Dindarlığın değil dinin içi boşaltılıyor
Abone olZaman yazarı Ahmet Kurucan, iktidar yanlısı medyanın, cemaate yönelik haberlerine isyan edip, bu tür yayınlarla dinin içinin boşaltıldığını savundu.
Zaman gazetesi yazarı, Fethullah
Gülen'in talebelerinden Ahmet Kurucan, "Dindarlığın değil, dinin
içi boşaltılıyor" başlıklı yazısında çarpıcı değerlendirmeler
yaptı.
17 Aralık sonrası yaşananların ardından 'dindarlığın değil, dinin
içinin boşaltıldığını' yazdığını belirten Kurucan, aynı görüşünü
korumaya devam ettiğini ifade etti. İşte Kurucan'ın o yazısı:
17 Aralık yolsuzluk soruşturmasının üzerini kapatmak için yapılan
kanunsuz ve hukuksuz uygulamalara havuz medyasının da desteğini
görünce farklı yazılarımda devletin, hukukun, fıkhın ve dinin içi
boşaltılıyor demiştim. Aynı yerde duruyorum. Bunu bana yeniden
hatırlatan üç şey oldu son günlerde.
İlki Dr. İsa Özel’in Kevser Kulaksız’a verdiği Zaman Cuma Eki’nde
yayınlanan röportajın “Dindarlığın içini boşaltıyoruz” manşetiyle
verilmesi. Bu manşeti okur okumaz gayri ihtiyari ağzımdan çıkan
cümle “hayır; dindarlığın değil, dinin içini boşaltıyoruz”
oldu.
DEMEK Kİ ÇOK AMA ÇOK
SAFMIŞIM!
İkincisi; havuz medyasının Ramazan’a rağmen bir taraftan yalan,
iftira ve tezviratlarına ara vermeden devam etmesi diğer taraftan
bulvarcı basın hüviyetinden vazgeçmemesi. Halbuki ben neler neler
bekliyordum. Meslek ilkeleri, şeref ve haysiyeti Ramazan ile yan
yana gelince diyordum. Cümleyi tamamlamama gerek yok. Demek ki çok
ama çok safmışım!
MESELE ÜZÜM YEMEK
OLMAYINCA!
Üçüncüsü ise Hocaefendi’nin annesinin ismi üzerinde Yeni Akit’in 7
Temmuz günü manşete çektiği haber. Güya 1986 yılında pasaport
müracaat formunda Refia olarak bilinen annesinin ismi Rabin olarak
yazılmış. Rabin Yahudi ismiymiş vs. Halbuki Hocaefendi’nin
annesinin nüfustaki ismi Rabia ve orada da Rabia yazıyor. Mesele bu
kadar basit; bir telefonla öğrenilebilecek kadar hem de. Ama gaye
üzümü yemek olmayınca.
HADİS RİVAYETİNDEN UZUK
DURUN
Başa döneyim; “dünyada aziz olmak, ahirette kurtuluşa ermek isteyen
hadis rivayetinden uzak durmalıdır” diyen bir geleneğin
çocuklarıyız biz. Şaşırdınız sanırım. Çünkü mana gayet açık ve net;
Hz. Peygamber’in (sas) kıyamete kadar müminlere ışık tutacak,
rehber olacak hadislerini rivayet etmeyin. Neden? Çünkü ona
yapacağınız bir ilave, hilaf-ı vaki bir beyan dünyanızı da ukbanızı
da berbat edebilir de ondan. İşte bu hassasiyet bizde rical veya
cerh ve tadil denilen bir ilim dalının doğmasına neden olmuştur.
İsnad sistemi adını da verdiğimiz bu sistemin tek amacı
Efendimiz’in (sas) hadislerini kelimesi kelimesine gelecek
nesillere aktarmaktır.
KİŞİYE GÜNAH OLARAK YETECEK OLAN
ŞEY!
Kaldı ki bu sistemin inşasında asıl rol oynayan doğru beyan üzerine
var olan genel nasslar ve küçük büyük her şeyden ahirette verilecek
hesap değil mi? “Ey iman edenler, herhangi bir fâsık size bir haber
getirecek olursa, onu iyice tahkik edin, doğruluğunu araştırın.
Yoksa, gerçeği bilmeyerek, birtakım kimselere karşı fenalık edip
sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurat, 6) “And olsun ki
insanı Biz yarattık ve nefsinin kendisine ne fısıldadığını
biliyoruz. Hem Biz ona şah damarından daha yakınız. Zaten onun
sağında ve solunda yerleşmiş iki kayıtçı vardır. Ağzından çıkan bir
tek söz olmaz ki yanında, bu iş için hazırlanmış gözcü olmasın,
onun söylediğini ve yaptığını kaydetmiş olmasın.” (Kaf, 16-18)
Pekâlâ ya şu hadise ne diyeceksiniz: “Kişiye günah olarak her
duyduğunu söylemesi yeter.”
İŞTE BU YÜZDEN DİNİN İÇİ BOŞALTILIYOR
DİYORUM
Daha onlarca ayet, hadis ve İslam tarihinden örnekler
sıralayabilirim fakat gerek olmadığı kanaatindeyim. Ortalama dini
bilgilere sahip olan her Müslüman’ın bildiği gerçekler bunlar.
Pekâlâ can alıcı soru şu; neden uygulanmıyor? Ben de bu yüzden
diyorum dindarlığın değil dinin içi boşaltılıyor diye. Çünkü bu
dini emir ve yasaklara rağmen hareket eden, hesabı, mizanı, kul
hakkını hiç kale almadığı izlenimi veren insanlara dindar demek
dinin ve dindarın ne anlama geldiğini bilmemek demektir. Konuştuğu
zaman yalan söyleyen, emanete ihanet eden, sözünde durmayan ve
düşmanlık yaptığında hiçbir kural ve sınır tanımayan ve beri
tarafta da Müslüman’ım diyen kişiye Allah’ın Resulü (sas) Müslüman
demiyor; dindar demiyor; mümin ama günahkâr demiyor; fasık demiyor
aksine münafık diyor.
ONLAR DİNDARSA BEN
DEĞİLİM
Hasılı; dindarlığın değil dinin içi boşaltılıyor. Çünkü dindar,
dinin emir ve yasaklarına hakkıyla riayet eden insana verilen
isimdir. Bu hakikati son günlerde “onlar dindarsa ben değilim”
deyip din ile arasına mesafe koyan insanların haykırışlarında bile
bulabilirsiniz.
Son söz, her zaman olduğu ve olacağı gibi Allah’ın: “İşte herkesin
hesap defteri önüne konuldu. Mücrimlerin defterdeki kayıtlardan
korktuklarını ve şöyle dediklerini görürsün: ‘Eyvah bize! Bu
deftere de ne oluyor? Ne küçük koymuş, ne büyük, yazılmadık şey
bırakmamış!’ Böylece yaptıkları her şeyi yanlarında buldular. Şu
kesin ki Rabb’in kimseye zulmetmez.” (Kehf, 49)