Dindarlıkla din yükselir mi?
Abone ol'Yükselen Dindarlık mı' konferansında Prof. Dr. Düzgün, günümüzde din ile dindarlık arasındaki büyük çelişkiye dikkat çekti.
Ankara Üniversitesi (A.Ü) İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Şaban Ali Düzgün,dindarlığın yükselmesinin dinin yükselmesi,
aşağıya inmesinin ise dinin de aşağıya inmesi anlamına geldiğini
belirterek, ''Ama dünyada din yükselirken dindarlık aşağıya
iniyor'' dedi.
Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) Kadın Faaliyetleri Müdürlüğü tarafından
Kocatepe Konferans Salonunda ''Yükselen Dindarlık mı?'' konulu bir
panel düzenlendi. Paneli yöneten Diyanet İşleri Başkanlığı Din
İşleri Yüksek Kurulu üyesi Prof. Dr. Saim Yeprem, ülkedeki en alt
ve en üst seviyedeki toplum kesimleri arasındaki farkın giderek
büyüdüğünü söyledi. Yeprem, ''Bu nedenle mutluluk beklentisi bir
başka dünyaya veya bir başka hayata kalıyor'' dedi.
-''DİN YÜKSELİRKEN DİNDARLIK AŞAĞIYA İNİYOR''-
Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün de dindarlığın ölçüsü için objektif
kriterler geliştirilebileceğini belirtti. Dindarlığın test
edilebileceği alanların fiiller, eylemler ya da ilişkiler
olabileceğini ifade eden Düzgün, şunları söyledi: ''Dindarlık, dine
aidiyet demektir. Bu nedenle dindarlığın yükselmesi dinin
yükselmesi, aşağıya inmesi ise dinin de aşağıya inmesidir. Ama
dünyada din yükselirken dindarlık aşağıya iniyor. Din yükseliyor
fakat ilahi kudretin bireyin zihninde açması gereken alan
yok.''
Günümüzde dinlerin gerektirdiği pozitif unsurların bulunmadığını,
aksine çatışmanın körüklendiğini kaydeden Düzgün, İslam dininde
sürekli karşıdaki düşmana karşı tavır belirleyen hareketler
olduğunu söyledi. Müslümanlığın bir devlet dini olarak doğduğunu
anlatan Düzgün, o dönemdeki anlayışın diğer dinlere de hoşgörüyle
yaklaştığını belirtti. Ancak Hıristiyanlığın bir devlet dini olarak
doğmadığını, zaman zaman ortaya çıkan saldırganlığını da buna
borçlu olduğunu kaydeden Düzgün, ''Müslümanlığın doğuşundaki bu
müsamaha hiç kaybedilmemeliydi.
Müslümanlığın içindeki farklı davranış biçimleri hoşgörüyle
karşılanmalıdır. Aksi halde dindarlık sorgulanmalıdır'' diye
konuştu. Geleneklerin yaşamdaki önemine de değinen Düzgün, bunların
süzgeçten geçirildikten sonra hayata transfer edilmesi gereğine
işaret etti. İslam kültürünün öğretilenin ötesinde bir gerçekliğe
sahip olduğuna işaret eden Düzgün, İslam'ın iyi ve güzel yüzünü
vurgulayan bir çok kişinin görüşlerinin beğenilmediği için hasır
altı edildiğini söyledi.
Düzgün, bunların ortaya çıkarılmasının bir sorumluluk olduğunu
kaydetti. Gazeteci-Yazar Nevval Sevindi ise 20. yüzyılın mananın
kaybedildiği bir yüzyıl olduğunu belirterek, ''İç dünyamızı
kaybettiğimiz için gönül gözümüzü de kaybettik'' dedi. Akıl ve
gönül beraberliğine ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Sevindi,
gönülsüz bir aklın çamura saplanacağını söyledi.
-''DİNDARLIK PUTLARIN YIKILMASIDIR''-
Galatarasay Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Kenan Gürsoy da kavramların yer değiştirdiği, ahlaki değerlerin
tepetaklak olduğu bir dönemden geçilirken bir şeylerin farkına
varılmaya başlandığını kaydetti. Din ve dindarlık adı altında
farklı tezahürler bulunduğunu anlatan Gürsoy, kimi bir yerlere
sığınmak için buna eğilim gösterirken, kimilerinin de
''şekilperest'' olduğunu söyledi. Toplumda gelişen batı medeniyeti
karşısında fark edilmek amacıyla buna yönelim gösterildiğini
belirten Gürsoy, ''Dinamizmi, yaratıcılığı fark etmiş olsaydık
Batı'dan gelenlerle bütünleşebilirdik'' dedi.
Müslümanın sadece inanan değil, inanılan ve güvenen insan da
olduğunu kaydeden Gürsoy, ''Müslüman kendindeki cevhere güvenir.
Güvenebiliyor muyuz? Nerede bu Müslüman?'' dedi. Hazreti
Muhammed'in hayatının bunun için iyi bir örnek olduğunu ifade eden
Gürsoy, ''Farklılıklarıyla beraber olan ama diğerleriyle de
bütünleşen O Müslümanı öğrenmek zorundayız'' diye konuştu.
Hazreti Muhammed'in yaptığı yolculuklar, savaşları ve yaşamından
yola çıkarak dindarlığın putların yıkılması anlamına geldiğini
anlatan Gürsoy, ''Çıkara, bencilliğe, iktidar hırsına esir eden
putlar yıkılmadan dindarlık olmaz. Putlar yıkılmalıydı, çünkü onlar
şekildi'' dedi. TDV Kadın Faaliyetleri Müdürü Ayşe Sucu ise dindar
olanlar üzerinden dini ya da dindarlığı sorgulama yanlışına
düşüldüğünü söyledi. Türkiye'de ve dünyada dindarlığın yükseldiğini
kaydeden Sucu, ''Ancak dindarlık ahlaklı yaşamayı gerektirdiği
halde, toplumun panoraması bunun böyle olmadığını gösteriyor'' diye
konuştu.