından biri Hatun, diğeri benim
annem Diruhi'ydi. Hatun, Sabiha Gökçen'dir ve benim
teyzemdir’’ dedi.
ATATÜRK'ün manevi kızı ve ilk Türk kadın pilot Sabiha Gökçen'in
Ermeni asıllı olduğu iddia edildi. Ermeni cemaatinin yayın organı
Agos Gazetesi'nde yer alan habere göre, Sabiha Gökçen 1915
olaylarında ailesini kaybettikten sonra bir yetimhaneye verildi ve
ardından Atatürk tarafından evlat edinildi. Ermenistan'dan
Türkiye'ye gelerek temizlik işlerinde çalışan Hripsime (Sebilciyan)
Gazalyan'la Agos Gazetesi'nden Hrant Dink ve Diran Lokmagözyan
görüştü. Gazetenin 6 Şubat tarihli sayısında ‘Sabiha-Hatun’un
Sırrı' başlığıyla yayımlanan röportajda, Gökçen'in Ermeni bir
aileden geldiği yolundaki iddiaların ilk kez 1972'de Beyrut'ta
yayımlanan ‘Ler yev Cagadakir-Dağ ve Alınyazısı’ adlı kitapta
gündeme getirildiği hatırlatıldı. Yazar Simon Simonyan'ın kitapta
Sabiha Gökçen'in tüm aile üyelerinin adlarını sıraladığı
belirtildi. İddiaların Ermeni kaynaklarınca da desteklendiği
belirtilen röportajda Hripsime (Sebilciyan) Gazalyan, ailesinin ve
Hatun Teyze olarak tanıdığı Sabiha Gökçen'in öyküsünü şöyle
anlattı:
2 KIZ, 5 ERKEK KARDEŞ
Ahmet Hakan Özkök'e sahip çıktı |
Ertuğrul Özkök'ün can dostu Ahmet Hakan da tartışmalara katıldı. Yok artık Ali Bayramoğlu başlıklı yazısında Özkök'ü işte böyle savunuyor: "Ali Bayramoğlu’nun bir iddiası daha var... Neymiş? Hrant’ın yönettiği Agos Gazetesi Sabiha Gökçen’in yetimhaneden alınmış bir Ermeni kızı olduğunu haber yapmış... Bu haberin Agos’ta yayınlanmasından 15 gün sonra Hürriyet olayı manşete taşımış... Ali Bayramoğlu bu konuda da “Nedense iki hafta sonra” notunu koyarak kafaları karıştırmak istiyor. O haberin Hürriyet’te çıktığı günü bugün gibi anımsıyorum: Haberi Hrant’ın da yakın dostu olan Hürriyet muhabiri Ersin Kalkan hazırlamıştı... Ersin, haberi Hürriyet’e hazırlarken Hrant’la birlikte çalışmıştı... Yani Hrant da haberin Hürriyet’te yayınlanmasını istiyordu... Peki bu durumda... Haberin yayınlanmasından sonra ortaya çıkan tepkilerin sorumluluğunu Hürriyet’e yüklemek insafla ne kadar bağdaşır? * * * “Antidemokratik eğilimler besleyenler”in... “Kesin inançlılar”ın... “Asker goygoycuları”nın... Kin yazılarına... Nefret yazılarına... Husumet yazılarına alışmıştım... Ali Bayramoğlu’nun kin, nefret, husumet ve intikam yazılarını gördükçe... Şöyle diyorum: Demek ki kinden, husumetten, nefretten gözü dönmüş olmak ile demokrat olmak, liberal olmak arasında bir fark yokmuş... Demek ki bu biraz da mizaç meselesi imiş... " |
Biz Antepliyiz. Ailenin annesi Mariam Sebilciyan'dı. Baba ise
Nerses Sebilciyan. Nerses 1915'teki olaylar sırasında öldü. Maryam
ile Nerses'in 2'si kız, 7 çocukları oldu. Kızlardan biri Diruhi,
benim annemdi. Diğeri de Hatun'du. İşte bu Hatun, Sabiha
Gökçen'dir. Benim teyzemdir. Kardeşlerinin, yani dayılarımın adları
ise Sarkis, Boğos, Haçik ve Hovhannes Sebilciyan'dır.
CİBİN YETİMHANESİ
Büyükannem Mariam zaten birçok çocuğun bakımını üstlenmiş. Annem
ve teyzemi götürüp Cibin'deki yetimhaneye vermiş. (Sinek anlamına
gelen Cibin, Şanlıurfa'nın Halfeti İlçesi'ne bağlı bir köy. Köyün
bugünkü adı Saylakkaya. Sineklik anlamındaki cibinlik de bu köyün
adından türetilmiş.) Atatürk o dönemde gelmiş. Evladı olmadığından,
yetimhaneyi dolaşıp kızların en sevimlisini evlat edineceğini
söylemiş. Teyzemi görmüş, şirin bir kız çocuğu olduğundan
parmağıyla işaret etmiş ve teyzemi kucaklamış. Annem diyor ki; ‘O
ağlayarak gitti, ben de ağladım ve böylece ayrılmışız. İşte o zaman
ablam 5-6 yaşındaydı.’
SURİYE'DEN ERMENİSTAN'A
Biz önce Suriye'ye, 1946'da ise Erivan'a göç ettik.
Büyükannem ve dayılarım Suriye'de kaldı. 11-12 yaşlarında annem
duymuş ki teyzem Atatürk'ün kızı olmuş, ismini değiştirmişler.
Annem Erivan'dan birkaç kez Hayreniki Tzayn gazetesine ilan verip
kardeşinin bulunmasını istemiş, Eçmiadzin'e gidip papazlardan
yardım istemiş. Ona ‘‘Şimdi artık Hatun değil Sabiha Gökçen'dir’’
demişler.
Resmi kayıtlarda Bursa doğumlu
RESMİ kayıtlarda ve kendisiyle yapılan söyleşilerde
Sabiha Gökçen'in 21 Mart 1913'te Bursa'da doğduğu belirtiliyor.
2001 yılında, doğum gününde kaybettiğimiz Gökçen, bu kayıtlara
göre, II. Abdülhamid tarafından Bursa'ya sürgüne gönderilen vilayet
başkatibi Hafız Mustafa İzzet'in kızı. Babasını ilkokula gittiği
yıllarda kaybetti. Eğitimini kardeşlerinin yardımıyla sürdürdü.
1925'teki yurt gezisi sırasında Atatürk'ün dikkatini çekti. Atatürk
tarafından evlat edinildi. Türkiye'nin ilk kadın pilotu oldu.
Mezarından bir avuç toprağı üstüme koyun
Hripsime (Sebilciyan) Gazalyan, annesinin öldüğü ana
kadar kız kardeşinin özlemini çektiğini belirterek, vasiyetini
şöyle açıkladı: ‘‘Annem öldüğü ana kadar hep şunu söylerdi: ‘Eğer
kız kardeşim ölmüşse mezarından bir avuç toprak getirip benim
mezarımın üstüne koyun ki ben de yattığım yerde rahat uyuyayım.'
Annem, teyzem sağ ise de akrabaları olduğun bilmesini istiyordu.
Yani ‘Annesi, kardeşleri, sahipsiz değil' diyordu.’’
TIPKI NİNEM Gazalyan, Sabiha Gökçen'in ölümünden 3 ay önce
İstanbul'da olduğunu belirterek, şunları söyledi: ‘‘Televizyonda
gördüm. Tıpkı ninemdi. Bir elmanın ikinci yarısı gibiydi. Annemin
dayısının oğlu Halep'ten, Sabiha Gökçen'i ziyarete gitmiş. Gökçen
ona para ve altın vermiş, her tür yardımda bulunmuş ona.’’
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hırant Dink: "İddialar
bizi şaşırtmadı"
Hripsime (Sebilciyan) Gazalyan 3 yıl önce gelip, bu
öyküyü anlattı. O sırada Sabiha Hanım hayattaydı. İddialar
dayanaklardan yoksundu. Gökçen'in kırılacağını düşünüp
yayınlamadık. Gazalyan geçen ay gazeteye tekrar geldi. Fotoğrafları
getirdi. Bir süre önce de elimize Simon Simonyan'ın Beyrut'ta çıkan
kitabı geçmişti. Ermenistan'da da bu iddiayı destekleyen çok sayıda
belge olduğunu öğrendik. İddia beni şaşırtmadı, çünkü Türk Tarih
Kurumu Başkanı Yusuf Halacoğlu geçen hafta bir gazetede yayımlanan
röportajında bu konuya değiniyordu. 1915 olayları sırasında iddia
edildiği gibi 1.5 milyon Ermeninin öldürülmediğini, bunlardan 644
bin 900'ünün geri döndüğünü söylüyordu. Peki bu Ermeniler nereye
gitti? Bunlardan bir kısmı daha sonraki yıllarda göçtü, büyük bir
bölümü ise Müslümanlığı seçip topluma karıştı. Okuduğum kaynaklar,
ulaştığım kişiler ve bilgiler bana pek çok insanın yaşadığını,
kiminin kimlik değiştirdiğini ya da Müslüman olduğunu gösterdi.
Sabiha Gökçen'le ilgili iddialar öteden beri cemaat içinde bilinir.
Gazalyan'ın anlattıkları, Simonyan'ın hikayesi ve Ermenistan'dan
gelen fotoğraflar, bir gazeteci için çok kışkırtıcı olan bu
iddiaları daha da güçlendirdi.