Dink davasında karar tarihi!
Abone olHrant Dink davasının 17 Ocak'taki duruşmasında mahkeme heyetinin karar vermesi bekleniyor...
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 19
Ocak 2007 tarihinde Şişli'de uğradığı silahlı saldırıda
öldürülmesine ilişkin 2'si tutuklu 19 sanığın yargılandığı davanın
17 Ocak'ta yapılacak duruşmada karara bağlanması
bekleniyor.
4 Aralık 2010 tarihinde yayımlanan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) kimi yer yargıçlarının müstemir (sürekli-devamlı) yetkilerinin belirlenmesine ilişkin kararıyla İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erkan Canak Sakarya'da geçici yetkiyle görevlendirildi. Canak'ın yerine aynı mahkeme üyesi Rüstem Eryılmaz görevlendirildi.
Davanın 7 Şubat 2011 tarihli 16'ncı duruşması sonrasında basın mensuplarına açıklamada bulunan müdahil avukatı Fethiye Çetin, Hrant Dink cinayetine ilişkin AİHM kararının kesinleşmesinden sonra özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'ne bir dilekçe verdiklerini hatırlattı.
Çetin, "O dilekçede dedik ki; 'AİHM kararı gereğince dilekçemizde yazılı kamu görevlileri hakkında yeni soruşturma açılması lazım. Görevsizlik kararı vermeyin. Bu soruşturmaları 4483 sayılı yasaya göre yapmayın. Çünkü AİHM, bu konudaki engeli ortadan kaldırmıştır ve bu kişilerin suçları esasen sizin görevinize girmektedir. Yani özel yetkili ağır ceza mahkemesinin görevine girmektedir, bu dosyayla ilişkilidir. O nedenle bu soruşturmayı siz yürütün.' Savcılık bu aşamada her zaman yaptığının aksine görevsizlik kararı verip dosyayı göndermeyip, burada ayrı bir soruşturma dosyasıyla, bu soruşturmayı yürütüyor. Şu andaki yeni gelişme budur."
TİB'İN İTİRAZI
Mahkeme heyeti başkanı Rüstem Eryılmaz, davanın 29 Temmuz 2011 tarihinde yapılan duruşmasında, olay günü Saray Kumaşçılık önünde 2 noktadan cep telefonuyla konuşan şüpheli kişinin tespiti için bu mevkiyi kapsayan baz istasyonlarından yapılan tüm görüşmelerin bildirilmesi amacıyla Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) ve 3 GSM operatörüne yazılan yazılara cevap geldiğini, TİB'in, mahkemenin talebine "özel hayatın ihlali" gerekçesiyle itiraz ettiğini kaydetti.
Mahkeme heyeti, talebin, olay yerine hitap eden baz istasyonundan yapılan görüşmelerin içeriğiyle ilgili olmaması, sinyal bilgilerine yönelik olması dolayısıyla TİB'in itirazının reddine ve itirazın değerlendirilmek üzere dosyanın İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine hükmetti. TİB'in itirazı, İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nce de reddedildi.
İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, 25 Temmuz'da Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin yargılanan Ogün Samast'ı, "tasarlayarak adam öldürmek" ve "ruhsatsız silah taşımak" suçlarından 22 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırdı.
MÜTALAA
Davanın 19 Eylül 2011 tarihli 20'nci duruşmasında Savcı Hikmet Usta, müdahiller ve avukatlarının itirazlarına rağmen 106 sayfalık esas hakkındaki görüşünü mahkemeye sundu.
Hrant Dink cinayeti ve "Ergenekon" soruşturması kapsamında elde edilen belge, bilgi ve delillerin değerlendirildiği bildirilen mütalaada, "Dink cinayeti eyleminin, Mc Donalds'ın bombalanmasının ve diğer eylemlerinin salt milliyetçilik duyguları kabaran gençler tarafından işlenmesinin ötesinde, iştirak halinde ve süreklilik içerisinde çalışan, gizlilik kuralları ve örgütsel hiyerarşiye azami özen gösteren Erhan Tuncel ve Yasin Hayal yönetiminde, 'Ergenekon' terör örgütünün Trabzon'da faaliyet gösteren bir hücre yapılanması tarafından işlenmiş olduğu değerlendirilmektedir" denildi.
Erhan Tuncel'in, "suç örgütü çerçevesinde cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek" suçu ile "Hrant Dink'i tasarlayarak öldürmek" suçundan 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılması istenen mütalaada, Tuncel'in ayrıca "devlete ve anayasal düzene yönelik suç işlemek amacıyla kurulan silahlı terör örgütü yöneticisi olmak", "örgütlü halde patlayıcı madde imal etmek", "mala zarar verme", "öldürmeye teşebbüs etmek", "ruhsatsız silah taşımak" suçlarından da 152,5 ile 193,5 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması öngörüldü.
Sanık Yasin Hayal'in de "suç örgütü çerçevesinde cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek" suçu ile "Hrant Dink'i tasarlayarak öldürmek" suçundan 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması istenen mütalaada, bu sanığın, "devlete ve anayasal düzene yönelik suç işlemek amacıyla kurulan silahlı terör örgütü yöneticisi olmak","yazar Orhan Pamuk'u suç örgütü gücünden yararlanarak tehdit etmek" ve "ruhsatsız silah taşımak" suçlarından 18 ile 29,5 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılması talep edildi.
Osman Hayal ve Coşkun İğci'nin beraati istenen mütalaada, diğer sanıkların da 7,5 ile 35 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılması öngörüldü.
TİB İSTENEN BELGELERİ GÖNDERDİ
Davanın 5 Aralık 2011 tarihli 22'nci duruşmasında mahkeme heyeti, celse arasında TİB'ten istenilen evrağın gönderildiğini tutanağa yazdırdı.
26 Aralık 2011 tarihli 23'üncü duruşmada söz alan müdahil avukatı Fethiye Çetin, TİB kayıtlarının mahkemeye geldiğini hatırlatarak, emniyete yazı yazılarak söz konusu kayıtlarda cinayetten önce ve sonra birbiriyle çakışan telefonların tespit edilip belirlenmesini talep etti.
Cumhuriyet Savcısı Hikmet Usta da gelen TİB kayıtlarını incelenmesi amacıyla İstanbul Emniyet Müdürlüğüne gönderdiğini ve emniyetin dosya sanıklarından 19'u ile ilgili herhangi bir irtibata rastlanmadığını bildirildiğini kaydetti.
Davanın 10 Ocak 2012 tarihli 24'üncü duruşmasında söz alan müdahil avukatı Çetin, TİB'ten gelen kayıtları incelediklerini ve 6 bin 235 görüşmeyle 9 bin 300 numaranın yer aldığı kayıtlarda, Dink cinayeti davasında yargılanan sanıklarla irtibatlı herhangi bir kişinin olmadığı bilgisinin doğruyu yansıtmadığını ifade etti.
Çetin, "Bu kayıtlarda bulunan kimi telefon numaralarıyla, dosya sanıklarının doğrudan irtibatı tespit edilmiştir" dedi.
5 KİŞİNİN SANIKLARLA BAĞLANTILI OLDUĞU İDDİASI
Davanın tutuksuz sanıklarından Mustafa Öztürk ve Salih Hacısalihoğlu ile doğrudan irtibatlı olan ve çok sayıda görüşme yaptığı tespit edilen telefon numaralarının, cinayetin işlendiği gün ve saatte olay yerinde olduğu ve bu telefonlarla olay günü bazı görüşmeler yaptıklarının tespit edildiğini kaydeden Çetin, "Olay günü bölgede bulunan 5 kişinin (veya numaranın) sanıklarla doğrudan irtibatlı olduğu ve olay gününden önce değişik tarihlerde değişik kereler görüşme yaptıkları ortaya çıkmıştır" dedi.
Dosyadaki kayıtlara göre, bir telefondan 22 Ekim 2005 ve 27 Ocak 2007 tarihleri arasında, muhtelif zamanlarda davanın sanıklarından Mustafa Öztürk ile 19 görüşme yapıldığının anlaşıldığını bildiren Çetin, söz konusu numaranın, olay günü olay yerinde olduğunun da TİB'ten gelen kayıtlarda açıkça görüldüğünü savundu.
Listede, Saray Kumaşçılık önünde hem sabah, hem de öğleden sonra yapılan görüşmelerin yer aldığını aktaran Çetin, daha ayrıntılı bir inceleme yapabilmek ve varılan sonuçları netleştirmek için şüpheli görüşmelerin yapıldığı numaraların HTS dökümlerinin incelenmesi, bu numaraların hangi mobil telefon cihazlarında kullanıldığının tespit edilmesi ve GSM operatörlerinin baz istasyonları haritalarının temininin gerektiğini söyledi.
Çetin, dilekçeye eklediği listesinde yer alan numaraların olay tarihi olan 19 Ocak 2007'den geriye doğru 5 ay ve ileriye doğru da 1 aylık süreye ait HTS dökümlerinin ve şüpheli görüşmelerin bölgede hangi noktalarda yapıldığının tespiti açısından 19 Ocak 2007 tarihinde bölgede bulunan baz istasyonlarının yerlerini gösteren haritaların istenmesini talep ettiklerini bildirdi.
Söz konusu kayıtların incelenmesine göre bu davanın sanıklarıyla irtibatlı kişilerin tespit edildiğini belirten Çetin, "Olay gününden önce sanıklarla bu kişiler arasında pek çok görüşme yapıldığı gerçeği karşısında, bu kayıtların önemi artmaktadır ve titizlikle ele alınması gerektiği kuşku götürmez bir gerçekliktir" dedi.
Çetin'in mahkemeye sunduğu TİB kayıtlarıyla ilgili tedbir taleplerinin de olduğu dilekçeye ilişkin görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Hikmet Usta, öğle arasında görüştüğü emniyet birimlerinin "avukatların iddia ettiği gibi davanın tutuksuz sanıkları Mustafa Öztürk ve Salih Hacısalihoğlu'nun irtibatlarının, olay günü yapılan görüşmelerden kaynaklanmadığı" yönünde bildirimde bulunduğunu söyledi.
Usta, emniyetten bu konuya ilişkin detaylı bir rapor bekleyeceklerini de ifade ederek, TİB kayıtları incelemesinde emniyetin bir hata ve kastının olduğunu düşünmediğini aktardı.
"HTS KAYITLARINA GÖRE KİMSEYİ SUÇLAMAK MÜMKÜN DEĞİL"
Savcı Usta, HTS kayıtlarına göre kimseyi cinayetle suçlamanın mümkün olmadığını ve olay yerindeki her konuşmanın da suçla irtibatlandırılamayacağını ifade etti.
Mahkeme heyeti de müdahil avukatlarının taleplerinin olay tarihinde suça katılmış olabileceği tespit edilemeyen faillere ilişkin olduğu, bununla ilgili Cumhuriyet Başsavcılığın'daki soruşturma çerçevesinde değerlendirilebileceği ve gerekirse taleple ilgili nöbetçi hakimlikten karar alınabileceği gerekçesiyle, talep ve eklerinin Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verdi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Rüstem Eryılmaz, aynı duruşmada 17 Ocak'a ertelediği duruşmada davaya ilişkin karar verebileceğini belirterek, tüm avukatlara duruşmada hazır olmaları uyarısında bulundu.